Hangi zaman ve zeminde olursa olsun Kur'an'a inandıklarını iddia eden kitlelerin onun mesajları karşısında umursamaz, vurdumduymaz ve ilgisiz tutum ve tavırları asla onaylanacak bir durum değildir.
Özellikle içinden geçmekte olduğumuz Kur'an ayı Ramazan'da bu umursamazlık ve vurdumduymazlık devam ediyorsa bu hal, gafletin de zarar ve ziyanın da en büyüğü demektir.
Rahman'ın has kullarının en bariz özelliklerinden birinin İlahi mesajlar karşısında oldukça duyarlı davranmak olduğunu yine o hayat kitabından öğreniyoruz:
"Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar." (Furkan: 73).
Fitre, zekat, sadaka ve infak gibi ilahi emirler vesilesi ile nispeten ekonomik hareketliliğin yaşandığı bu ayda bile, bu toplumun düşünce adamları, ilim ve fikir adamları bu konulara asla kafa yormuyor, ilmihal kitaplarındaki klasik bilgileri tekrardan öteye bir adım atamıyorlar.
Fitrenin bu yılki miktarı şu kadardır, zekat kardan mı verilir, yoksa maldan mı, servetin tamamından mı verilir, kırkta bir midir yoksa daha fazla mıdır türünden aktarımlar ve tartışmalarla bir Ramazanı daha bitiriyoruz.
Dünya çapında yapılan araştırmalar, sadece 62 kişinin servetinin üç buçuk milyar insanın payına düşenle eşit olduğunu gösteriyor.
Bu korkunç tablo ülkemizde de üç aşağı beş yukarı aynı olduğu halde bu ülkenin iktisatçıları, ilahiyatçıları, ekonomistleri bu uçurumu nasıl kapatırız, serveti tabana nasıl yayarız sorusunu bile sormuyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş, ilk defa ev hanımı maaşını, vatandaşlık maaşını, öğrenim çağındakilere eğitim yardımını, evlenme çağındakilere evlilik yardımını gündem ettiğinde ne yazık ki bu projeye istihza ile bakanların başını sözde ilim adamları, sözde okur-yazar takımı çekmiştir.
"Servet, zenginleriniz arasında dolaşan bir güç olmasın" şeklindeki ilahi ikazın gereğini yerine getirmek, serveti tabana yaymak demek olan Milli Ekonomi Modeline ilk kulak kabartanların, müellifine ilk teşekkür edenlerin ilim mahfelleri olması beklenirdi.
Özellikle Kur'an üzerine çalışanların, ilahi mesajları insanlara açıklamaya, anlatmaya çalışan ilahiyat camiasının, kendilerinin yapması gereken çok önemli bir çalışmayı ortaya koyan sayın Haydar Baş'a ve tezine dört elle sarılmaları, sahip çıkmaları gerekirdi.
Kur'an ayında onun mesajını kavramak, fitre zekat hesabı yapmaktan öte, zengin-fakir arasındaki korkunç uçuruma çare aramaktır, servetin tabana yayılmasına yönelik çözümler üretmektir, verenlerin sayılarını artırmak ve alanların sayılarını azaltmaktır.
Kur'an ayında onun mesajlarına karşı kör ve sağır davranmak yakışır mı bize?
Özellikle içinden geçmekte olduğumuz Kur'an ayı Ramazan'da bu umursamazlık ve vurdumduymazlık devam ediyorsa bu hal, gafletin de zarar ve ziyanın da en büyüğü demektir.
Rahman'ın has kullarının en bariz özelliklerinden birinin İlahi mesajlar karşısında oldukça duyarlı davranmak olduğunu yine o hayat kitabından öğreniyoruz:
"Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar." (Furkan: 73).
Fitre, zekat, sadaka ve infak gibi ilahi emirler vesilesi ile nispeten ekonomik hareketliliğin yaşandığı bu ayda bile, bu toplumun düşünce adamları, ilim ve fikir adamları bu konulara asla kafa yormuyor, ilmihal kitaplarındaki klasik bilgileri tekrardan öteye bir adım atamıyorlar.
Fitrenin bu yılki miktarı şu kadardır, zekat kardan mı verilir, yoksa maldan mı, servetin tamamından mı verilir, kırkta bir midir yoksa daha fazla mıdır türünden aktarımlar ve tartışmalarla bir Ramazanı daha bitiriyoruz.
Dünya çapında yapılan araştırmalar, sadece 62 kişinin servetinin üç buçuk milyar insanın payına düşenle eşit olduğunu gösteriyor.
Bu korkunç tablo ülkemizde de üç aşağı beş yukarı aynı olduğu halde bu ülkenin iktisatçıları, ilahiyatçıları, ekonomistleri bu uçurumu nasıl kapatırız, serveti tabana nasıl yayarız sorusunu bile sormuyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş, ilk defa ev hanımı maaşını, vatandaşlık maaşını, öğrenim çağındakilere eğitim yardımını, evlenme çağındakilere evlilik yardımını gündem ettiğinde ne yazık ki bu projeye istihza ile bakanların başını sözde ilim adamları, sözde okur-yazar takımı çekmiştir.
"Servet, zenginleriniz arasında dolaşan bir güç olmasın" şeklindeki ilahi ikazın gereğini yerine getirmek, serveti tabana yaymak demek olan Milli Ekonomi Modeline ilk kulak kabartanların, müellifine ilk teşekkür edenlerin ilim mahfelleri olması beklenirdi.
Özellikle Kur'an üzerine çalışanların, ilahi mesajları insanlara açıklamaya, anlatmaya çalışan ilahiyat camiasının, kendilerinin yapması gereken çok önemli bir çalışmayı ortaya koyan sayın Haydar Baş'a ve tezine dört elle sarılmaları, sahip çıkmaları gerekirdi.
Kur'an ayında onun mesajını kavramak, fitre zekat hesabı yapmaktan öte, zengin-fakir arasındaki korkunç uçuruma çare aramaktır, servetin tabana yayılmasına yönelik çözümler üretmektir, verenlerin sayılarını artırmak ve alanların sayılarını azaltmaktır.
Kur'an ayında onun mesajlarına karşı kör ve sağır davranmak yakışır mı bize?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024