TEDAVİ İÇİN BİLE...
Hazreti Ömer hastalanmıştı. Doktorlar bal yemesini tavsiye etti.Mevsim bal mevsimi olmadığından piyasada bal bulunamadı. Hazinedarlar Hazreti Ömer'e hazinede bal olduğunu ve isterse almasını söylediler. O, "Milletin malını onlardan izinsiz yemeye hakkım yok" diyerek halkı topladı ve kendilerine hazinedeki baldan kullanması için izin verip vermeyeceklerini sordu. Onlar parasını ödemesi şartıyla yiyebileceğini söylediler. Hazreti Ömer de ondan sonra ancak hazinenin balından satın alıp tedavisi için kullandı.
HAZRETİ ALİ'NİN AFFI
Bir harpte Hazreti Ali (r.a.) bir kafirle çarpışıyor; ve kafir, usta bir savaşçı olduğu için bir türlü mağlup edemiyordu. Tam karşı karşıya geldikleri bir sırada hazreti Ali "Ya Allah!" diyerek kafirin üzerine hücum edip yere yatırdı. Çıkıp göğsü üzerine oturduktan sonra hançerini çıkarıp öldüreceği sırada kafir, Hazreti Ali'nin yüzüne tükürdü. Kafir bunu Hazreti Ali gazaba gelsin de daha çabuk öldürsün diye yapmıştı. Hazreti Ali hemen kafirin üzerinden kalkarak onun da ayağa kalkmasına müsaade etti. Kafir şaşırmıştı.. "Ya Ali, ben seni kızdırmak için yüzüne tükürdüm sense beni tam öldüreceğin sırada serbest bıraktın. Bunun sebebi nedir?" diye sordu. Hazreti Ali kafire şu cevabı verdi: "Ben bu harp meydanında Allah rızası için çarpışıyorum. Sen yüzüme tükürdüğün zaman içimde sana karşı bir hissi nefret belirdi, seni öldürmüş olsa idim Allah için değil de nefsime yapılan hakaretten dolayı öldürmüş olacaktım. Bundan dolayı seni öldürmekten vazgeçtim." dedi. Kafir hazreti Ali'nin bu alicenaplığına hayran kalarak İslamiyeti kabul edeceğini ve İslam dinini tarif etmesini istedi. Hazreti Ali İslamiyet'in şartlarını öğretip, adam şehadet kelimesi getirerek müslüman oldu.
HACI BAYRAM-I VELİ'NİN KERAMETİ
Hazreti Fatih'in babası ikinci Murat, hocası Hacıbayram Veli' ye "Hocam dua buyursanız da İstanbul'un fethi bize nasip olsa" dediğinde O, "Sultanım Allah ömrünüzü uzun kılsın. Lakin İstanbul'un fethini ne siz göreceksiniz, ne de biz göreceğiz. İstanbul'un fethini şu çocuk ile şu köse görecekler" buyurarak yanlarında daha dört yaşında bulunan Mehmet'i ve onun üstadı Akşemseddin hazretlerini gösterdiler. Vakıa Hacı Bayram Veli'nin dediği gibi Mehmet büyüdü, Fatih ünvanına erişti, Köse ise Akşemseddin hazretleri İstanbul'un manevi fatihi olarak tarihe geçti...
Hazreti Ömer hastalanmıştı. Doktorlar bal yemesini tavsiye etti.Mevsim bal mevsimi olmadığından piyasada bal bulunamadı. Hazinedarlar Hazreti Ömer'e hazinede bal olduğunu ve isterse almasını söylediler. O, "Milletin malını onlardan izinsiz yemeye hakkım yok" diyerek halkı topladı ve kendilerine hazinedeki baldan kullanması için izin verip vermeyeceklerini sordu. Onlar parasını ödemesi şartıyla yiyebileceğini söylediler. Hazreti Ömer de ondan sonra ancak hazinenin balından satın alıp tedavisi için kullandı.
HAZRETİ ALİ'NİN AFFI
Bir harpte Hazreti Ali (r.a.) bir kafirle çarpışıyor; ve kafir, usta bir savaşçı olduğu için bir türlü mağlup edemiyordu. Tam karşı karşıya geldikleri bir sırada hazreti Ali "Ya Allah!" diyerek kafirin üzerine hücum edip yere yatırdı. Çıkıp göğsü üzerine oturduktan sonra hançerini çıkarıp öldüreceği sırada kafir, Hazreti Ali'nin yüzüne tükürdü. Kafir bunu Hazreti Ali gazaba gelsin de daha çabuk öldürsün diye yapmıştı. Hazreti Ali hemen kafirin üzerinden kalkarak onun da ayağa kalkmasına müsaade etti. Kafir şaşırmıştı.. "Ya Ali, ben seni kızdırmak için yüzüne tükürdüm sense beni tam öldüreceğin sırada serbest bıraktın. Bunun sebebi nedir?" diye sordu. Hazreti Ali kafire şu cevabı verdi: "Ben bu harp meydanında Allah rızası için çarpışıyorum. Sen yüzüme tükürdüğün zaman içimde sana karşı bir hissi nefret belirdi, seni öldürmüş olsa idim Allah için değil de nefsime yapılan hakaretten dolayı öldürmüş olacaktım. Bundan dolayı seni öldürmekten vazgeçtim." dedi. Kafir hazreti Ali'nin bu alicenaplığına hayran kalarak İslamiyeti kabul edeceğini ve İslam dinini tarif etmesini istedi. Hazreti Ali İslamiyet'in şartlarını öğretip, adam şehadet kelimesi getirerek müslüman oldu.
HACI BAYRAM-I VELİ'NİN KERAMETİ
Hazreti Fatih'in babası ikinci Murat, hocası Hacıbayram Veli' ye "Hocam dua buyursanız da İstanbul'un fethi bize nasip olsa" dediğinde O, "Sultanım Allah ömrünüzü uzun kılsın. Lakin İstanbul'un fethini ne siz göreceksiniz, ne de biz göreceğiz. İstanbul'un fethini şu çocuk ile şu köse görecekler" buyurarak yanlarında daha dört yaşında bulunan Mehmet'i ve onun üstadı Akşemseddin hazretlerini gösterdiler. Vakıa Hacı Bayram Veli'nin dediği gibi Mehmet büyüdü, Fatih ünvanına erişti, Köse ise Akşemseddin hazretleri İstanbul'un manevi fatihi olarak tarihe geçti...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.