Yıllardır Yargıtay'ın, Danıştay'ın, Sayıştay'ın ve Anayasa Mahkemesi'nin "Yıldönümü Konuşmaları'nı" zevkle dinlerim. Bu kuruluşların Sayın Başkanlarının konuşmaları kişiliklerinin dışa vurmuş biçimi değil, o kuruluşun geçmişini beklentilerini dile getiren ve tüm üyelerini bağlayan bir bildiridir. Biz vatandaşların beklentilerini, umutlarını dile getirirler bu kişiler. Ayrıca topluma güven verirler? Çünkü hukuk olmayan bir ülkede keyfilik kol gezer. "Seni mahkemeye veririm" sözü vatandaş için bu kurulaşa duyulan güvencedir. Onun için Sayın Başkanların konuşmalarından alınmaktan çok, ders çıkarmak, yanlışlardan dönmek erdemliğini göstermek gerekir diye düşünüyorum.Demokrasi ile idare edilen ülkelerde yönetenlerin de demokrat olması gerekir ki rejim arzu edilen biçimde işlesin. Yasama, yürütme, yargı ve basın keyfiliğe kaçarsa o zaman ortada ne demokratlık kalır ne de demokrasi. Anayasa Mahkemesi'nin 52. Kuruluş yıldönümünde konuşan Sayın Başkan, "Yargı kalesini işgal edenler yargıyı, siyasi düşüncelerine, ideolojilerine lojistik destek sağlamak için ya da rakiplerinden intikam aracı olarak kullanmışlardır. Altını çizerek ifade ediyorum. Bu işgalden ve anlayıştan kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması hayaldir" dedi. Sayın Başkan'ın bu yaklaşımına kim şapka çıkarmaz ki? İçlerine demokratlığı ve hukukun üstünlüğünü sindiren her vatandaş bu sözler karşında ayağa kalkar ve ayakta alkışlar.Ben konuşmayı sonuna kadar dinledim ve sonradan da gazetelerden okudum. Orada kişisellik göremedim. Sayın Başbakan'ın sık sık anımsattığı, "Ben Recep Tayyip Erdoğan değil TC Başbakanıyım." Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç da kürsüde kişisel değil, AYM Başkanı olarak konuştu. Öyle ise bu konuşmada kişisellik aramak yanlıştır. Başkan diyor ki, "Gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız." Yürütme olarak, mahkemeden yürütmenin istediği doğrultuda karar çıkarsa Mahkeme yasayı uyguladı diyeceksiniz; arzu etmediğiniz bir karar çıkarsa , "Ben bu karara saygı duymam" diye kafa karıştıracaksınız ve aynı zamanda siz haklı olacaksınız.Bir toplumun temel güvencesi hukuktur ve yargıdır. Ama kalkacaksınız, yargıçlarımıza, savcılarımıza paralel devlet, çete diyeceksiniz, bunun yanında Cumhuriyet kuruldu kurulalı güvenlikten sorumlu güçlerin savcının talimatına uymadığını bilecek ve gereğini yapmayacaksınız. Ne yazık ki 17Aralıktan sonra bu tür hukuksuzlukları yaşadık ve yaşıyoruz. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Kılıç o toplantıda hukuksuzlukları ve keyfiliği anımsattı ve toplumla da paylaştı. Bu konuşma kimilerini üzmüş olabilir, kimilerine acı gelebilir; ama ne yazık ki gerçekler her zaman acıdır.Meclis Başkanı Sayın Çiçek, "Biz oraya azarlanmaya gitmedik" diyor. Anladığımız kadarıyla alınganlığını dile getiriyor. Ama Sayın Başbakan'ın meydanlarda, açılışlarda toplumu azarlamasından geçtik tokat atar gibi konuşmasına ne demeli. Ben ülkemin başbakanını meydanlardan haykıran tehdit eden değil, sevecen babacan olmasını diliyorum. Beklentilerimizin aksini yapıp da bir mahkeme başkanının kürsüden gerçekleri söylemesine de alınganlık göstermemek gerekir diye düşünüyorum.Otorite demek; kabalık, tehdit, korku demek değildir. Otorite demokrasi ile yönetilen ülkelerde hukukla sağlanır. Gizli güçlerle, polisle sağlanan otorite geçicidir. Bir ülkede gelenekler, inançlar ve kurallar yerli yerine oturtulmamışsa ve keyfilik kol geziyorsa orada otoriteyi kanunla sağlayamazsınız.Ülkemizde hukuk kurallarını keyfi olarak iki de bir değiştiremezsiniz. Hukuku uygulayan kişileri şamar oğlanı gibi kullanamazsınız. Haklı bir neden olmadan yasalarla oynamak ne kadar tehlikeli ise, yasaları kendi inancına tarikat yapına göre uygulamak da o kadar tehlikelidir.Özetin özeti: Sayın Kılıç Türkiye gerçeğini ortaya koymuştur. Aslında bilinen şeyleri seslendirmiştir. Sevgili Prof Haydar Baş'ın da dediği gibi "Sayın Kılıç, o konuşmasında görevlileri hukuka davet etmiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023