logo
25 NİSAN 2024

Kimliksizlerin Anadoluda kültürel köken arayışları

28.11.2013 00:00:00
Antik Çağ mitoslarından kalma rivayettir: Troya yangınını takiben Aineias Anadolu'ya terk eder. Ancak yaşadığımız bu topraklarda hava boşluğuna bıraktığı son söz: "Bir gün geri döneceğim!..." olur. Anadolu, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinden sonra şimdi de Türkiye durağındadır. Bugün Anadolu'da süren medeniyet kavgası, Osmanlının sönüş yıllarından itibaren teker teker, kurumsal olarak dönmeye çalışan Aineiaslarla Selçuklu Osmanlı Anadolu Türk-İslâm medeniyetinden sonra bu medeniyeti yeniden diriltme çabasındaki İslâmî dünya görüşü bağlıları arasındadır. Antik dönem Anadolu uygarlık ve kültürlerini Selçuklu Osmanlı dönemlerini atlayarak yeniden ihya etmeye çalışan Aineiaslar neslinin ilk şuurlu temsilcileri, sanatta, edebiyatta ve kültürde "Nev-Yunanîlik", "Havza medeniyeti" çığırını açan Yahya Kemal ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu'dur. Ancak bunlar bir süre sonra bu eğilimi terk edeceklerdir. Daha sonra bu cereyanı Salih Zeki Aktay sürdürdü. 1912'lerde ortaya atılan bu fikirler, "Türk zevkini, asırlarca almış olduğumuz tesirlerden uzaklaştırarak doğrudan doğruya Lâtin ve Yunan edebî terbiyesine bağlamak ve nihayet bütün Avrupa milletlerinde olduğu gibi bizde de sırf Yunan ve Lâtinlerden gelen edebî miras çerçevesinde bir şiir vücuda getirmek" (Nihat Sami, Yahya Kemal'in Hatıraları) amaçlanır.Bunların iddiasında bizim hem coğrafyaca hem de medeniyetçe Yunanlıların varisi olduğumuz, bu varisliğe Selçuklu Osmanlı dönemlerinde İslâm dininin engel olduğu, bu durumun 1860'lara kadar devam ettiği ve bu yıllardan yani Tanzimat'tan sonra da Fransızlara tâbi olmak yerine tüm Avrupalıların kaynağı olan Yunanlılara dönerek Batının ana kaynağıyla doğrudan irtibat kurulması gereği üzerinde durulur. Nesirde Thukydides'in Sobre diline uyulacak, model olarak onların epigram, idil, trajedi gibi şekilleri alınacak, felsefede de Sokrat ve Platon'dan beslenilecekti. (Hasan Ali Yücel, Edebiyat Tarihimizden)Kültür ve sanatta Antik döneme dönüşün ya da o dönem Aineiaslarının Anadolu'ya bir gün yeniden dönüşünün kendisiyle özdeşleştiği önemli bir isim de Halikarnas Balıkçısı'dır. Romanlarını genellikle deniz-kara karşıtlığı bağlamında kurgulamış olan yazar, denizi ilâhlaştırarak sembolize etmiştir. Ege'nin İslâm öncesi mitolojik motifleriyle işlediği deniz, onun eserlerinde mitolojide olduğu gibi başlıbaşına bir güçtür. Kendisine tanrısal güçler izafe edilmiştir. Denizle uğraşan insanlar, gemiciler ve denizde çalışan insanlarla deniz arasındaki ilişki, tanrı-kul ilişkisi içinde sunulur. Denize ayin havasında yaklaşılır. Bu anlayış, mitolojik tanrıların yeniden çağdaş bir yorumla diriltilmesi çabasıdır. Bir başka ifadeyle Anadolu'nun çağdaş dünyasını mitolojik bakış açısı ve felsefesine göre yeniden düzenleme kaygısıdır.Örneğin Aganta Burina Burinata adlı romanında temel figür olarak aldığı deniz, başat öğe durumundadır. Diğer kişi ve nesneler, hep ona bağlı ve tamamlayıcı unsur konumundadır. Denize ilâhlık isim ve sıfatları izafe edilmiştir. Deniz, insanların rızkını kazandığı yerdir. Dolayısıyla deniz rızık verendir (Râzık). Bütün ilgileri ve beklentileri denize bağımlı ve onunla bağlantılıdır (Rab). Deniz, gemicileri ve balıkçıları boğar, öldürür (Mümît). Kıyı insanlarını yoktan var eden bir anlamda dirilten denizdir (Muhyî). Deniz, insanlara korkunç dalgalarıyla, heybetiyle korku salar (Celîl). Aynı zamanda ister dingin, isterse fırtınalı hâlindeki güzelliğiyle de insana sükûnet verir (Cemîl). Ve nihayet deniz, her şeye güç yetirendir (Kadîr).Romanda örneklemesini yaptığımız gibi kıyı insanlarının ve denizcilerin de-nizle olan ilişkileri, denize ilâhî vasıfların yüklenmesi bağlamında anlatılmaktadır. Antik Çağ Yunan tanrılarından biri de denizi sembolize eden Poseidon (Neptunus) tanrısıdır. Homeros destanlarında denizlerin hâkimi olarak nitelenen Poseidon tanrısı, "yeri sarsan ve titreten" özelliğiyle ön plâna çıkarılır.Eski Yunanlı ilkel teknolojik şartlarda âlet kullanımının henüz ileri bir düzeye gelmediği dönemlerde aşamadığı, üstesinden gelemediği, çaresiz kaldığı, boyun eğdiremediği her tabiat parçasından kendisine, yani insana cephe almış, insana hükmeden bir tanrı vehmetmiştir. Bir tabiat parçası olan denizde de onunla başa çıkamamanın verdiği korku ve o korkunun doğurduğu mevhum güç yani Poseidon tanrısı. Yazar, denizde birçok insanın ölümünü, bir anlamda onda kurban olması, denizden gelen insanın yine denize, yani ilâhına dönmesi olarak yorumlamaktadır. Tabiatın bir parçası olan denize atfedilen bu ilâhlık, materyalist dünya görüşünün bir yansımasıdır. Fenâ fi'l-deniz (denizde yok olup kaybolma) felsefesini "denizin yarattığı adam" diye de anılan Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı)'den başka bu motifi Yahya Kemal'de de görmek mümkündür. "Deniz" adlı şiirinde insanın kendini denizde fani kılması, onda yok olarak, ona karışarak, benliğini onda eriterek huzuru yakalamaya çalışır:"Madem ki deniz ruhuna sır verdi sesindenGel kurtul o dar varlığının hendesesinden!Son zevkin eğer aşk ise ummana karış tut!Ummana çıkar bunda bugün beklediğin yol!At kalbini girdaba, açıl engine ruh ol!" (Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemizden).Antik Anadolu kültürünü işleyen bu sanatların, enginliğiyle sonsuzluğu çağrıştıran denizde kaybolarak ruh dinginliğini aramalarına karşın Anadolu Türk-İslâm medeniyetini temsil eden mutasavvıflar ve Divan şairleri, denizin de içinde yer aldığı tabiatı ve her şeyi yaratan Allah'ta fani olarak, O'nda kaybolarak (Fenâ fi'llah) gerçek huzuru bulmuşlardır. Mesela Fuzûlî bir beytinde şöyle der:"Cânumun cism ile zevk-i ittisâli kalmadıÂh kim sensüz dirilmek ihtimâli kalmadı" (Fuzûlî Divanı).(Canımın cisimle birlikteliğinden hiçbir zevk kalmadı. Ah ki Sensiz yaşamanın ihtimali kalmadı). Şair burada canının kesret âleminden, maddî olandan sıyrılarak ebedî ve gerçek hayata; yani fena fi'llaha ulaşmayı arzuluyor. Şu hâlde Anadolu Türk-İslâm medeniyeti, Antik dönemden farklı olarak gerçekliğin ve sonsuzluğun kesret ve şehadet âleminde değil, vahdet ve gayb âleminde olduğu değerini ortaya çıkarmıştır.Son yıllarda da politik söyleme Antik medeniyetçi yaklaşım egemen olmaya başladı. Buna göre Batıya şu mesaj ve-rilmeye çalışılıyor: Sizin ve bizim kültürümüz ortaktır ve bunun temel özleri de Antik Anadolu'da buluşmaktadır. O da Eski Yunan, Hitit, Roma ve Türk kültür birikimlerinin muhassalasıdır. Dolayısıyla Avrupa topluluğunda yer almamıza sizin ileri sürdüğünüz din ve kültür engeli söz konusu değildir. Görüldüğü gibi Antik Anadolu kültürlerine eğilimin politik yansıması, Avrupa ortak evinde batıyla bütünleşmemize kültürel gerekçeler hazırlama biçiminde tecelli etmektedir. Tüm bu çabalar, Müslüman Türk toplumunun kendi özle-rine dönüşlerini hızlandırmaktan, kültürel kimliklerini tahkim etmekten ve özgün İslâm medeniyetlerini yeniden inşa et-meye çalışmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.