Kime karşı ve nasıl bir kin

Türkiye’deki siyasi gündem teknolojiden daha hızlı bir değişim gösterdiği için şahsen günü gününe olaylara yetişemiyorum. Zamanımızda teknoloji 28 günde bir kendini yeniliyormuş. Yani –A– televizyonu üretildi. 28 gün sonra onun bir üst modeli piyasaya sürülüyor. Haliyle daha 28 günlük TV modeli geçmiş vasfına giriyor.
Erdoğan’ın başrolünde oynadığı Türk siyasetinde ise gündemler “anlık” yaşanıyor. Hele son seçimlerden sonra zirve yapan terör, batan ekonomi, istediğim gibi yaparım denilen anayasa, dış siyaset, Müslüman komşu devletlerle adeta düşmanlaşmamız, Ergenekon, Balyoz vs. derken başlayan cemaat, Erdoğan çatışması artı Bahçeli ve Kılıçtaroğlu’nun Sayın Erdoğan gibi hitabet sanatı üstün, laf ustasıyla polemiğe girmeleri, gündemi saniye saniye değiştiriyor. Kim! Ne dedi, ne yaptı, amacı neydi, getirisi, götürüsü artı niyetler bile ortaya konulmadan, sorgulanmadan başka bir dalganın içindesin.  
Tabi bu durum yukarıdakileri etkilemiyor. Aşağıdakileri, yani vatandaşı da pek etkilemiyor. Kahve ve cami önü sohbetlerinde zaman kaybına sebep oluyor sadece. Etkilenen ise koskoca Türk devleti ve bunun farkına varamayan Türk milleti. Öyle bir etki ki artık her şey (milli, manevi) çatırdıyor. Basiret ehli hariç, gören yok…
Bugünkü konuya gelirsek; Başbakan grup toplantısında (Anadolu tabiriyle) yine demediğini bırakmadı. Ama bu dediklerim, nereye gidiyor, getirisi, götürüsü ne olur, düşündü mü? Bilmiyorum.
Erdoğan; “… Diline, dinine, kinine sahip çık” dedi. Tabi hemen birileri bağırdı, çağırdı ama kimse bu denklemi çözmeye yanaşmadı. Oran pek önemli olmasa da % 50 oy almış bir partinin başkanının, üstelik siyasi şöhretini dini söylemlerle elde etmiş bir kişinin bu denklemi kurup, bir yerlere mesaj vermesi oldukça dikkat çekiciydi.
Erdoğan’ın bu denklemini ben çözmeye çalışacağım. Dil, din, kin. Muhalefetin ve AKP karşıtlarının üzerinde durdukları “kin” lafzı oldu. Neden?
Çünkü “diline sahip ol” kavramını, özellikle siyasetin tepesindekiler tarihe gömdü. Her iddialarının, söylemlerinin arkasında; yalancı, namussuz, hırsız, alçak, şerefsiz gibi insan olma karakterine aykırı kavramlar, muhatabına itham halinde dile getirildi. Adeta düelloya dönüştü siyaset. Halkta, kim kime daha iyi laf s…cak (bak bizi de etkilemişler) diye merakla izlemeye başladı.
Dinine sahip çık, kavramına da kimse sahip çıkmadı, lafın sahibi dahil. “Kim! İslam’dan başka bir din ararsa o, ondan asla kabul edilmeyecektir” “Allah katında hak din İslam’dır” vb. onlarca, yüzlerce ayete rağmen, birileri dinler arası diyalog çalışması başlattılar. Sağcısı solcusu, muhafazakarı, dincisi bu diyalogcular karşısında el pençe durdu. Pennsylvania’nın rızasını kazanmak için birbirleriyle yarıştılar. Eee Allah’ın hak dini! Ona da “Ehl–i Beyt” aşıkları sahip çıktı. Zaten Allah dinini sahipsiz bırakmaz.
Gelelim ortalığı karıştıran söyleme; Kinine sahip çık. Baştan söyleyeyim Erdoğan bu sözü, yine bugünkü etkinliği ile 1977’lerde söylemiş olsa 5 bin değil 5 yüz bin kişi ölürdü memlekette. Ama şimdiki gençlik için bu söylemler pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü gençliğimizin bir kısmı yeme, içme, partner veya sevgili bulma derdinde, diğer bir kısmı kasası dolu zengin iktidar ve muhalefet partilerine hizmet ederek, dünyalık peşinde, bir kısmı ise daha bu yaşta asgari ücretle hayatı sırtlamaya çalışıyor, haliyle yükü ağır, başka şey düşünecek hali yok. İdeallerini milli ve manevi değerlerinden alan gençlerimiz ise tüm olumsuzluklara rağmen ümitlerini yitirmeden vaktin gelmesini bekliyorlar.
Gelelim Erdoğan bu lafı niye etti? Bu sorunun muhatabı haliyle lafın sahibidir. Ama edilen lafın anlamı sözlüklerde kayıtlıdır.           
Kin nedir? Kısaca öç almayı amaçlayan gizli düşmanlık, garaz şeklinde tarif ediliyor. Biraz uzunca da şu anlama geliyor;
“Kalpte yerleşen, öç almaya yönelik şiddetli düşmanlık… Kin tutmak, kin beslemek, kin gütmek, kin bağlamak gibi deyimler, düşmanlık duygusunun kalpte yerleştiğini ve süreklilik gösterdiğini dile getirir.”
Ayrıca deyip gerisini yarına bırakalım bi iznillah…