Ortadoğu, ateş topuna dönmüştür.
Bu tablo Amerika-İsrail ortak yapımı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve onun revize edilmiş olan Arap Baharı fitnesinin neticesidir.
Afganistan’dan Irak’a, Yemen’den Suriye’ye yaşanan işgal, kardeş katliamı ve istikrarsızlıklar, bu projesinin semereleridir.
PKK teröründen el-Kaide’ye kadar birçok çomak, bu projenin çomaklarıdır.
Böylece İslam coğrafyası, işgal, katliam ve kardeş kavgalarına maruz kalıyor, alev alıyor, yangın yerine dönüyor.
Türkiye maalesef, bu “yangın yeri”nde BOP’un eş başkanlığını yürütüyor.
Afganistan işgalinde, Ankara’dakilerin Amerika’nın safında hatırı sayılır payı vardır.
Irak işgalinde hakeza…
Arap baharı fitnesinde de Irak’ın işgalindeki payımızdan az bir pay sahibi değiliz.
Suriye’de tezgahlanan darbeci muhalif terörde, iç savaş ve kardeş katliamında Ankara’dakilerin üstlendikleri başrole dünya şahittir. Ankara’dakiler, BOP şeflerinden daha kralcı kesilmişlerdir.
AKP hükümetinin BOP mecaresı, Türkiye’nin etrafında “istikrarlı bir komşu”, “istikrarlı bir kardeş-komşu ülke” bırakmamıştır.
Irak merkezi yönetim ile hukukumuz bitmiş, İran ile vaziyetimiz ma’lum.
Suriye ile hukukumuzu görüyorsunuz.
Rum kesimi ve Yunanistan’la olan dalaşlarımız patlamaya hazır bomba… Düşman hale gelmediğimiz sınır komşumuz kalmadı ortada!
AKP hükümetinin “muhteşem diplomasisi(!)” sayesinde tek komşusu, hukuk dışı ticari ilişkileri yüzünden Irak merkezi hükümetiyle kavgalı, PKK hamisi ve İsrail destekli Büyük Kürdistan taşeronu Barzani kalmıştır.
AKP diplomasisi, şu basit ve sade “komşuda pişer, bize de düşer” ilkesine dahi sahip değildir.
Komşuda istikrar pişerse, bize de istikrar düşer.
Komşuda ateş pişerse, bize de ateş düşer.
Komşuda terör ve isyan pişerse, bize de terör ve isyan düşer.
Nitekim olan budur… Suriye’de isyan ve ateş pişiyor; bize de ateş düşüyor.
Türkiye, maalesef komşularımızda istikrar ve huzurun pişmesini sağlamaya çalışmak yerine, Amerika-İsrail yapımı BOP aklıyla komşularımızda işgal, isyan ve ateş pişirilmesine eş başkanlık hizmeti sağlıyor.
Böylesi bir vahim süreçte, komşulardan Türkiye’ye terör de düşüyor, ateş de, top da…
Türk milleti, AKP’nin bu müflis dış politik gidişatını idrak etmezse, başını ateşten
kurtaramaz.
AKP hükümetinin, Türkiye’ye ve Tük milletine yeni maceralar yaşatma lüksü yoktur.
Zira AKP’nin müflis ve ikircikli politikaları yüzünden, Türkiye’nin başında zaten, her gün on-onbeş şehit cenazesi bahşeden yeterince bela vardır.
Bu bağlamda, istikrarsız Suriye sınırından kimin savurduğu kesinleşmemiş serseri bir top üstüne AKP hükümetinin tezkere çıkartması, inşallah, Türk milletinden gizlenen yeni bir macera denemesi için değildir.
İsrail’in ve Amerikan yönetimini çekip çeviren Yahudi lobilerinin Arz-ı Mev’ud ideali ve bu idealin sınırlarına yayılma hırsı, AKP’nin hariçten ve kulaktan dolma şu ne idüğü belirsiz yeni Osmanlıcılık hevesiyle kıyaslanması dahi kabil değildir.
BOP’un yapımcı-yönetmeni olan İsrail-Amerika-İngiltere troykası, stratejik derinliği 3 santimlik kitap sayfalarından öteye geçemeyen Ahmet Davutoğlu’nun ve kışkışladığı AKP hükümetinin “yeni Osmanlıcılık” hevesini kursağına tıkar… AKP hükümetini, kongrede “sen bizim liderimizsiz, sen ne dersen o olur” diye döktüren ne Mısırlı Mürsî’nin, ne de Filistinli Halid Meşal’ın himmeti kurtarabilir, ne de Barzani’yi “seninle gurur duyuyoruz” nümayişiyle bağrına basan delegeleri!
Hükümet, şayet tezkere ile yeni bir Suriye macerası hevesine kapılmış ise; bu olsa olsa hem kendisinin, hem de Türkiye’nin boynuna yağlı ilmek geçirmek olur.
AKP hükümetin bu hassas kavşakta dikkat etmesi gereken asıl nokta, Türkiye’yi yeni bir macera hevesine sürükleyenlerin, kendilerinin de maalesef alengirli Oslo süreci ve PKK pazarlıklarıyla olgunlaştırdıkları “içten parçalanma ve federatif yapılanma”ya yönelik düğmeye basmalarıdır.
İstikrarsız bir Türkiye, böyle bir PKK ve bölünme sürprizi için en uygun mevsimdir.
AKP hükümetinin, ne Türkiye’de, ne de komşularında istikrarsız bir yapı türetme veya istikrarsızlığa destek verme lüksü yoktur.
Bu tablo Amerika-İsrail ortak yapımı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve onun revize edilmiş olan Arap Baharı fitnesinin neticesidir.
Afganistan’dan Irak’a, Yemen’den Suriye’ye yaşanan işgal, kardeş katliamı ve istikrarsızlıklar, bu projesinin semereleridir.
PKK teröründen el-Kaide’ye kadar birçok çomak, bu projenin çomaklarıdır.
Böylece İslam coğrafyası, işgal, katliam ve kardeş kavgalarına maruz kalıyor, alev alıyor, yangın yerine dönüyor.
Türkiye maalesef, bu “yangın yeri”nde BOP’un eş başkanlığını yürütüyor.
Afganistan işgalinde, Ankara’dakilerin Amerika’nın safında hatırı sayılır payı vardır.
Irak işgalinde hakeza…
Arap baharı fitnesinde de Irak’ın işgalindeki payımızdan az bir pay sahibi değiliz.
Suriye’de tezgahlanan darbeci muhalif terörde, iç savaş ve kardeş katliamında Ankara’dakilerin üstlendikleri başrole dünya şahittir. Ankara’dakiler, BOP şeflerinden daha kralcı kesilmişlerdir.
AKP hükümetinin BOP mecaresı, Türkiye’nin etrafında “istikrarlı bir komşu”, “istikrarlı bir kardeş-komşu ülke” bırakmamıştır.
Irak merkezi yönetim ile hukukumuz bitmiş, İran ile vaziyetimiz ma’lum.
Suriye ile hukukumuzu görüyorsunuz.
Rum kesimi ve Yunanistan’la olan dalaşlarımız patlamaya hazır bomba… Düşman hale gelmediğimiz sınır komşumuz kalmadı ortada!
AKP hükümetinin “muhteşem diplomasisi(!)” sayesinde tek komşusu, hukuk dışı ticari ilişkileri yüzünden Irak merkezi hükümetiyle kavgalı, PKK hamisi ve İsrail destekli Büyük Kürdistan taşeronu Barzani kalmıştır.
AKP diplomasisi, şu basit ve sade “komşuda pişer, bize de düşer” ilkesine dahi sahip değildir.
Komşuda istikrar pişerse, bize de istikrar düşer.
Komşuda ateş pişerse, bize de ateş düşer.
Komşuda terör ve isyan pişerse, bize de terör ve isyan düşer.
Nitekim olan budur… Suriye’de isyan ve ateş pişiyor; bize de ateş düşüyor.
Türkiye, maalesef komşularımızda istikrar ve huzurun pişmesini sağlamaya çalışmak yerine, Amerika-İsrail yapımı BOP aklıyla komşularımızda işgal, isyan ve ateş pişirilmesine eş başkanlık hizmeti sağlıyor.
Böylesi bir vahim süreçte, komşulardan Türkiye’ye terör de düşüyor, ateş de, top da…
Türk milleti, AKP’nin bu müflis dış politik gidişatını idrak etmezse, başını ateşten
kurtaramaz.
AKP hükümetinin, Türkiye’ye ve Tük milletine yeni maceralar yaşatma lüksü yoktur.
Zira AKP’nin müflis ve ikircikli politikaları yüzünden, Türkiye’nin başında zaten, her gün on-onbeş şehit cenazesi bahşeden yeterince bela vardır.
Bu bağlamda, istikrarsız Suriye sınırından kimin savurduğu kesinleşmemiş serseri bir top üstüne AKP hükümetinin tezkere çıkartması, inşallah, Türk milletinden gizlenen yeni bir macera denemesi için değildir.
İsrail’in ve Amerikan yönetimini çekip çeviren Yahudi lobilerinin Arz-ı Mev’ud ideali ve bu idealin sınırlarına yayılma hırsı, AKP’nin hariçten ve kulaktan dolma şu ne idüğü belirsiz yeni Osmanlıcılık hevesiyle kıyaslanması dahi kabil değildir.
BOP’un yapımcı-yönetmeni olan İsrail-Amerika-İngiltere troykası, stratejik derinliği 3 santimlik kitap sayfalarından öteye geçemeyen Ahmet Davutoğlu’nun ve kışkışladığı AKP hükümetinin “yeni Osmanlıcılık” hevesini kursağına tıkar… AKP hükümetini, kongrede “sen bizim liderimizsiz, sen ne dersen o olur” diye döktüren ne Mısırlı Mürsî’nin, ne de Filistinli Halid Meşal’ın himmeti kurtarabilir, ne de Barzani’yi “seninle gurur duyuyoruz” nümayişiyle bağrına basan delegeleri!
Hükümet, şayet tezkere ile yeni bir Suriye macerası hevesine kapılmış ise; bu olsa olsa hem kendisinin, hem de Türkiye’nin boynuna yağlı ilmek geçirmek olur.
AKP hükümetin bu hassas kavşakta dikkat etmesi gereken asıl nokta, Türkiye’yi yeni bir macera hevesine sürükleyenlerin, kendilerinin de maalesef alengirli Oslo süreci ve PKK pazarlıklarıyla olgunlaştırdıkları “içten parçalanma ve federatif yapılanma”ya yönelik düğmeye basmalarıdır.
İstikrarsız bir Türkiye, böyle bir PKK ve bölünme sürprizi için en uygun mevsimdir.
AKP hükümetinin, ne Türkiye’de, ne de komşularında istikrarsız bir yapı türetme veya istikrarsızlığa destek verme lüksü yoktur.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019