Kuşlar, insanlar, ölümler ve panik - 19

Kuş gribine karşı yeni umut ABD'deki bilim adamlarının verdiği habere göre, Amerikalı araştırmacılar tarafından kuş gribine karşı aşı bulunmuştur. Genetik bakımından "H5-N1" olarak tanınan bu Hong Kong tipi Kuş gribi 1997 yılında, 8 kişiyi öldürmüş ve yaklaşık olarak ta 20 kişiye bulaşmış bulunmaktadır. Bunun yanında hastalığın görüldüğü bölgede milyonlarca tavuk ve kümes hayvanı itlaf edilmiştir. Tennessee, Memphis'te bulunan St. Jude Childrens Hospital hastanesindeki bilim adamları tarafından, yapılan çalışmalarda, virüsün laboratuarda karşıt tipini geliştirerek ondan Vaccin aşı imal ettiklerini iddia etmektedirler. Onların iddiasına göre de bu "H5-N1" tipi virüsün insandan insana değil de doğrudan kuşlardan insana da sıçrayabilmesi mümkün olmaktadır. Araştırmalarda bunun da göz önünde tutulması uyarısını ayrıca yapmaktadır (Dr.Webster). Önceki Aylarda görülen SARS epidemisinin de bu tür bir enfeksiyon olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu araştırma esnasında bu kan tetkiklerinde hücrelerde bir amino asit zincirin in de tespiti dikkat çekmiştir. Bu amino asit zinciri, virüsün en toksit zehirleyici unsurunu oluşturmaktadır. Aşı ise bu kodlanmış yapıya "H5-N1" yerine "H1-N1" kodları yerleştirilerek aşı temin edilmiş bulunmaktadır. Aşının bulunması tüm insanlık için büyük bir kazançtır. Ancak bu virüslere hiç de güven olamamaktadır. Çünkü virüsler devamlı olarak değişiklere maruz kalmaktadır. Pislik ve gayri sıhhi şartlarda kuşların ve özellikle domuzların ve insanların bir arada sefalet içinde bulunmaları, yeni yeni tiplerin mutasyonuna zemin hazırlamaktadır. Böylece yeni mutasyona uğramış tehlikeli tiplerin gelişmesini de sağlamaktadır. Böylece insanlığın başı bu dertten kolayca kurtulamayacaktır. Ancak bu bölgedeki bu durumlara son verilirse veya en azından biraz düzeltilirse o zaman insanlık belki biraz rahatlayabilecektir. Bu durum keza Türkiye'miz için de geçerli sayılmaktadır. Bizde de bazı bölgelerimizde insanlarımız çok alt düzeyde yaşama savaşı vermektedirler. Onların da hayatlarına yardımcı olmamız gerekir. Bu duruma sadece siyasilerimiz değil ve fakat tüm idareciler, sivil teşebbüsler ve tüm halkımız dikkatle eğilmek zorundadır. Çünkü sefaletle birlikte değişik hastalıklar kolayca gelişmekte ve önce kendi etraflarına, sonra da tüm ülkeye, hatta bütün dünyaya da bu sefalet yayılmaktadır. Bizdeki durum, diğer Hıristiyan ülkelerindeki hastalığa medyun olan domuz besleyen Hıristiyan ülkelerden çok daha avantajlı sayılmaktadır. Gerçi bizim ülkemizde de aşikare ve gizli çeşitli domuz çiftlikleri mevcuttur. Ancak hiç olmazsa halkımız onlarla Güneydoğu Asya'da olduğu gibi beraber aynı yerlerde odalarda yaşamamaktadır. Onun için bizdeki başa çıkma durumu çok daha kolay olabilir. Yeter ki bunun için doğru kararlar ve doğru işlemler alınsın ve yapılsın! Ancak dikkat edilirse bize de hastalık göçmen kuşlarla gelmiştir. Demek ki dünyadaki hastalıklar ne pasaport, ne rejim, ne devlet sınırlarını tanımıyorlar. Hastalık böylece dünyanın müşterek belası olmaktadır. Onun için hastalıklara karşı savaşın da birlikte yapılması gerekir. Aksi takdirde bu kuş gribi hastalığı önce kendi ülkesine, sonra da tüm Dünyaya tam bir felaket getirebilir.