logo
25 NİSAN 2024

Küreselleşme, Vahşi Kapitalizmin Yeni Maskesi mi?

15.10.2001 00:00:00
KÜRESELLEŞMENİN EKONOMİK BOYUTU

Küreselleşmenin ekonomik boyutu, başta Amerikan olmak üzere küresel devlerin uluslarüstü şirketlerinin, ulusal ekonomiler üzerindeki tahakkümününe işaret etmektedir. Bu anlamda küreselleşme vahşi kapitalizmin son aşamasına karşılık gelmektedir.

Küreselleşemenin ekonomik boyutunda IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kurumların yanısıra Avrupa Birliği (AB), OECD gibi uluslararası birlikler ve nihayet Uluslarüstü Şirketler öne çıkmaktadır.

Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA), Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ile kısa adı MAI olan "Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (Multilateral Agreement on Investment)" ise adeta işin anayasasını oluşturmaktadır.

ÇOK TARAFLI YATIRIM ANLAŞMASI (MAI) ya da MİLLİ EKONOMİLERE ÖLÜM!

Küreselleşmenin ekonomik boyutunu herhalde MAI'den daha çarpıcı biçimde yansıtan bir gösterge zor bulunur.

Çok Taraflı Yatırım Anlaşması (Multilateral Agreement on Investment) Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)'ne üye 29 ülke tarafından, 1995 yılından bu yana gizli olarak yürütülen uluslarüstü sermayenin "anayasa"sı olarak tanımlanabilir.

Anlaşmanın amacı, OECD Bakanlar Kurulu'nda oldukça masumane bir biçimde "Uluslararası yatırım alanında, yatırım rejimlerinin liberalleştirilmesi ve yatırımların korunması için yüksek standartlar ve etkili anlaşmazlık çözme yöntemleri getiren geniş bir çok yanlı çerçeve sağlamak" diye açıklanıyordu.

Oldukça masum görüren bu cümlenin Türkçesi şuydu: Dünya uluslarının, yeraltı ve yerüstü kaynakların, tüm ekonomik alan ve değerlerin uluslarüstü sermayenin hizmetine sunulması idi. Siz isterseniz buna sömürü adını vermeyin!

MAI, milli ekonomilerin idam fermandır, kelimenin tam anlamıyla Sözde Sevr Antlaşması'nın ekonomik karşılığıdır. Başka deyişle Ekonomik-Sevr Anlaşmasıdır MAI.

Nereden çıkarıyoruz bunu? Hiç dolaylandırmaya gerek yok! Bizzat söz konusu anlaşmanın ilgili maddelerinden izleyelim.

Kapitalizme uluslarüstü sermaye olma özelliğini kazandıran maddelerin başlıcaları ise şöyledir: "MAI anlaşmasını imzalayan ülke, yabancı yatırımcılara en az (benzer koşullarda) kendi yatırımcılarına yaptığı uygulamalar kadar eşit uygulama yapacaktır."

"Anlaşmaya üye olan ülke bir yabancı yatırım kuruluşuna, edinimi, büyümesi, idaresi, işletimi veya hareket tarzı ile ilgili aşağıda sıralanan hiçbir gerekliliği dayatamaz, empoze edemez veya savunamaz, yahut herhangi bir taahhüt veya sorumluluğu dayatamaz."

MAI, böyle buyuruyorsa "Ulusal egemenlik nerede kaldı?" diyebilirsiniz. Açıklaması basit, sermaye uluslarüstü olur da egemenlik uluslarüstü olmaz mı? Uluslarüstü sermayenin dokunulmazlığı da vardır. Eğer yabancı sermayenin kamulaştırılaması tek seçenek ise uluslarüstü şirketlere her türlü tazminat anında ödenecektir: "Sözleşmeye taraf olan ülke, kamu çıkarı dışında bir amaçla ... bir yatırımı doğrudan veya dolaylı olarak kamulaştırmayacak veya millileştirmeyecek yahut bunlara eşdeğer etkide herhangi bir uygulamada bulunmayacaktır ... kamu çıkarı durumunda ise bedeli; çabuk, yeterli ve etkili bir biçimde ödenecektir."

"Her taraf ülke, kendi egemenlik sahasında bulunan ve başka bir taraf ülkenin yatırımcısına ait bir yatırımla ilgili tüm ödemelerin, gecikme olmadan, serbestçe egemenlik sahasına girip çıkmasını sağlayacaktır."

ULUSLARARASI TAHKİM KILIFI

Ulusal egemenlikten ve ulusal hükümetlerden umudunuzu kesmişken birden aklımıza "Bağımsız Yargı" gelebilir. MAI onu da karara bağlamış; ne ulusal hükümetlerin ne de ulusal yargıların dediği olur. "Uluslarüstü Yargı" ne güne duruyor !? MAI'den okuyalım: "Taraf ülkeler arasında (...) bu anlaşmayla ilgili herhangi bir taraf ülkenin isteği ile (...) bağlayıcı karara bağlanmak üzere hakem mahkemesine götürülecektir.

Yatırımcı ... (bir hükümetle arasındaki anlaşmazlığı) çözüm için şu mercilere götürebilir:

a) Anlaşmazlığa taraf olan ülkenin yetkili mahkemeleri veya idari mahkemeleri (...)

c) Bu maddeye uygun olarak hakem yolu ile."

"Hükümetler, başka bir taraf ülkenin yatırımcısının, doğrudan veya dolaylı bir biçimde üçüncü bir ülkede yaptığı, sahip olduğu veya kontrol ettiği yatırımlar nedeniyle, yaptırım getiremez veya imtiyazlardan mahrum bırakamaz."

Özetle uluslarüstü sermaye, MAI ile kendisine "Uluslararası Tahkim" adı altında hukuksal bir kamuflaj da üretmiştir.

Buna göre uluslarüstü sermaye sahibi olan şirket, yatırım yaptığı ülkeyle bir ihtilafa düşerse sorun uluslararası bir tür özel mahkemeye götürülecektir. Bu mahkemede 3 yargıç yer alacaktır. Yargıçlardan birisini davacı uluslarüstü sermaye sahibi olan şirket, diğerini davalı olan devlet belirleyecektir. Mahkemenin başkanlığını yürütecek olan üçüncü yargıcın kim olacağı konusunda taraflar anlaşırsa sorun kalmayacaktır. Eğer anlaşma sağlanamazsa ICSID (Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkları için Çözüm Merkezi) ve ICC (Uluslararası Ticaret Odası) gibi uluslarüstü sermaye şirketlerinin atayacağı bir yargıç mahkemeye başkanlık edecektir.

Üçte iki çoğunluğun uluslarüstü sermaye şirketlerinden yana olan böyle bir mahkemeden bizler adalet bekleyeceğiz!

"Eyvah hata yaptık" demenin de bir bedeli var. BM'den NATO'dan hemen çıkabilirsiniz ama uluslarüstü sermayenin tahakkümününden çıkmak öyle hemen olmaz. MAI'nin ipi en az 15 yıl boynunda kalmak şartıyla isteyen ülke anlaşmadan çıkabilir: "Bu anlaşmanın bir taraf ülke için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde, o taraf ülke (...) anlaşmadan çekileceğine dair (...) yazılı bir istekte bulunabilir (...) Bu anlaşmanın hükümleri, çekilme isteğinin verildiği tarihten 15 yıl süre boyunca geçerli olmaya devam edecektir."

Uluslararası tahkim, 57. milliyetçi sol azcık da liberal olan hükümeti tarafından geriye yönelik işlemesi şartı dahil olmak üzere tamamen kabul edilmiştir. Böylece Ulusal Kurtuluş Savaşı ile kurtulduğumuz kapitülasyon kemendi 57. Hükümet sayesinde yeniden boynunuza dolandı.

Ama yine de avunabiliriz iktidar yalnızca liberal Anaplıların elinde değildi, hükümetin milliyetçi ve halkçı kanatları devleti ve milleti kapitülasyonlardan koruyabilmek için başarılı olamasalar da çok büyük kavgalar vermişti(!?).

ULUSLARÜSTÜ SERMAYEYE SA?LANAN Dİ?ER AVANTAJLAR

Anlaşmanın diğer maddelerini de göz önüne aldığımızda uluslarüstü sermayeye sağlanan diğer avantajlar şunlardır:

1) Uluslararası tekeller askeri sanayi haricindeki her sektörde mülkiyet sahibi olabilirler.

2) Yabancı ülkelere girebilmek için yerli şirketlerle ortaklık kurma zorunluluğu yoktur.

3) Doğal tekel konumundaki sektör özelleştirmelerinde devletin % 15'lik payı elinde tutma zorunluluğu olmayacaktır.

4) Uluslararası tekeller petrol ve orman gibi yenilenemeyen veya uzun sürede yenilenebilen kaynaklar üzerinde sınırsız kullanım yetkisine sahip olacaklardır.

5) Hammadde veya ara malı sağlam konusunda inisiyatif yabancı tekellerde olacaktır.

6) Emek gücünün maliyeti düşürülecektir. Sigorta ve sendika dayatmaları olmayacaktır.

7) Yabancı sermayeye zorunlu kılınan belli oranda dışarıya ihraç etme zorunluluğu ortadan kaldırılacaktır.

8) Ülke içerisinde elde edilecek kârın tamamı ülke dışına çıkarılabilecektir.

Ali KARATEPE / Mustafa ÇİÇEK
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Kara Yolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı iddialarını yalanlayarak, uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyet alamayacağı ve ehliyetini yenileyemeyeceği iddiasının manipülasyon içerdiğini bildirdi.
25.04.2024 13:48:00
İhlas Haber Ajansı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamada, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasların Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik kapsamında belirlendiğ hatırlatılarak, 'Yürürlükte olan yönetmeliğin 7. maddesi kapsamında ağır derecede veya orta derecede uyku apnesi olanlar ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilen kişilerin tedavi görmeden sürücü belgesi alamayacakları, ancak uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği doktor heyeti tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebileceği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelikte güncel bir değişiklik söz konusu değildir' denildi.


Açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuldu.

Çorlu tren kazası davasında karar çıktı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi
25.04.2024 12:03:00 / Güncelleme: 25.04.2024 12:38:25
AA
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 13 sanıktan 9'una, 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı.

Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl,  Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

Tekirdağ'daki tren kazası

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.
Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
 
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
 
Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.
 
Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı
25.04.2024 10:48:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.



Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı. Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.


Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.