Kulunç: Sessizce gelen ağrıların dili
Kulunç, ne sadece bir kas ağrısıdır, ne de sadece bir tıbbi durum. O, yaşam biçimimizin, stresimizin ve ihmal ettiğimiz bedenimizin bize attığı bir sinyaldir. Bazen bir duruş bozukluğudur, bazen de hayata karşı yüklenmiş bir yorgunluğun sessiz çığlığı…
30.05.2025 00:33:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Gün içinde oturduğumuz yerden kalkarken belimizde bir sızı hissederiz. Bazen kolumuzu yukarı kaldırmakta zorlanırız, bazen sırtımızda inatçı bir ağrı yerleşir. Çoğu zaman bu ağrıyı "yorgunluk" deyip geçeriz. Oysa o ağrının bir adı vardır: kulunç.
Kulunç, halk arasında özellikle sırt, boyun ve bel bölgesinde meydana gelen, ani hareketle veya uzun süreli yanlış duruşla ortaya çıkan kas ağrılarına verilen isimdir. Tıbbi olarak bu durum "miyofasiyal ağrı sendromu" ile ilişkilidir. Ancak "kulunç" kelimesi, sadece fiziksel bir durumu değil, aynı zamanda halk arasında yaygın bir şikâyeti, köklü bir kültürel algıyı da taşır.
Eskiler, "kuluncum tuttu" derken yalnızca bir kas ağrısını anlatmazdı. Aynı zamanda vücudun bir bölgede "birikmiş" sıkıntısını, stresini, yorgunluğunu dile getirirdi. Çünkü kulunç, sadece fizyolojik bir gerilme değil, çoğu zaman psikolojik baskıların da dışavurumudur. Duyguların, özellikle öfke ve stresin bedene yansımasıdır bir nevi.
Neden oluşur kulunç?
Genellikle kötü duruş, uzun süre hareketsiz kalma, ani kas hareketleri ve tabii ki stres başlıca nedenler arasındadır. Özellikle masa başında çalışanlar, soğukta kaslarını koruyamayanlar ya da fiziksel yük taşıyanlar bu ağrılarla sık sık karşılaşır. Kulunç; bazen omuzda, bazen kürek kemiğinin çevresinde ya da belin hemen üst kısmında kendini gösterir. Bazen bir iğne batması gibi hissedilir, bazen de zonklayan, inatçı bir ağrı şeklinde.
Eskiden kulunç açmak için hacamat yapılır, bardak çekilir, masaj uygulanırdı. Bugün modern tıpta ise fizik tedavi, sıcak uygulamalar, kas gevşetici ilaçlar ve egzersizler öneriliyor. Ancak asıl önemli olan, kuluncun neden oluştuğunu fark edebilmek. Çünkü vücut, bazen bize kelimelerle söyleyemediğini ağrıyla anlatır.
Kulunç, bedenden gelen bir uyarıdır: "Dikkat et, artık fazla yüklendin," der.
Bu sesi duymak, bedeni dinlemek, kendine zaman ayırmak gerekir.
Kulunç, halk arasında özellikle sırt, boyun ve bel bölgesinde meydana gelen, ani hareketle veya uzun süreli yanlış duruşla ortaya çıkan kas ağrılarına verilen isimdir. Tıbbi olarak bu durum "miyofasiyal ağrı sendromu" ile ilişkilidir. Ancak "kulunç" kelimesi, sadece fiziksel bir durumu değil, aynı zamanda halk arasında yaygın bir şikâyeti, köklü bir kültürel algıyı da taşır.
Eskiler, "kuluncum tuttu" derken yalnızca bir kas ağrısını anlatmazdı. Aynı zamanda vücudun bir bölgede "birikmiş" sıkıntısını, stresini, yorgunluğunu dile getirirdi. Çünkü kulunç, sadece fizyolojik bir gerilme değil, çoğu zaman psikolojik baskıların da dışavurumudur. Duyguların, özellikle öfke ve stresin bedene yansımasıdır bir nevi.
Neden oluşur kulunç?
Genellikle kötü duruş, uzun süre hareketsiz kalma, ani kas hareketleri ve tabii ki stres başlıca nedenler arasındadır. Özellikle masa başında çalışanlar, soğukta kaslarını koruyamayanlar ya da fiziksel yük taşıyanlar bu ağrılarla sık sık karşılaşır. Kulunç; bazen omuzda, bazen kürek kemiğinin çevresinde ya da belin hemen üst kısmında kendini gösterir. Bazen bir iğne batması gibi hissedilir, bazen de zonklayan, inatçı bir ağrı şeklinde.
Eskiden kulunç açmak için hacamat yapılır, bardak çekilir, masaj uygulanırdı. Bugün modern tıpta ise fizik tedavi, sıcak uygulamalar, kas gevşetici ilaçlar ve egzersizler öneriliyor. Ancak asıl önemli olan, kuluncun neden oluştuğunu fark edebilmek. Çünkü vücut, bazen bize kelimelerle söyleyemediğini ağrıyla anlatır.
Kulunç, bedenden gelen bir uyarıdır: "Dikkat et, artık fazla yüklendin," der.
Bu sesi duymak, bedeni dinlemek, kendine zaman ayırmak gerekir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.