Küresel Devlerin Vahşi Oyunu
ABD'YE SALDIRININ KAYNA?I KÜRESEL REKABET
ABD'nin kurguladığı düzenin dışında duran Irak, Afganistan, Küba ve Kuzey Kore gibi ülkeler ABD'nin siyasal-askeri ve askeri cüssesine oranla cüce bile sayılmazlar.
Dün değindiğimiz üzere ABD'nin kurguladığı düzenin içinde bulunduğu halde gizliden gizliye bu düzene meydan okuyan Çin, Almanya ve Japonya gibi devler vardır. İlginçtir ABD de devlerin bu meydan okumasına karşılık göstere göstere cücelere vurmaktadır. Adeta devlere karşı da bir güç gösterisinde bulunmaktadır. ABD Afganistan'da masum sivilleri öldürerek "Büyük Ağa-Bey"liği hak edecek bileğe ve zekaya sahip olduğunu kanıtlamak için uğraşmaktadır.
STRATEJİ MERKEZİ STRATFOR, ALMANYA'YI GÖSTERİYOR
Kapitalizmin beynine yapılan saldırı sonrasında ABD'nin yaşadığı panik ve ABD'nin saldırı 3. Dünya Savaşı'nın ilanı olarak değerlendirmesi önemli ölçüde sözkonusu ölümcül küresel rekabetle ilgisi nedeniyledir. Nitekim Amerika'daki birçok strateji enstitüsü söz konusu eylemin ancak gelişmiş bir ülkenin gücüne dayanılarak yapılabileceğini tesbit etmektedir. Örneğin Strateji merkezi Stratfor'un analizi de bu yönde.
Stratfor kurucusu ve başkanı George Friedman 'bu devlet desteğinin Irak, Afganistan ve İran tarafından sağlanmasının mümkün olmadığını' söylüyor. Bu ülkelerin başta CIA olmak üzere pek çok istihbarat örgütü tarafından gözetim altında tutulduğunu belirten Friedman'ın tezi daha çok güçlü devletlerin istihbarat servislerini işaret ediyor.
19 Eylül'de Reuters Haber Ajansı da geçtiği bir haberde, Almanya'nın 11 Eylül saldırganları için bir merkez olduğunu yazması epey dikkat çekici.
Stratfor, ABD içindeki işbirlikçi odaklara da dikkat çekiyor. Zaten içerden işbirlikçi olmadan böyle bir saldırının gerçekleştiğini düşünmek oldukça safdillik olur.
ABD içindeki, Amerikan yaşam biçimine şiddetle düşman olan hatırı sayılır nicelik ve nitelikte gruplar vardır. Bunun için sondan geriye doğru gidersek ilk elde Oklahama'daki saldırı tek başına düzenleyen Körfez Savaşı'nda görev yapan eski asker Timoti'yi, Bombacı Profesörü ve Mesihçi radikal hıristiyan tarikatları sayabiliriz.
EMEKLİ GENELKURMAY BAŞKANI GÜREŞ'E GÖRE BİN LADİN HİKAYE
Geçen hafta sonu TRT GAP'ta bir programa konuk olan Emekli Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve Uluslararası ilişkiler profesörü Hasan Köni de bu kanaati savunmaktadır.
Emekli Genelkurmay Başkanı Güreş'e göre söz konusu saldırı ancak gelişmiş bir ülkenin genelkurmayınca tasarlanabilecek ve uygulanabilecek çapta bir eylemdir; Bin Ladin hikaye.
Güreş Paşa, ayrıca Bin Ladin'i Rusya'ya karşı konumlandıran ülkenin ABD olduğunu, Taliban'ı Pakistan aracılığı ile iktidara getirenin yine ABD olduğunu bu nedenle ABD'nin Taliban'ın ve Bin Ladin'in genetik şifrelerini dahi bildiğini belirtiyordu.
Güreş Paşa, ABD'nin saldırıyı fırsat bilerek stratejik hedeflerini kontrol ve kuşatma altına aldığının da altını çiziyordu. Üniversite yıllarından hocamız olan Uluslararası ilişkiler profesörü Hasan Köni'nin de Güreş Paşa'nın görüşlerini tümüyle paylaştığını da not edelim.
PROF DR HAYDAR BAŞ: SALDIRININ KAYNA?I KÜRESEL REKABET
Yeni Mesaj okurları strateji enstitülerinin bile Bin Ladin'i çoktan olayın faili ilan ederken ilk günlerden itibaren Prof Dr Haydar Baş'ın küresel rekabete dayanan açıklama modelini ısrarla vurguladığını hatırlayacaktır. Yandaki kutudan Üstad'ın saldırının ertesi günü yazdığı ve 13 Eylül'de çıkan yazısıı okuyabilirsiniz.
11 Eylül saldırısı bağlamında küresel devler arasındaki dengelerin ve denklemlerin yetkin bir değerlendirmesin öğrenmek için yine Üstad'ın Yeni Mesaj'daki Perşembe günkü başyazısı yeniden okunmalıdır. (Prof Dr Haydar Baş, Büyük Oyun, 11 Ekim 2001)
MAHİR KAYNAK: BU EYLEMDE İNSAN UNSURU KULLANILMADI
Prof Dr Mahir Kaynak da olayı küresel rekabet çerçevesinde ele alıyor: "Dünyada devletlere de yön veren birtakım yapılanmalar var ve bu yapılanmalar yalnızca bir devletin vatandaşlarından ibaret olmayabilir. Bir konsorsiyum yapmış, devletleri aşan bir güçtür bu. Devletlerin ülkeleri yönetmediğini farkettiğimde derin devlet diye bir kavram uydurmuştum. Aslında kastettiğim şey buydu. Burada saldırgan olarak sunulan kişilerin ulusal kökenleri de önemli değildir. Benim söylediğim kavram ABD'nin dünyayı bir bütün olarak idaresinden rahatsız olan güç merkezini karşılıyor. Ben bu eylemin istihbarat örgütlerinin dikkatinden kaçmasına da ihtimal vermiyorum. Yüz kişilik bir organizasyon tespit edilir, kaldı ki ben bu eylemde insan unsurunun kullanılmadığını düşünüyorum, elektronik etkileşimlerle gerçekleştirildi."
HOLLYWOOD DA BÖYLE BİR SENARYO YAZAMAMIŞTI
Amerika'nın yaşadığı paniğin ikinci bir sebebi ise muhtemelen en az yüz kişinin organizasyonu ile gerçekleştilen bu eylem hakkında CIA'nın önceden hiç bir bilgi alamamış olmasıdır. Hadi bunu geçelim ABD açısından bundan da kötüsü CIA'nın önceden hazırladığı böyle bir senaryo yoktur. İlginçtir hayalgücünde sınır tanımadığı söylenen Hollywood da böyle bir senaryo yazamamıştı.
Böylece yeni dünya düzeni, şok bir biçimde düzensizlikle yüzleşmişti.
ABD'YE SALDIRININ KAYNA?I KÜRESEL REKABET
ABD'nin kurguladığı düzenin dışında duran Irak, Afganistan, Küba ve Kuzey Kore gibi ülkeler ABD'nin siyasal-askeri ve askeri cüssesine oranla cüce bile sayılmazlar.
Dün değindiğimiz üzere ABD'nin kurguladığı düzenin içinde bulunduğu halde gizliden gizliye bu düzene meydan okuyan Çin, Almanya ve Japonya gibi devler vardır. İlginçtir ABD de devlerin bu meydan okumasına karşılık göstere göstere cücelere vurmaktadır. Adeta devlere karşı da bir güç gösterisinde bulunmaktadır. ABD Afganistan'da masum sivilleri öldürerek "Büyük Ağa-Bey"liği hak edecek bileğe ve zekaya sahip olduğunu kanıtlamak için uğraşmaktadır.
STRATEJİ MERKEZİ STRATFOR, ALMANYA'YI GÖSTERİYOR
Kapitalizmin beynine yapılan saldırı sonrasında ABD'nin yaşadığı panik ve ABD'nin saldırı 3. Dünya Savaşı'nın ilanı olarak değerlendirmesi önemli ölçüde sözkonusu ölümcül küresel rekabetle ilgisi nedeniyledir. Nitekim Amerika'daki birçok strateji enstitüsü söz konusu eylemin ancak gelişmiş bir ülkenin gücüne dayanılarak yapılabileceğini tesbit etmektedir. Örneğin Strateji merkezi Stratfor'un analizi de bu yönde.
Stratfor kurucusu ve başkanı George Friedman 'bu devlet desteğinin Irak, Afganistan ve İran tarafından sağlanmasının mümkün olmadığını' söylüyor. Bu ülkelerin başta CIA olmak üzere pek çok istihbarat örgütü tarafından gözetim altında tutulduğunu belirten Friedman'ın tezi daha çok güçlü devletlerin istihbarat servislerini işaret ediyor.
19 Eylül'de Reuters Haber Ajansı da geçtiği bir haberde, Almanya'nın 11 Eylül saldırganları için bir merkez olduğunu yazması epey dikkat çekici.
Stratfor, ABD içindeki işbirlikçi odaklara da dikkat çekiyor. Zaten içerden işbirlikçi olmadan böyle bir saldırının gerçekleştiğini düşünmek oldukça safdillik olur.
ABD içindeki, Amerikan yaşam biçimine şiddetle düşman olan hatırı sayılır nicelik ve nitelikte gruplar vardır. Bunun için sondan geriye doğru gidersek ilk elde Oklahama'daki saldırı tek başına düzenleyen Körfez Savaşı'nda görev yapan eski asker Timoti'yi, Bombacı Profesörü ve Mesihçi radikal hıristiyan tarikatları sayabiliriz.
EMEKLİ GENELKURMAY BAŞKANI GÜREŞ'E GÖRE BİN LADİN HİKAYE
Geçen hafta sonu TRT GAP'ta bir programa konuk olan Emekli Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve Uluslararası ilişkiler profesörü Hasan Köni de bu kanaati savunmaktadır.
Emekli Genelkurmay Başkanı Güreş'e göre söz konusu saldırı ancak gelişmiş bir ülkenin genelkurmayınca tasarlanabilecek ve uygulanabilecek çapta bir eylemdir; Bin Ladin hikaye.
Güreş Paşa, ayrıca Bin Ladin'i Rusya'ya karşı konumlandıran ülkenin ABD olduğunu, Taliban'ı Pakistan aracılığı ile iktidara getirenin yine ABD olduğunu bu nedenle ABD'nin Taliban'ın ve Bin Ladin'in genetik şifrelerini dahi bildiğini belirtiyordu.
Güreş Paşa, ABD'nin saldırıyı fırsat bilerek stratejik hedeflerini kontrol ve kuşatma altına aldığının da altını çiziyordu. Üniversite yıllarından hocamız olan Uluslararası ilişkiler profesörü Hasan Köni'nin de Güreş Paşa'nın görüşlerini tümüyle paylaştığını da not edelim.
PROF DR HAYDAR BAŞ: SALDIRININ KAYNA?I KÜRESEL REKABET
Yeni Mesaj okurları strateji enstitülerinin bile Bin Ladin'i çoktan olayın faili ilan ederken ilk günlerden itibaren Prof Dr Haydar Baş'ın küresel rekabete dayanan açıklama modelini ısrarla vurguladığını hatırlayacaktır. Yandaki kutudan Üstad'ın saldırının ertesi günü yazdığı ve 13 Eylül'de çıkan yazısıı okuyabilirsiniz.
11 Eylül saldırısı bağlamında küresel devler arasındaki dengelerin ve denklemlerin yetkin bir değerlendirmesin öğrenmek için yine Üstad'ın Yeni Mesaj'daki Perşembe günkü başyazısı yeniden okunmalıdır. (Prof Dr Haydar Baş, Büyük Oyun, 11 Ekim 2001)
MAHİR KAYNAK: BU EYLEMDE İNSAN UNSURU KULLANILMADI
Prof Dr Mahir Kaynak da olayı küresel rekabet çerçevesinde ele alıyor: "Dünyada devletlere de yön veren birtakım yapılanmalar var ve bu yapılanmalar yalnızca bir devletin vatandaşlarından ibaret olmayabilir. Bir konsorsiyum yapmış, devletleri aşan bir güçtür bu. Devletlerin ülkeleri yönetmediğini farkettiğimde derin devlet diye bir kavram uydurmuştum. Aslında kastettiğim şey buydu. Burada saldırgan olarak sunulan kişilerin ulusal kökenleri de önemli değildir. Benim söylediğim kavram ABD'nin dünyayı bir bütün olarak idaresinden rahatsız olan güç merkezini karşılıyor. Ben bu eylemin istihbarat örgütlerinin dikkatinden kaçmasına da ihtimal vermiyorum. Yüz kişilik bir organizasyon tespit edilir, kaldı ki ben bu eylemde insan unsurunun kullanılmadığını düşünüyorum, elektronik etkileşimlerle gerçekleştirildi."
HOLLYWOOD DA BÖYLE BİR SENARYO YAZAMAMIŞTI
Amerika'nın yaşadığı paniğin ikinci bir sebebi ise muhtemelen en az yüz kişinin organizasyonu ile gerçekleştilen bu eylem hakkında CIA'nın önceden hiç bir bilgi alamamış olmasıdır. Hadi bunu geçelim ABD açısından bundan da kötüsü CIA'nın önceden hazırladığı böyle bir senaryo yoktur. İlginçtir hayalgücünde sınır tanımadığı söylenen Hollywood da böyle bir senaryo yazamamıştı.
Böylece yeni dünya düzeni, şok bir biçimde düzensizlikle yüzleşmişti.