İnsanın varoluş nedeni kulluktur. Çünkü Allah (c.c) Kur'an'da, 'Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım'(Zariyat /56) buyurur. Ayette de buyrulduğu gibi kulluk bizim vazifemizdir. O halde bu ölçü ile hayatımıza yön vermek zorundayız.Kulların Rabbine olduğu kadar birbirine karşı da sorumlulukları vardır. Resûlullah (s.a.a.) bir hadisinde Allah'ın huzuruna "kul hakkı" ile gelen kimseyi müflis olarak tanımlayarak şöyle buyuruştur: "Müflis şu adama derler ki, dünyada yaptığı bütün ibadet ve taatin sevabı ile Kıyamet gününde Allah'ın huzuruna gelir. Bu adam dünyada birçok hayırlar, ibadetler yapmış olmakla birlikte başkalarına zulmetmiş, kimini dövmüş, kiminin gönlünü kırmış, şuna buna eliyle ve diliyle eziyet etmiş... İşte bu hak sahiplerinin hepsi o adamın çevresine toplanacaklar, haklarını isteyecekler. 'Bana dünyada iken şöyle yaptı, hakkımı al ya Rab!' diye davacı olacaklar. Allah bunun hayır ve iyiliklerinden hâsıl olan sevapları bunlara taksim edecek fakat borcu yine kapanmayacak. Nihayet onların günahlarını bunun üzerine yükleyecek, Cehennem'e gönderecek. İşte asıl müflis böyle bir adamdır." (Müslim, Birr, 60; Tirmizi, Kıyame, 2).Bu hadisten yola çıkarak kullar Rum Suresi 38. ayetine kulak vermeli: "Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.'Peygamber Efendimiz (s.a.a) yine bir hadisinde Müslümanı eliyle ve diliyle zarar vermeyen kul olarak tanımlamıştır. Eğer bu saydığımız ikaz ve ölçülere riayet edilmiş olunursa, üç günlük dünya menfaati için ebedi hayatı tehlikeye düşürecek olan kul hakkı konusunda sıkıntı yaşanmaz.Özellikle toplumun ileri gelenleri, idareciler ve işverenlerin adil olmaları bu hassasiyeti gözetmeleri gerekir. Bireysel olarak baktığımızda, yukarıdaki hadis örneğinde ifade edildiği gibi dört dörtlük ibadetlerimizi yerine getirmiş kul olmak yetmiyor. Örneğin; bir arkadaşımıza bilerek veya bilmeyerek, maddi ya da manevi manada haksızlıkta bulunduysak mutlaka helalleşmemiz gerekir. Buna iftiraya varacak derecede gıyabında konuşmakta dâhil. Yetim hakkı, işçi-işveren hakkı, anne-baba hakkı, komşu hakkı, cana, mala, namusa yönelik haklar... Bu haklara riayet etmeliyiz. En tehlikeli haksızlıklardan biri ise devlet-millet malına göz dikmek ve devlet malını müsaadesiz almaktır. Unutmayalım ki Hz. Peygamber (s.a.a) heybesinde devlet-millet malından iki dirhemlik bir boncuk bulunan sahabinin cenaze namazını kıldırmamıştır.Ayet ve hadisler ışığında çok rahat söyleyebiliriz ki kul hakkına girmek haramdır, büyük günahtır, hatta imanı tehdit edecek boyuta kadar gidebilir. Yine Bir hadis-i şerifte, "Na hak yere bir Müslüman'ın öldürülmesine yarım kelime katkı sağlayanın, mahşerde Allah'ın rahmetinden nasibi olmayacaktır" buyurulmuştur. (İbn Mace, Sünen, Diyat, 1).Görüldüğü üzere ölçüler ortada. Bu ölçülere riayet edersek hem iç huzura hem de toplumsal huzura kavuşmuş oluruz. Aksi takdirde ebedi hayatımızın akıbetini kendi elimizle belirlemiş oluruz. Allah'ın huzuruna kul hakkı olmadan çıkanlardan oluruz inşallah.
Gülden TOPÇU / diğer yazıları
- Kabağın da bir sahibi var / 29.01.2021
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015
- O, her şeyimizdi / 10.05.2020
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-VI / 24.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-V / 22.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi? -IV / 20.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi?-III / 19.07.2017
- Hz. Ali'nin şiaları kimlerdi?-II / 18.07.2017
- Hz. Ali'nin Şiaları kimlerdi? / 12.07.2017
- Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) / 05.12.2015
- Haydar Hoca'yı çok ararsınız / 17.11.2015