Belki de tedavisi en zor hastalıklardan birisi…
Kötüyü iyi görmek, zararı kar zannetmek, karayı ak addetmek, şerri hayır diye lanse etmek…
Coşkun bir sel, yukarıdan aşağıya doğru tozu dumana katmış geliyor, geçeceği derenin tam ortasında bir taşın üstünde türkü söylüyorsunuz ve gelmekte olan seli yok sayıyorsunuz, sonuç malum.
Orman alev alev, sizin dalında oturduğunuz sarı çamın yakınına kadar gelmiş, belki rüzgar sizin bulunduğunuz taraftan estiği için şimdilik dumandan etkilenmiyorsunuz ve “derhal orayı terk et” diye uyaranlara da kızıyorsunuz.
Alevler umurunuzda olmaya bilir ama siz alevlerin kapsama alanına an be an giriyorsunuz.
Tehlike gelip kulağınızın dibine kadar dayanmış ve siz hala oyunda eğlencedesiniz, üstelik uyarılardan da rahatsız oluyorsunuz.
Bu durum Akif dedemizin Safahat’ında çok güzel anlatılır:
“Kurt uzaktan bakar; dalgın görürmüş merkebi,
Saldırırmış ansızın yaydan boşalmış ok gibi.
Lakin aşk olsun ki, aldırmazda otlarmış eşek,
Sanki tavşanmış gelen yahut kılıksız köstebek!
Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı…
Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!
Bir hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üsluba sok.
Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.”
Malum olağanüstü günlerden, hem ülkemiz hem de bölgemiz için çok önemli zaman diliminden geçiyoruz.
Öyle gelişmelere şahit oluyoruz ki istikbalimiz ve istiklalimiz adına endişelenmemek mümkün değil ve bu endişelerimizi paylaşmaya kalktığımızda da her şeyi süt liman görmeye ayarlanmış insanımız tarafından tenkitlere maruz kalıyoruz.
“Bir tutam daha ot koparmanın” peşinde olanlar kusura bakmasınlar, Yunus’un dediği gibi:
“Kastım budur şehre varam
Feryad u figan koparam” tavrımızı ve tarzımızı sürdüreceğiz.
“Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimseye benzer) mi? Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini doğru yola iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helak etme. Allah onların ne yaptıklarını biliyor.” (Fatır, 8).
Kötüyü iyi görmek, zararı kar zannetmek, karayı ak addetmek, şerri hayır diye lanse etmek…
Coşkun bir sel, yukarıdan aşağıya doğru tozu dumana katmış geliyor, geçeceği derenin tam ortasında bir taşın üstünde türkü söylüyorsunuz ve gelmekte olan seli yok sayıyorsunuz, sonuç malum.
Orman alev alev, sizin dalında oturduğunuz sarı çamın yakınına kadar gelmiş, belki rüzgar sizin bulunduğunuz taraftan estiği için şimdilik dumandan etkilenmiyorsunuz ve “derhal orayı terk et” diye uyaranlara da kızıyorsunuz.
Alevler umurunuzda olmaya bilir ama siz alevlerin kapsama alanına an be an giriyorsunuz.
Tehlike gelip kulağınızın dibine kadar dayanmış ve siz hala oyunda eğlencedesiniz, üstelik uyarılardan da rahatsız oluyorsunuz.
Bu durum Akif dedemizin Safahat’ında çok güzel anlatılır:
“Kurt uzaktan bakar; dalgın görürmüş merkebi,
Saldırırmış ansızın yaydan boşalmış ok gibi.
Lakin aşk olsun ki, aldırmazda otlarmış eşek,
Sanki tavşanmış gelen yahut kılıksız köstebek!
Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı…
Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!
Bir hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üsluba sok.
Halimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.”
Malum olağanüstü günlerden, hem ülkemiz hem de bölgemiz için çok önemli zaman diliminden geçiyoruz.
Öyle gelişmelere şahit oluyoruz ki istikbalimiz ve istiklalimiz adına endişelenmemek mümkün değil ve bu endişelerimizi paylaşmaya kalktığımızda da her şeyi süt liman görmeye ayarlanmış insanımız tarafından tenkitlere maruz kalıyoruz.
“Bir tutam daha ot koparmanın” peşinde olanlar kusura bakmasınlar, Yunus’un dediği gibi:
“Kastım budur şehre varam
Feryad u figan koparam” tavrımızı ve tarzımızı sürdüreceğiz.
“Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimseye benzer) mi? Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini doğru yola iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helak etme. Allah onların ne yaptıklarını biliyor.” (Fatır, 8).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024