Bir önceki yazımızda, Türkiye'de sermayenin nasıl el değiştirdiğini ve gelir eşitsizliğinin neden derinleştiğini tartışmış, "Sermayenin Yeni Haritası"nı çizmiştik. Bugün aynı soruyu daha geniş bir perspektiften ele alalım. Çünkü temel mesele şu:
Türkiye'de değişen şey sadece zenginlerin isimleri mi?
Yoksa sermayenin aidiyeti -yani kime ait olduğu- mi değişiyor?
Başka bir ifadeyle:
KÜRESEL EŞİTSİZLİĞİN ANATOMİSİ: DÜNYADA PASTAYI KİM YİYOR?
Son kırk yılda dünya, neoliberal ekonomi akımlarının belirleyici hâle geldiği bir döneme girdi. Bu süreç:
2023 World Inequality Database verileri:
TÜRKİYE NEDEN BU DALGANIN ETKİSİNDE?
UBS Global Wealth Report 2024'ün verileri, Türkiye'nin küresel eğilimden bağımsız olmadığını gösteriyor:
Yerel bazı aktörler büyüyor gibi görünse de ulusal ekonomi dışa bağımlı hâle geliyor.
Bu çerçevede literatürde kullanılan kavram net:
Dependent Elites - Bağımlı Elitler
Bu grubun ortak özellikleri:
Mesele, zenginliğin niteliği ve aidiyetidir.
SERMAYE AİDİYETİ TARTIŞMASI: TÜRKİYE'DE NE DEĞİŞİYOR?
Türkiye'deki tabloyu özetleyen bazı yapısal göstergeler:
Bu, sermayenin aidiyetinin değişmesi ve ulusal ekonominin bağımsız hareket alanının daralmasıdır.
PROF. DR. HAYDAR BAŞ'IN PERSPEKTİFİ: FAKİRLEŞTİREN BAĞIMLILIK DÖNGÜSÜ
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'lerden beri dile getirdiği analiz, bugün giderek daha fazla kabul gören bir ekonomik yorumu temsil ediyor. Eleştirel bir çerçeve sunmakla birlikte, verilerle büyük ölçüde örtüşen bir tespit:
MEM ÜÇGENİ: TERS YAPIYI DÜZELTME TEKLİFİ
Bu bölümü görsel eşliğinde anlatacağız.
Hazırladığımız iki üçgenli grafik (Ters Üçgen – Sağlam Piramit) tam da bu farkı gösteriyor.

1) Mevcut Küresel Model: Ters Üçgen Ekonomisi
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli (MEM), dağılımın yönünü değiştiriyor:
Bu fark, infografikte gösterilen "düz üçgen" ile "ters üçgen" ayrımının ekonomik karşılığıdır.
AHKÂM-I HATİME
Bugün Türkiye'de tartıştığımız birçok siyasi ve ekonomik sorunun temelinde, küresel sermaye düzenine bağımlı ekonomik model yatıyor.
ekonomik bağımsızlık, gelir adaleti ve sürdürülebilir kalkınma için zihinsel bir yol haritasıdır.
Gerçek dönüşüm, sermayenin değil; milletin güçlendiği bir ekonomiden geçer.
Türkiye'de değişen şey sadece zenginlerin isimleri mi?
Yoksa sermayenin aidiyeti -yani kime ait olduğu- mi değişiyor?
Başka bir ifadeyle:
- Bu tablo iç siyasi ve ekonomik tercihlerin doğal sonucu mu,
- Yoksa küresel sermayenin derinleşmiş etkisinin yerel yansımaları mı?
KÜRESEL EŞİTSİZLİĞİN ANATOMİSİ: DÜNYADA PASTAYI KİM YİYOR?
Son kırk yılda dünya, neoliberal ekonomi akımlarının belirleyici hâle geldiği bir döneme girdi. Bu süreç:
- devletlerin üretimden çekilmesini,
- finansal piyasalara bağımlılığın artmasını,
- sermayenin yukarı doğru yoğunlaşmasını
2023 World Inequality Database verileri:
- Dünya servetinin %38'i en zengin %1'in elinde.
- Küresel gelir artışının %45'i en varlıklı %10'a gidiyor.
- Milyarderlerin serveti bir yılda 2 trilyon dolar arttı,
- Milyarlarca insan yoksulluk sınırına sıkıştı.
TÜRKİYE NEDEN BU DALGANIN ETKİSİNDE?
UBS Global Wealth Report 2024'ün verileri, Türkiye'nin küresel eğilimden bağımsız olmadığını gösteriyor:
- Hane halkı reel serveti eriyor,
- Milyoner sayısı artıyor,
- Servet Gini katsayısı 0,73 gibi yüksek bir eşitsizlik düzeyine işaret ediyor.
Yerel bazı aktörler büyüyor gibi görünse de ulusal ekonomi dışa bağımlı hâle geliyor.
Bu çerçevede literatürde kullanılan kavram net:
Dependent Elites - Bağımlı Elitler
Bu grubun ortak özellikleri:
- Büyümeleri üretimle değil, küresel finans zincirlerine uyumlu sektörlerle ilişkilidir.
- Servet artışı rekabetle değil; ihale, imtiyaz, fon ortaklığı ve finansal entegrasyonla gerçekleşir.
- Ulusal serveti büyütmez; uluslararası sermaye hareketlerine aracılık eder.
Mesele, zenginliğin niteliği ve aidiyetidir.
SERMAYE AİDİYETİ TARTIŞMASI: TÜRKİYE'DE NE DEĞİŞİYOR?
Türkiye'deki tabloyu özetleyen bazı yapısal göstergeler:
- Şirket satın almalarının %70'i yabancı fonlar tarafından yapılıyor.
- Bankacılık sektörünün yaklaşık %40'ı yabancı kontrolünde.
- Son 10 yılda 200'den fazla yerli marka, uluslararası fonlar veya çok uluslu şirketlere geçti.
- Enerji, liman işletmeleri, telekomünikasyon gibi stratejik sektörlerde yabancı ortaklıkların ağırlığı arttı.
Bu, sermayenin aidiyetinin değişmesi ve ulusal ekonominin bağımsız hareket alanının daralmasıdır.
PROF. DR. HAYDAR BAŞ'IN PERSPEKTİFİ: FAKİRLEŞTİREN BAĞIMLILIK DÖNGÜSÜ
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'lerden beri dile getirdiği analiz, bugün giderek daha fazla kabul gören bir ekonomik yorumu temsil ediyor. Eleştirel bir çerçeve sunmakla birlikte, verilerle büyük ölçüde örtüşen bir tespit:
- Geniş kitleler borç, faiz ve tüketim ekonomisiyle sisteme bağımlı hâle geliyor.
- Küçük bir sermaye grubu kamu kaynakları ve finans sistemi üzerinden büyütülüyor.
- Ortaya, küresel ağlarla uyumlu çalışan bir yerel zenginler sınıfı çıkıyor.
MEM ÜÇGENİ: TERS YAPIYI DÜZELTME TEKLİFİ
Bu bölümü görsel eşliğinde anlatacağız.
Hazırladığımız iki üçgenli grafik (Ters Üçgen – Sağlam Piramit) tam da bu farkı gösteriyor.
1) Mevcut Küresel Model: Ters Üçgen Ekonomisi
- Tepede küçük ve güçlü bir sermaye grubu,
- Ortada daralan bir orta sınıf,
- Altta geniş ama zayıflayan bir toplum tabanı.
- Üretim dışarıya bağımlı olur,
- Tüketim ithalata kayar,
- Servet tepeye, risk tabana yığılır,
- Ekonomi kırılganlaşır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli (MEM), dağılımın yönünü değiştiriyor:
- Güçlü bir taban: Ailelerin ve çalışan sınıfın gelirle desteklenmesi
- Genişleyen orta sınıf: Üretici güçlerin korunması
- Güçlenen sermaye: Sağlam iç piyasa sayesinde öngörülebilir yatırım ortamı
- Milli sermaye: Ekonomik güç ülke içinde kalır
Bu fark, infografikte gösterilen "düz üçgen" ile "ters üçgen" ayrımının ekonomik karşılığıdır.
AHKÂM-I HATİME
Bugün Türkiye'de tartıştığımız birçok siyasi ve ekonomik sorunun temelinde, küresel sermaye düzenine bağımlı ekonomik model yatıyor.
- Türkiye fakirleşirken, sınırlı bir kesimin hızla zenginleşmesi tesadüf değildir.
- Bu durum, kişisel tercihlerden çok yapısal bir ekonomi-politik sorundur.
- Çıkış yolu ise, ekonomik paradigmanın değişmesinden geçmektedir.
ekonomik bağımsızlık, gelir adaleti ve sürdürülebilir kalkınma için zihinsel bir yol haritasıdır.
Gerçek dönüşüm, sermayenin değil; milletin güçlendiği bir ekonomiden geçer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Küresel sermaye düzeni / 19.11.2025
- Sermayenin yeni haritası / 17.11.2025
- Türkiye siyasetinde yeni dönem / 16.11.2025
- Türkiye tek adam rejiminden, çok adam dönemine mi geçti? / 15.11.2025
- Tuz koktu: Türkiye’de güven krizi derinleşiyor / 12.11.2025
- Yönünü kaybeden siyaset / 11.11.2025
- Yerelde sarsılan dengeler / 10.11.2025
- EastMed: Bir enerji hattından fazlası / 09.11.2025
- Kıbrıs: Hazar-Akdeniz hattının güney ucu / 08.11.2025
- Tom Barrack’ın Hazar-Akdeniz çizgisi: Türkiye haritasını kim çiziyor? / 07.11.2025
- Sermayenin yeni haritası / 17.11.2025
- Türkiye siyasetinde yeni dönem / 16.11.2025
- Türkiye tek adam rejiminden, çok adam dönemine mi geçti? / 15.11.2025
- Tuz koktu: Türkiye’de güven krizi derinleşiyor / 12.11.2025
- Yönünü kaybeden siyaset / 11.11.2025
- Yerelde sarsılan dengeler / 10.11.2025
- EastMed: Bir enerji hattından fazlası / 09.11.2025
- Kıbrıs: Hazar-Akdeniz hattının güney ucu / 08.11.2025
- Tom Barrack’ın Hazar-Akdeniz çizgisi: Türkiye haritasını kim çiziyor? / 07.11.2025

















































































