Kur’an’ın iyiliğine doğru

"Allah'ım! Bize dünya ve ahirette iyilik ver. Bizi cehennem ateşinin azabından koru." Ne güzel dua. Rabbim bütün dualarımızı kabul eylesin. Âmin. 

Yüce Allah Kur'an'da biz kullarına Resûlullah Efendimiz(s.a.v.)'in diliyle kendisinden neleri nasıl isteyeceğimizi öğretiyor. Yaptığımız veya yapacağımız dualarımızın hepsini kucaklayan tek duadır bu duamız. Kur'an'da tarif edilen iyilik öyle bir iyilik ki, bütün iyilikleri kapsayan dünya ve ahiretimizi mamur eden bir iyilik.

Günlük hayatımızda konuştuğumuz veya yaptığımız iyiliklerin temelinde milli ve manevi kültürümüz yatmaktadır. Buna "Müslüman Türk Kültürü" diyebiliriz. Bu kültürün anlattığı ve uyguladığı iyilik de, Kur'an ile iç içedir. 

Kur'an'ın iyilik anlayışına baktığımızda karşımıza mükemmel kulluk çıkacaktır. Bunlardan bazılarını paylaşalım. Kur'an'da, amentü diye ezberlediğimiz imanın şartlarına inanmak iyiliğin tarifi olarak kullanılmıştır. Namaz, abdest gibi İslam'ın şartları iyilik olarak ele alınmıştır. Kadın haklarını gözetmek, malları Allah yolunda harcamak, kötülüklerden uzaklaşmak ve uzaklaştırmak, öfkeyi yenmek, insanları affetmek, sabırlı olmak, yoksul, yetim ve akrabaya kol kanat germek, yaşlılıkta ana babaya bakmak, bizlere iyilik olarak sunulmuştur. Bunun sonucu olarak ortaya iyi ve kötü kul ölçüleri konulmuştur.

İyi kul Allah'a karşı iyi; o Rabbinden, Rabbi ondan razıdır. Rabbi ile arası iyi olan kulun toplum ile de arası iyidir. Aynı ölçünün tersi ile düşündüğümüzde ise toplum ile barışık olmayan bir kul, bir fert karşımıza çıkacaktır. İyi toplumun oluşumuna kulluk bilincine sahip fertler temel oluşturmaktadır. Kulluk bilincindeki Müslümandan toplum razıdır. Elinden ve dilinden herkes selamettedir. Kısacası testinin içindeki dışına sızacaktır. 

Kul kendi kendine, durup dururken iyi olmaz. İyilik için kötülükle mücadele edecek, mücadele için şeytanı ve nefsi iyilik adına mağlup edecek, mağlubiyet için iyilik silahlarını kullanacak, silahları kullanmak için ise usta eğiticiden ders alacak. 

Yüce Allah iyilik için iyilik ustası Muhammed Mustafa'sını gönderdi. Size en büyük iyiliği yaptım, siz de kendinize iyilik yapın; Habibime sarılın, Mustafa'mı örnek alın dedi. 

Her zaman Asrı Saadet'in iyiliğini anlatırız. Onları iyi yapan, iyilik ustası Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)'dir. Her devrin iyilik ustası onları takip etmişlerdir. Bize düşen bu ustalara kulak kabartmaktır. Günümüzde? Arayan bulacaktır. Çünkü adresi Allah göstermiştir. Resulünü, Ehl-i Beyt'ini, varis olan günümüz âlimlerini… Dünya ve ahiretimizi kazanmak adına görevimiz bu âlimler ile beraber olmaktır. 

Bu mücadeleyi terk; Allah'a, kendimize ve topluma kötülüktür. Sebat etmemiz ise tüm bunlara iyiliktir. Çünkü kulun içindeki iman, topluma iyilik ve güzel ahlak olarak yansıyacaktır. İyilikler hayatımızda bir bütündür. Yapılan iyilikler yapılmayan iyilikleri iyiliğe çevirmez. Yüce Allah iyilikler yanlış anlaşılıp yanlış uygulanmasın diye uyarıcı ve peygamberler göndermiştir. Yeter ki kul iyilik ustasını bulmada samimi olsun.

Sonuç olarak, ömrümüzdeki yapacak olduğumuz iyilikler Kur'an'ın tarif ettiği iyiliğin alt kümeleridir. Bu iyilik, Allah'ın razı olduklarını yapmak razı olmadıklarını yapmamaktır. Her ikisi de bizlerin kulluk borcudur.

Kulluk borcunu samimi bir şekilde yerine getirmek temiz bir gönülden; temiz bir gönül, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmekten, o da Cibril'in Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)'e öğrettiği ihsandan geçer. Temelinde Allah ile dost olmayı dostundan öğrenmek vardır.

Yaptığımızda bütün duaları okuduğumuzu hissettirecek, Kur'an'ın en kapsayıcı iyilik duasıyla yazımızı bitirelim;

"Ya Rabbi! Bize dünyada da, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem ateşinin azabından koru." Âmin.