Bir şehit anasının "vatan sağ olsun diyemiyorum" sözüne istinaden bazı siyasetçiler, "bu söze kulak kapatılamaz" diyerek bazı söylemlerde bulunuyorlar.Fakat şehit analarının yüreğini siyasilerin sözü bir kez daha kanatıyor ve yakıyor. Nasıl yakmasın ki, evladını şehit eden teröristler bu siyasiler tarafından ovada siyaset yapmaya çağrılıyor. Yüreği yanmış bir şehit anasının bu sözünün bile istismar edilebildiği günlerden geçiyoruz. Bu da Türkiye siyasetinin kanayan bir yarası, ama diyeceklerimiz başka?Zaten evladını kaybederek en büyük darbeyi almış olan şehit analarına bir darbe de bu siyasilerden geliyor. Şehit anasının sözü üzerine duygusal siyaset yapanların kurdukları cümleler, evlatlarını vatan uğruna şehit vermiş olan anaları üzerken, nedense dağda terörist olanları ve onların ovalarda siyaset yapan uzantılarını memnun ediyor. "Vatan sağ olsun diyemiyorum" diyen şehit anası, oğlunu vatan uğruna şehit verdiği için mi bu sözü sarf ediyor? Yoksa bu verilen şehidin son şehit olmayacağını ve başka anaların da yüreğinin yanacağını bildiği için mi terörü bitiremeyen siyasilere bu şekilde sitem ediyor?Şehit anasının feryadı beceriksiz politikacılaradır. Her şehit anası gibi bu ana da vatan uğrunda bir şehide sahip olmaktan gurur duymaktadır. Ama bağrı yanan bu ana, siyasetin teröre çanak tutmasından ve vatan evlatlarının teröre, siyasilerin yanlışları yüzünden kurban olmasına isyan etmektedir. Bu anayı bu noktaya getirdiği için bu güne kadar işbaşına gelmiş, Başbakan ve Bakan olmuş, Milletvekili olmuş olanların utanması gerekmektedir. Çünkü onların mücadele etmekte başarısız oldukları ya da yeterince mücadele etmedikleri PKK terörü, bu şehit anasının evladının hayatına kastetmiştir. Bundan dolayı acısı yüreğini dağlayan şehit analarının sözlerindeki ıstırabı hiç kimse siyasetine alet etmesin ve oy uğruna kullanmasın. Buna dense dense kirli siyaset, kanlı siyaset denir.Şehit anasının feryadını, acısını ve gözyaşlarını bitirmek isteyenler bu sözlerinde samimi iseler ve cesaretleri varsa işe önce bu şehitlerin kanını yerde bırakmayarak başlamalılar. Önce vatan evlatlarını pusularla ve mayınlarla şehit edenleri bu yaptıklarına pişman ederek samimiyetlerini göstermeliler. Şehit analarının yüreğine bir nebze olsun su ancak bu şekilde serpilebilir.Ama bu bile o ananın yüreğindeki ateşi söndürmez/söndüremez. Çünkü ana yüreğindeki evlat hasretinin yerini evladından başka bir şey dolduramaz. Şehit analarının sözlerini istismar etmeden PKK'yı dağdan indirmenin de yoları vardır. Ama PKK'yı dağdan indirmek değil, PKK'nın arkasındaki güçlere hoş görünmek isteyenler bu yolları uygulamak istemezler. Şehit analarını incitmeden ve Türkiye'nin üniter yapısını zedelemeden teröristlerin dağdan -hem de pişman olmuş olarak- nasıl indirileceğini bilmek isteyenlere BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın "vatandaşlık maaşı" projesini incelemelerini tavsiye ediyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024