Kırmızı çizgilerin kapsama alanı açıklanmalı

Genelkurmay Başkanı 30 Ağustos Zafer Bayramında çok büyük bir laf etti ve "kırmızıçizgilerimiz var" dedi. Normalde bu büyük cümle 30 Ağustos 2006'da veya 2008'de veya 10'da vs. kurulmuş olsaydı başta Erdoğan olmak üzere, iktidar, medya ayağa kalkardı. Tankların önüne ilk kim yatacak, yarışma kayıtları bile açılırdı.Ama hiçbiri olmadı. Ne Erdoğan'dan, ne hükümetten doğru dürüst yorum bile yapılmadı. Bir iki yandaş kalem dışında Genelkurmay Başkanının dediklerini değerlendiren de olmadı. Neden? Evet, neden? Genelkurmay başkanı böyle hassas bir dönemde "kırmızıçizgilerimiz var. Aşılırsa gerekeni yaparız" diyor. Ama kimse oralı bile olmuyor. Neden? Bu kadar çok "neden" sormamın nedeni isyanımdandır. Dünyanın en kahraman ordusunun komutanı (olumlu veya olumsuz) kâle alınmıyorsa benim buna itirazım var. Ama Genelkurmayın da aynaya bakması lazım! Biz ne yaptık ki, bizi kimse dinlemiyor, sorusunu sorması lazım. Sonra "kırmızıçizgilerin" kapsama alanını açık ve net olarak ortaya koyması lazım.  Mesela "kumpas" sözcüğü kırmızı çizgiler dahilinde mi? Ya da Habur mahkemeleri kırmızı çizgilere yakın mı? Veya terörist mezarlığı, kırımızı çizgilerin uzağında mı, yakınında mı? Ya kırmızıçizgiler o heykele ne diyor? Hele hele o heykelin yıkılması ardında şehit edilen asker ve kahpe pusulara verdiğimiz polislerin kanıyla kırmızıçizgilerin rengi bir mi? Ya! Ağrı dağında Atatürk'e ve kurduğu genç cumhuriyete karşı 1926'da Nakşi şeyhlerinin bölge halkını kandırarak başlattıkları ayaklanmayı bugün birileri kutlamaya kalkıyor ve dağdan silahlı teröristlerde buna katılıyorsa sizin çizgileriniz bukalemun mu oldu? YA TÜRK BAYRAĞI? Evet, Sayın Özel acilen "kırmızıçizgilerin" kapsama alanını açıklamalıdır. Yoksa aynen 30 Ağustos'ta olduğu gibi yarın da kimse tarafından kâle alınmaz. Aslında "kırmızıçizgilerin" kapsama alanını sen de, ben de, Necdet Özel de çok iyi biliyor. "Kırmızıçizgiler aşındırılırsa gereğini yapacağımızı söyledik, gerektiğinde yine söyleriz? Hükümet, sorunu çözmek istiyor. Şehitler gelmesin, 'Analar ağlamasın' deniliyor. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bununla birlikte esas olan Türkiye'nin bütünlüğünün devam etmesidir. Bu en önemli kırmızıçizgidir."Evet, en önemli kırmızıçizgimiz neymiş? Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik, beraberlik ve bütünlüğünün devam etmesi. Genelkurmay Başkanına değil sana soruyorum kardeşim; birlik ve bütünlüğümüze resmi ve gayri resmi karşı bir mücadele var mı, yok mu?Libya da elçisini çağırdıArap Baharı sürecinde adeta ektiğimizi biçiyoruz veya ilahi adaletten olsa gerek tokatlanıyoruz. Yalnız kaldık. İtibarımız gitti, asaletimiz zedelendi. Evet, "NATO'nun ne işi var Libya'da. Böyle saçmalık olabilir mi?" oldu işte. Hem de saçmalığın çok ötesinde şeyler oldu. Libya'yı Libyalılara teslim etmek için Haçlı devletleriyle Libya'ya gidenler, o bahsettikleri Libyalılara Libya'yı teslim ettiler. İşte o Libyalılar dedi ki; "Türkiye'yi burada istemiyoruz." Daha önce AKP hükümeti, Kaddafi'yi devirerek Libya'nın başına getirdikleri anlayıştan borç para istemişlerdi. İş başındaki o haçlı uşağı anlayış, AKP'ye, "sizin ekonominiz kırılgan. Riske giremeyiz" diyerek borç vermeyi reddetmişlerdi. Şimdi ise Erdoğan'ın söylemleri ve AKP hükümetinin derin dış politika mantığına binaen iç işlerimize karışıyorsunuz, diyerek "büyük elçilerini geri çağırdı."    Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç; "Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetinden ve kardeş Libya halkına yönelik duygularından şüphe edilmesi ve sözlerinin çarpıtılıp sorgulanmaya yeltenilmesi en hafif tabiriyle haksızlıktır ve kabul edilemez." Tanju Bey! Bence "haksızlık" kavramının mahiyetini bir daha okuyun. Neden, diyecek olursanız? Hatırlatayım; "NATO'nun ne işi vardı Libya'da?"