Yine iki ucu da b.klu bir sopa verildi milletin eline ve bir yılan deliği önünde kuyruğa sokuldu!
Herkes elindeki sopayı, yılan deliğine sokmak için mutlaka bir ucundan tutmak zorunda olduğu için hangi ucundan tutarlarsa tutsunlar, tutanın eli pis olacak!
Geçmişi sorgulamadan, geçmişte yapılanları açıklamadan, yapılanların gaflet kaynaklı hata olduğuna kimseyi inandırmak mümkün değil.
Hatanın bağışlanması kolay ve vicdanî. Hatta; "İlk yapılan hatayı bağışlayarak cezalandırın ama tekrarlanırsa suçtur, kellesini alın" diye öğütler Şeyh Sadi-i Şirâzi...
Bu memlekette 30 yıldır, Prof. Dr. Haydar BAŞ, Allah rızası için uyarı görevini herkese karşı, bî-hakkın yaptı!
Ondan mülhem, memleketin sağcısı-solcusu, ülkücüsü-devrimcisi, laiki-ümmetçisi ne kadar aklı kesen milli düşünceli insan varsa; Dinlerarası Diyalog'a, Medeniyetlerarası İttifak'a karşı çıkarak ulaşabildikleri herkesi uyarmaya gayret ettiler ama "Beraber yürüdük biz bu yollarda" diye mukabele edildi!
Tarifsiz bir akıl tutulmasıyla akîl (akıllı) adamlar yerine, âkil (yiyici) adamlar dinlenildi!
Dolayısıyla rehberi karga olanların yolu hep çöplükten çöplüğe çıktı!
Asker, suikast yapacağı adamın adresini ağzında saklamakla itham edildi!
Kozmik Oda'ya girildi!
Genelkurmay Başkanı, "Silahlı Terör Örgütü" kurmakla itham edildi!
Bölücü PKK'nın bebek katili elebaşı ile İmralı'da diplomatik görüşmeler yapıldı!
Bütün bunlar olurken iktidarda tek başına hükumet eden AKP vardı, hâlâ var!
Sanki 100 yıl önceki İkinci Meşrutiyet İlanını yeniden yaşıyoruz!
Ordu, benzer sebeplerle ve benzer yollarla lağvedildi!
Ve lağvedilmiş ordu, yeniden eşkıya takibine sokuldu!
100 yıl önceki gibi, yeniden ABD ile ittifak var! 100 yıl önceki Sevr hortlatıldı, 100 yıl önce Lozan Antlaşmasını kabul etmeyen ABD, sınır ötemizde bizim IŞİD'den boşalttığımız yerlere bayrağını asıyor!
ABD, ebeliğini bize yaptırıp göbeğini bize kestirttiği söylenen IŞİD'in itlafı ile de bizi görevlendirdi!
Bu memlekette, "ABD helikopterleri PKK'ya mühimmat atıyor" diyen Jandarma Genel Komutanı suikastla öldürüldü!
Öldürtenler belli, katil ortada yok!
Silahları veren belli, silahşor ortada yok!
Yine sahnelerde kurnaz senaristin yakışıklı jönleri!
Senarist belli, senaryo ortada, sahne kendi coğrafyamız ve oyunda rol alan artistler de kendilerini Oscar Ödülüne aday gösterilecek sanıyorlar!
Yahu! Bizi bize kovalattırıyorlar bir daha!
Bizi bize öldürtüyorlar ve bizim bizden temizlediğimiz yerlere ABD bayrağı asıyorlar!
Sahnelenen oyunun her perdesinde Kemal Sunal'ın; "Eşşoğlu eşek! Hı-hııı!"sı ile, "Mağdurum da mağdurum!" repliklerinden başka söz yok!
Yıllarca Devlet Politikası haline getirilen bir destekle korunup büyütülen, dünyanın her yerine Devlet kefâletinde yerleştirilen FETÖ'nün, Amerika'da muhalefet senatörlerinin hesabına milyon dolarlar yatırdığı, ABD ve Avrupa'da Türkiye aleyhtarı lobiler oluşturduğu, aynı senarist tarafından servis ediliyor; Türkiye'de ise Türk milliyetçisi öğretmenler PKK'lı olmakla itham edilerek açığa alınıyor! PKK'lılar, başka yerlere tayin ediliyor!
Bu arada yeni bir algı operasyonu da başlatıldı!
Artık ekranlardaki FETÖ itirafçıları yok! Bayram tatiline gitti ve dönmediler her halde! Şimdi; "Kurunun oduna yaş da yanmasın" endişesi pompalanmaya başlandı dört yandan!
Verilen sopanın iki ucu da pis diyerek, yılan deliğine sopasız elini sokmayı akıllılık zanneden kurnazları tek tek yılan sokacak!
Beğler! Türk milleti muhbiri sevmez! Devletin gücünü hissetmeyen ve devlet gücüne itimat etmeyen Güneydoğu Anadolulu ahaliden de, zorla muhbir çıkmaz!
Yanlış yapıyorsunuz!
Ve hâlâ AKP adına en fazla konuşan milletvekili, gazeteci Şamil TAYYAR! O da; "Şu anda devleti yöneten kadroların, önemli bir kısmının paralel yapı ile mücadele derdi yok. Sadece bu mücadeleyi kendi yandaşlarına kadro açmak için kullanıyorlar. O kadroları açarken de devşirilmiş paralelcileri de araya sıkıştırabiliyorlar. Çok var. HSYK'da var. Emniyettevar. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün üst kademe yöneticilerinden var, hâlâ cemaatçi" diyebiliyor!
"Şu kurumda, şu birimde olabilir" tahmin cümlesi ile "Çok var! Şurada-burada, falan yerde filan birimde var" şeklindeki kesin ifade arasında, çok büyük fark var!
Şurada-şurada var diye ifade ediliyorsa, kim oldukları da biliniyor demektir. O zaman niye sağ gösterip sol vuruyor, sol gösterip sağ vuruyorsunuz?
Garip ve acayip bir tecellidir ki, millet, hâlâ bu aptal muamelesine ses çıkarmıyor!
"Paralel yağıyı devlete CeHaPe yerleştirdi!" diyen bir başka AKP'li çok konuşan TBMM İdare Amiri ve Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu'nun ise; "14 yıllık hükumet döneminde Paralel Yapı'dan da, PKK'nın yapılanmasından da biz sorumluyuz" dediğini kulaklarımla duyup, gözlerimle izledim! Vallahi alenen dalga geçiyorlar!
Yine millet, yılan deliğinin başına iki ucu necis bir sopa ile nöbete dikildi ve yine; "Cambaza baaak!" cazgırları dinletiliyor!
Sınır ötesinde de; bizim IŞİD'den temizlediğimiz yerlere önce PYD yerleştiriliyor, sonra ABD bayrakları asılıyor!
İçeride de; her gün şehitler verip, her gün vatandaşımız PKK'lıları itlaf ediyoruz!
Yahu! Büyük senarist ve Büyük Müttefik(!)imiz, bizimle enseye tokat oynuyor! ABD bizi vuruyor, bizimle savaşta görmüyor musunuz?
Kurtlar Vadisi de yayında değil ki Polat Alemdar intikam alsın!
Hey! Ablukaya alınıyoruz kör müsünüz?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ..
Herkes elindeki sopayı, yılan deliğine sokmak için mutlaka bir ucundan tutmak zorunda olduğu için hangi ucundan tutarlarsa tutsunlar, tutanın eli pis olacak!
Geçmişi sorgulamadan, geçmişte yapılanları açıklamadan, yapılanların gaflet kaynaklı hata olduğuna kimseyi inandırmak mümkün değil.
Hatanın bağışlanması kolay ve vicdanî. Hatta; "İlk yapılan hatayı bağışlayarak cezalandırın ama tekrarlanırsa suçtur, kellesini alın" diye öğütler Şeyh Sadi-i Şirâzi...
Bu memlekette 30 yıldır, Prof. Dr. Haydar BAŞ, Allah rızası için uyarı görevini herkese karşı, bî-hakkın yaptı!
Ondan mülhem, memleketin sağcısı-solcusu, ülkücüsü-devrimcisi, laiki-ümmetçisi ne kadar aklı kesen milli düşünceli insan varsa; Dinlerarası Diyalog'a, Medeniyetlerarası İttifak'a karşı çıkarak ulaşabildikleri herkesi uyarmaya gayret ettiler ama "Beraber yürüdük biz bu yollarda" diye mukabele edildi!
Tarifsiz bir akıl tutulmasıyla akîl (akıllı) adamlar yerine, âkil (yiyici) adamlar dinlenildi!
Dolayısıyla rehberi karga olanların yolu hep çöplükten çöplüğe çıktı!
Asker, suikast yapacağı adamın adresini ağzında saklamakla itham edildi!
Kozmik Oda'ya girildi!
Genelkurmay Başkanı, "Silahlı Terör Örgütü" kurmakla itham edildi!
Bölücü PKK'nın bebek katili elebaşı ile İmralı'da diplomatik görüşmeler yapıldı!
Bütün bunlar olurken iktidarda tek başına hükumet eden AKP vardı, hâlâ var!
Sanki 100 yıl önceki İkinci Meşrutiyet İlanını yeniden yaşıyoruz!
Ordu, benzer sebeplerle ve benzer yollarla lağvedildi!
Ve lağvedilmiş ordu, yeniden eşkıya takibine sokuldu!
100 yıl önceki gibi, yeniden ABD ile ittifak var! 100 yıl önceki Sevr hortlatıldı, 100 yıl önce Lozan Antlaşmasını kabul etmeyen ABD, sınır ötemizde bizim IŞİD'den boşalttığımız yerlere bayrağını asıyor!
ABD, ebeliğini bize yaptırıp göbeğini bize kestirttiği söylenen IŞİD'in itlafı ile de bizi görevlendirdi!
Bu memlekette, "ABD helikopterleri PKK'ya mühimmat atıyor" diyen Jandarma Genel Komutanı suikastla öldürüldü!
Öldürtenler belli, katil ortada yok!
Silahları veren belli, silahşor ortada yok!
Yine sahnelerde kurnaz senaristin yakışıklı jönleri!
Senarist belli, senaryo ortada, sahne kendi coğrafyamız ve oyunda rol alan artistler de kendilerini Oscar Ödülüne aday gösterilecek sanıyorlar!
Yahu! Bizi bize kovalattırıyorlar bir daha!
Bizi bize öldürtüyorlar ve bizim bizden temizlediğimiz yerlere ABD bayrağı asıyorlar!
Sahnelenen oyunun her perdesinde Kemal Sunal'ın; "Eşşoğlu eşek! Hı-hııı!"sı ile, "Mağdurum da mağdurum!" repliklerinden başka söz yok!
Yıllarca Devlet Politikası haline getirilen bir destekle korunup büyütülen, dünyanın her yerine Devlet kefâletinde yerleştirilen FETÖ'nün, Amerika'da muhalefet senatörlerinin hesabına milyon dolarlar yatırdığı, ABD ve Avrupa'da Türkiye aleyhtarı lobiler oluşturduğu, aynı senarist tarafından servis ediliyor; Türkiye'de ise Türk milliyetçisi öğretmenler PKK'lı olmakla itham edilerek açığa alınıyor! PKK'lılar, başka yerlere tayin ediliyor!
Bu arada yeni bir algı operasyonu da başlatıldı!
Artık ekranlardaki FETÖ itirafçıları yok! Bayram tatiline gitti ve dönmediler her halde! Şimdi; "Kurunun oduna yaş da yanmasın" endişesi pompalanmaya başlandı dört yandan!
Verilen sopanın iki ucu da pis diyerek, yılan deliğine sopasız elini sokmayı akıllılık zanneden kurnazları tek tek yılan sokacak!
Beğler! Türk milleti muhbiri sevmez! Devletin gücünü hissetmeyen ve devlet gücüne itimat etmeyen Güneydoğu Anadolulu ahaliden de, zorla muhbir çıkmaz!
Yanlış yapıyorsunuz!
Ve hâlâ AKP adına en fazla konuşan milletvekili, gazeteci Şamil TAYYAR! O da; "Şu anda devleti yöneten kadroların, önemli bir kısmının paralel yapı ile mücadele derdi yok. Sadece bu mücadeleyi kendi yandaşlarına kadro açmak için kullanıyorlar. O kadroları açarken de devşirilmiş paralelcileri de araya sıkıştırabiliyorlar. Çok var. HSYK'da var. Emniyettevar. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün üst kademe yöneticilerinden var, hâlâ cemaatçi" diyebiliyor!
"Şu kurumda, şu birimde olabilir" tahmin cümlesi ile "Çok var! Şurada-burada, falan yerde filan birimde var" şeklindeki kesin ifade arasında, çok büyük fark var!
Şurada-şurada var diye ifade ediliyorsa, kim oldukları da biliniyor demektir. O zaman niye sağ gösterip sol vuruyor, sol gösterip sağ vuruyorsunuz?
Garip ve acayip bir tecellidir ki, millet, hâlâ bu aptal muamelesine ses çıkarmıyor!
"Paralel yağıyı devlete CeHaPe yerleştirdi!" diyen bir başka AKP'li çok konuşan TBMM İdare Amiri ve Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu'nun ise; "14 yıllık hükumet döneminde Paralel Yapı'dan da, PKK'nın yapılanmasından da biz sorumluyuz" dediğini kulaklarımla duyup, gözlerimle izledim! Vallahi alenen dalga geçiyorlar!
Yine millet, yılan deliğinin başına iki ucu necis bir sopa ile nöbete dikildi ve yine; "Cambaza baaak!" cazgırları dinletiliyor!
Sınır ötesinde de; bizim IŞİD'den temizlediğimiz yerlere önce PYD yerleştiriliyor, sonra ABD bayrakları asılıyor!
İçeride de; her gün şehitler verip, her gün vatandaşımız PKK'lıları itlaf ediyoruz!
Yahu! Büyük senarist ve Büyük Müttefik(!)imiz, bizimle enseye tokat oynuyor! ABD bizi vuruyor, bizimle savaşta görmüyor musunuz?
Kurtlar Vadisi de yayında değil ki Polat Alemdar intikam alsın!
Hey! Ablukaya alınıyoruz kör müsünüz?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017