'Kıbrıs oyunları'-7
Kıbrıs'taki teklifin içeriği
KKTC adına Sayın Rauf Denktaş'ın sunduğu teklif oldukça ilgi çekicidir. Bu teklifte 3 aşama mevcuttur. Bunlar:
1 - Eğer bu tasarımı Rum tarafı da kabul ederse; iki taraf 15 - 20 Mart'a kadar masaya oturacak ve uzlaşmaya çalışacaklar. Yanlarında ise Alvaro De Soto temsilci olarak bulunacaktır.
2 - Bu safhada, iki taraf anlaşamadığı takdirde Ankara ve Atina devreye girerek onlara baskı yapmaya çalışacaklar. Yine de anlaşamadıkları takdirde, üçüncü aşamada Kofi Annan, bazı anlaşma maddelerinin boşluklarını, garantör devletlerin temsilcileri ile birlikte doldurmaya yetkili kılınacaktır.
3 - Bundan sonra bu plan, her iki tarafın yardımlarıyla Kofi Annan tarafından tamamlanarak, 31 Mart'a kadar hazır hale getirilecektir. Daha sonra ise, bu uzlaşma planının son şekli Kofi Annan tarafından her iki tarafa da, 21 Nisan'da referanduma sunulacaktır.
Konuşma planlarının içerikleri
Bazı siyasilerimiz tarafından "Kıbrıs sorunu milli davamızdır, onun için onun üzerinde polemik yapmamız uygun değildir" demektedirler. Zaten alınan kararlar müştereken tam mutabakat kararlarıdır. Onların üzerinde ABD anlaşmaları yürütülmektedir, diye de vurgulanmaktadır.
Buraya kadar bu belki doğrudur. Amma ve lakin sayın Başbakan Kore'den döner dönmez Sayın Rauf Denktaş'a göndermeler yapmıştır. Sayın Denktaş verdiğimiz "Yol haritasını" tam olarak takip etmezse, zararı Kıbrıs halkı çekecektir! Bu konuşması ve daha önceki uyarısı ise birbirine adeta çelişkili olmaktadır. Hem şu anda konu tartışılmasın denmektedir, bazı uyarılar da söylenmektedir. Bu durum birazcık zorlamaya kaçmamakta mı acaba?
Sayın Denktaş'a müzakereler esnasında zararları dokunmayacak mı? Hatta karşı taraftan istismar edilmeyecek mi?
Kıbrıs'tan kim ne beklemektedir?
1 - Yunan e..Başbakanı Simitis: Kıbrıs'ın AB üyeliği, "Helenizm" için tarihi bir olaydır. Yunanistan'ın eskiden beri "ENOSIS'in" gayesi bütün Ege ve Akdeniz topraklarını ( adalar dahil ) Yunanistan'a bağlamaktır. Şu anda bile Yunanistan, neredeyse tüm Ege adalarını, Girit'i, Rodos'u ve 12 adayı bu isteklerine dahil etmiştir. Sadece Kıbrıs kalmıştır. İşte şimdi o da gerçekleşiyor! Aslında onların beyinlerinde ve gönüllerinde tüm Kıbrıs yatmaktadır. Ama şimdilik bu kadarı da yeter. Ne kadarını alabilirlerse, onlar için o kadarı da kardır.
2 - Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs'ın kafalarındaki Kıbrıs Türkleri için düşündükleri yerleşim şekline gelince: Türklerin 1974 öncesindeki gibi, denize hiç çıkışları olmayan, ayrı ayrı köylerden oluşan bölgelere sıkıştırılması öngörülmektedir. Ancak son durumlarda bu yeni planlar meydana çıkmış ve onun üzerinde şimdi tartışmak zorunda kalmışlardır.
Onun için onlar da Annan planını aslında istememektedirler.
3 - AB ülkeleri ve yönetimi için de şu sorun mevcuttur. Sorunlu devletler AB üyesi olamazlar, diye AB prensiplerinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Onun için aslında, Kuzey Kıbrıs'la bütünlük kazanmadan Güneyi de almak istememektedirler. Ancak bunu taktik olarak, Güneye zarar vermemek için açıklamak istememektedirler.
4 - ABD Kıbrıs ve Orta Doğu topraklarına hem yakın hem de çok stratejik mevkidedir. Öte yandan, Kıbrıs hem doğu Akdeniz'e, hem de Ortadoğu'ya hakimiyet göstermektedir. Ayrıca Mr. Bush, Kıbrıs'ın kendileri için adeta bir tabii karakterde «Uçak gemisini andırdığını düşünmektedir..» Onun için Kıbrıs'ın sorunlarını bir an önce hal yoluna koymalıyız diye düşünmektedir.
Bunun yanında, yakında ABD de seçimler olacaktır. Kıbrıs sorununu barışçı yollardan halleden insan olarak, Mr. Bush ABD'deki seçimlere katılmak istemektedir. Çünkü zaten halk oylamalarında puanları hızla düşmektedir. Bu durumdan belki biraz puan alırım diye de düşümnektedir.
5 - Hıristiyan Alemi: Kıbrıs'ın Hıristiyanlık kalesi olmasını istemektedir. Orası bir "Misyonerlik üssü" için adeta biçilmiş kaftan olabilmektedir.
6 - Zavallı Türkler ise Kıbrıs'ta da Türkiye'de de, değişik propagandalarla ve yazarlarla devamlı olarak aldatılmakta ve bu hakikatlerden uzakta tutulmakadır.
Türklere gösterilen şekil ise: «Kıbrıs Türkiye'ye bir ayak bağıdır». Kıbrıs halledilmedikçe AB'ye giremezsiniz. AB'ye giremeyen Türkiye ise yalnız kalır ve ekonomisi hemen çöker. İşsizlik alıp başını ortalığı kasıp kavurur. Gençler tamamen ümitsiz kalır ve mutlu istikbalden mahrum olurlar. Ne yapıp yapıp Kıbrıs'tan bir an önce kurtulun ki, AB sizi alabilsin. Aksi takdirde medeni dünyadan ebediyen uzak kalacaksınız, diye devamlı beyin yıkamaları şeklinde yayınlar yapılmaktadır!
Kıbrıs'taki teklifin içeriği
KKTC adına Sayın Rauf Denktaş'ın sunduğu teklif oldukça ilgi çekicidir. Bu teklifte 3 aşama mevcuttur. Bunlar:
1 - Eğer bu tasarımı Rum tarafı da kabul ederse; iki taraf 15 - 20 Mart'a kadar masaya oturacak ve uzlaşmaya çalışacaklar. Yanlarında ise Alvaro De Soto temsilci olarak bulunacaktır.
2 - Bu safhada, iki taraf anlaşamadığı takdirde Ankara ve Atina devreye girerek onlara baskı yapmaya çalışacaklar. Yine de anlaşamadıkları takdirde, üçüncü aşamada Kofi Annan, bazı anlaşma maddelerinin boşluklarını, garantör devletlerin temsilcileri ile birlikte doldurmaya yetkili kılınacaktır.
3 - Bundan sonra bu plan, her iki tarafın yardımlarıyla Kofi Annan tarafından tamamlanarak, 31 Mart'a kadar hazır hale getirilecektir. Daha sonra ise, bu uzlaşma planının son şekli Kofi Annan tarafından her iki tarafa da, 21 Nisan'da referanduma sunulacaktır.
Konuşma planlarının içerikleri
Bazı siyasilerimiz tarafından "Kıbrıs sorunu milli davamızdır, onun için onun üzerinde polemik yapmamız uygun değildir" demektedirler. Zaten alınan kararlar müştereken tam mutabakat kararlarıdır. Onların üzerinde ABD anlaşmaları yürütülmektedir, diye de vurgulanmaktadır.
Buraya kadar bu belki doğrudur. Amma ve lakin sayın Başbakan Kore'den döner dönmez Sayın Rauf Denktaş'a göndermeler yapmıştır. Sayın Denktaş verdiğimiz "Yol haritasını" tam olarak takip etmezse, zararı Kıbrıs halkı çekecektir! Bu konuşması ve daha önceki uyarısı ise birbirine adeta çelişkili olmaktadır. Hem şu anda konu tartışılmasın denmektedir, bazı uyarılar da söylenmektedir. Bu durum birazcık zorlamaya kaçmamakta mı acaba?
Sayın Denktaş'a müzakereler esnasında zararları dokunmayacak mı? Hatta karşı taraftan istismar edilmeyecek mi?
Kıbrıs'tan kim ne beklemektedir?
1 - Yunan e..Başbakanı Simitis: Kıbrıs'ın AB üyeliği, "Helenizm" için tarihi bir olaydır. Yunanistan'ın eskiden beri "ENOSIS'in" gayesi bütün Ege ve Akdeniz topraklarını ( adalar dahil ) Yunanistan'a bağlamaktır. Şu anda bile Yunanistan, neredeyse tüm Ege adalarını, Girit'i, Rodos'u ve 12 adayı bu isteklerine dahil etmiştir. Sadece Kıbrıs kalmıştır. İşte şimdi o da gerçekleşiyor! Aslında onların beyinlerinde ve gönüllerinde tüm Kıbrıs yatmaktadır. Ama şimdilik bu kadarı da yeter. Ne kadarını alabilirlerse, onlar için o kadarı da kardır.
2 - Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs'ın kafalarındaki Kıbrıs Türkleri için düşündükleri yerleşim şekline gelince: Türklerin 1974 öncesindeki gibi, denize hiç çıkışları olmayan, ayrı ayrı köylerden oluşan bölgelere sıkıştırılması öngörülmektedir. Ancak son durumlarda bu yeni planlar meydana çıkmış ve onun üzerinde şimdi tartışmak zorunda kalmışlardır.
Onun için onlar da Annan planını aslında istememektedirler.
3 - AB ülkeleri ve yönetimi için de şu sorun mevcuttur. Sorunlu devletler AB üyesi olamazlar, diye AB prensiplerinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Onun için aslında, Kuzey Kıbrıs'la bütünlük kazanmadan Güneyi de almak istememektedirler. Ancak bunu taktik olarak, Güneye zarar vermemek için açıklamak istememektedirler.
4 - ABD Kıbrıs ve Orta Doğu topraklarına hem yakın hem de çok stratejik mevkidedir. Öte yandan, Kıbrıs hem doğu Akdeniz'e, hem de Ortadoğu'ya hakimiyet göstermektedir. Ayrıca Mr. Bush, Kıbrıs'ın kendileri için adeta bir tabii karakterde «Uçak gemisini andırdığını düşünmektedir..» Onun için Kıbrıs'ın sorunlarını bir an önce hal yoluna koymalıyız diye düşünmektedir.
Bunun yanında, yakında ABD de seçimler olacaktır. Kıbrıs sorununu barışçı yollardan halleden insan olarak, Mr. Bush ABD'deki seçimlere katılmak istemektedir. Çünkü zaten halk oylamalarında puanları hızla düşmektedir. Bu durumdan belki biraz puan alırım diye de düşümnektedir.
5 - Hıristiyan Alemi: Kıbrıs'ın Hıristiyanlık kalesi olmasını istemektedir. Orası bir "Misyonerlik üssü" için adeta biçilmiş kaftan olabilmektedir.
6 - Zavallı Türkler ise Kıbrıs'ta da Türkiye'de de, değişik propagandalarla ve yazarlarla devamlı olarak aldatılmakta ve bu hakikatlerden uzakta tutulmakadır.
Türklere gösterilen şekil ise: «Kıbrıs Türkiye'ye bir ayak bağıdır». Kıbrıs halledilmedikçe AB'ye giremezsiniz. AB'ye giremeyen Türkiye ise yalnız kalır ve ekonomisi hemen çöker. İşsizlik alıp başını ortalığı kasıp kavurur. Gençler tamamen ümitsiz kalır ve mutlu istikbalden mahrum olurlar. Ne yapıp yapıp Kıbrıs'tan bir an önce kurtulun ki, AB sizi alabilsin. Aksi takdirde medeni dünyadan ebediyen uzak kalacaksınız, diye devamlı beyin yıkamaları şeklinde yayınlar yapılmaktadır!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006