Kırım Karadeniz'in kuzeyinde bir yarımada. Doğal liman. Sanki Sinop Burnu ile birbirlerine el sallıyorlar. İkiz kardeş gibiler. Aynı zamanda şirin bir yerleşim yeridir de.Kırım Osmanlı'nın himayesinde tam 300 yıl varlığını sürdürmüş. Stratejik ve jeopolitik konumu nedeniyle tarih boyunca hiç gündemden düşmemiştir.Tatarlar sekizinci yüzyıldan itibaren burasını yurt edinmişler. 1475 yılında Osmanlı egemenliğinde "Kırım Hanlığı" adıyla Osmanlı'ya bağlı olarak varlığını sürdürmüş. Osmanlı Devleti'nin zayıflaması sonucu Rusya ile yapılan Küçük Kaynarca Anlaşması ile Osmanlı Devleti'nin himayesinden çıkmış ve 1783 yılında Rusya'ya bağlanmıştır.Kırım, 231 yıldır Rusya toprağı olarak siyasal haritada yerini almış ve korunmuştur. Onun için Putin, "Kırım, tarihi Rus toprağıdır." Sözü, tarihi açıdan onu haklı çıkarmaktadır. Çünkü şu anda Kırım topraklarında yaşayan 2 milyon civarındaki halkın yüzde ellisinden fazlası Rus ırkındandır. Kırım, Tatar Türklerinin ülkesiydi. İkinci Paylaşım Savaşı ile Tatarlar Önce Sibirya'ya sonra Orta Asya steplerine sürülmüşlerdir. Bu küçük yarımada üç uluslu bir yerleşim yeridir. Rusça, Ukraynaca, Tatarca resmi dil olarak konuşulmaktadır. Karadeniz kıyısında bir yarımada ve orada yaşayan insanların yarıdan çoğu Rus'tur. ABD, yaşadığı yere on bin kilometre uzaktaki bir devlet, ama başka devletin içişlerine karışmakta hiçbir sakınca görmüyor. Kırım, özellikle Sivastopol doğal bir limandır. Savaş gemilerinin sığındığı yerdir. Bu kadar stratejik konumda olan bir yeri elbet de ki Rusya kendi egemenliğinde tutacaktır. Bu yaklaşım kadar doğal ne olabilir ki?Ancak Kırım halkının yaşam biçimlerine dokunurlarsa ve o insanları başka yerlere sürgün ederlerse o zaman insani durum devreye girer ki, işte o zaman AB, ABD doğal olarak haklı olurlar. Ama bildiğimiz kadarıyla Kırım ve Sivastopol 16 Mart 2014'te düzenlenen referandumla Rusya Federasyonu'na bağlı yeni bir federe devlet olarak varlığını sürdürecektir.Anladığımız kadarıyla Tatar kardeşlerimizin referandum yolu ile Rusya'ya bağlanmalarından bir rahatsızlıkları yok. Şeffaf sandıklara atılan oyların yüzde 97'si Rusya'nın istediği biçimde sonuçlanmıştır. Bu sonuç da bize gösteriyor ki Tatar kardeşlerimiz de sonuca sıcak bakmışlardır.Devlet olarak, hükümet olarak Tatar Türklerine ilgi göstermemiz insani görevdir. Ancak her zaman olduğu gibi bizim, belirli devletlerin peşine takılarak ikili ilişkilerimizi bozmak ve ulus çıkarlarını zedelemek hiç de hoş değildir. Çünkü bizimle Rusya arasında karşılıklı çıkarlarımız vardır. Doğal gaz tüketimi, Turizm, inşaat sektörü gibi sosyal yatırımlar, ticari bağlantılarımız ve ilişkilerimiz bizlerin dost geçinmemizi zorunlu kılmaktadır.Dönemin iktidarı, İkinci Paylaşım Savaşı'nda bizi savaşa sokmak isteyen devletlere olumlu yanıt vermeyerek, Anadolu'da dul kadınlar, yetim çocuklar yaratmamıştır. Bu bir diplomatik beceridir, diplomatik zaferdir. Elbet de ki o zaman da bizimde ittifak yaptığımız devletler vardı. Ama biz kimsenin keyfine boyun eğerek savaş ateşine insanımızı sokmadık. Mümkün olduğu kadar tarafsız ve dost kalarak bağımsızlığımızı koruduk. Kırım'da yaşayan Tatar Türklerini, Putin'e cephe alarak koruyamazsınız ve onları güven altına alamazsınız. Öyle ise hem Tatarların huzuru hem de bizim çıkarlarımız için diplomatik oyunu iyi oynamamız gerekir diye düşünüyorum. Şu gerçek ki komşularımızdan iyi ilişkiler içinde olduğumuz tek ülke Rusya'dır. Korkarım ki yanlış politikalar uygular başka devletlerin dümen suyuna girersek bu komşumuzu da darıltırız. Kaybeden de biz oluruz. Benim anlayamadığım, Kırım halkı, kendi kararını kendi vermiş ve alan razı, veren razı başkalarını ne ilgilendirir ki?Yalan mı?
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023