Güneydoğu bölgemizin ardından geçen hafta Prof. Dr. Haydar Baş Beyin riyasetindeki Kuvay-ı Milliye kadrosu olarak Karadeniz'i baştan sona turladık. Her akşam bir ildeydik. Karadenizimizin onbini aşkın güzide işadamlarıyla biraraya geldik. Artvin, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Ordu ve Samsun'un saygın işadamları, sanayicileri ve eşrafıyla ülke meselelerini hasbihal ettik. İşadamlarımız ve sanayicilerimiz, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin teşhis ve tespitlerinin yanısıra çözümlerini de gıpta ile takip ederek, notlar alarak, vatanımız ve milletimizin geleceği adına adeta konuşulanlardan umut devşirdiler.
Kuvay-ı Milliye manifestosu
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin Karadeniz turunda ortaya koyduğu tespitler ve altını çizdiği gerçekler, adeta Kuvay-ı Milliye'nin manifestosunun bir bölümü gibiydi. Geleceğin Büyük Türkiye'sinin yapıtaşlarını anlattı Haydar Baş Bey. Ben şahsen bu işaret ve yapı taşlarından bir kısmını, önümüzdeki günlerde ayrı ayrı makaleler halinde sizlerle paylaşmayı faydalı buluyorum. Zira bu işaret taşlarına vakıf olduğunuzda göreceksiniz ki, bu güne kadar milletin önüne düşmüş birçok politikacımız, devlet gemisinde etkili/yetkili birçok zevat ve pekçok aydınımız meğer millete vakit kaybettirmiş, meğer vatanı ve evlatlarını bölmekle iştigal etmiş, meğer ülkemiz üzerinde oyun kuranlara acemi tezgâhtarlık yapmış...
Karadenizli işadamları, Haydar Baş Beyin hikmet ve ibret vesikaları halinde ortaya koyduğu ülke gerçeklerini ve çözüm yollarını, milletin yakın geçmişindeki makûs talihin ve tarihin tekerrür etmesine imkân vermeyecek dirayette bulduklarını, bilakis Türk Milletini yeniden binlerce asırlık saygın konumuna taşıyacak kudrette gördüklerini coşkuyla ifade etmeyi adeta görev kabul ettiler. Bütün bir millete Kuvay-ı Milliye mayası çalan Haydar Baş Bey başta olmak üzere eğitimden bilime, ekonomiden enerjiye, dış politikadan kamu hizmetlerine, kültürden sanata uzanan tüm alanlardaki uzman kadrosunu bağırlarına bastılar. Bu maya tutu hocam, dediler.
Büyük Türkiye için projeler hazır
Haydar Baş Bey, Kuvay-ı Milliye kadrosuyla yaptığı turda; ulusal bağımsızlığın dayanağı olarak milli benlik ve insan modelimiz, globalizm ve sair dayatmalar karşısında milli duruşun vazgeçilmezliği, milli birliğin teminatı olarak Türk kültürünün dinamikleri, dış politikada hedef çatışmaları ve olması gereken alternatif paktlar, enflasyon mikrobunu teşhis ve tedavi yöntemleri, kalkınmada üretim ve entegre sanayi modelleri, emeğin değerinin korunması ve dövizin kontrol altında tutulmasının kaçınılmazlığı, üretim için sermayenin yabancı kaynaklardan değil yerli yöntemlerle oluşturulması, vatan/millet/din/devlet ve sair temel değerler üzerinde oynanan global oyunlar, bunun millete maliyeti ve yerli piyonları, yeniden Büyük Türkiye'yi inşa etmek için gerekli ticari, sınaî, teknik, bilimsel, tarımsal, kültürel ve toplumsal projeler, ülkenin kalkınmasında gerekli enerji projeleri ve yüksek teknoloji çalışmaları ve hepsinden de öte "önce insan ve insana yatırım"... gibi pekçok alanla ilgili çalışmalarına, Kuvay-ı Milliye kadrosunun projelerine değindi. Bu projeleri ayrıntılı biçimde anlatmak üzere seri konferanslara başlayacağı müjdesini verdi. Artvin'de, Rize'de, Trabzon'da, Gümüşhane'de, Ordu'da, Samsun'da yer yerinden oynadı.
Merak edenlere özel ipucu
Son günlerde kartelin estirdiği yenilikçi sam rüzgarı, TV ekranlarında ve gazete sayfaları arasında kaybolup gidiyor. Güneydoğu'ya ulaşmıyor, Karadeniz'e varmıyor. Ege'ye, Akdeniz'e inmiyor. İç Anadolu'da, Marmara'da görülmüyor. Kartelin papaz tütsülü, haham nefesli sam rüzgarı milletimizin gönlüne ise hiç sinmiyor. Gezdiğimiz yörelerdeki işadamları ve sanayiciler, sayın Tayyip Erdoğan başta olmak üzere yenilikçilerin ahvalini, "yediği kabı kirletip sırt dönmek gibi bir uğursuzluk" olarak niteliyor. Yenilikçilerle iş ve göbek bağı bulunmayan Karadenizli sanayiciler, bugün eski düşüncelerine ve arkadaşlarına vefasızlık yapanlar, yarın çok rahat millete aynı vefasızlığı yaparlar, diyor. Rize'nin eşraftan bir işadamı, "Bizde, dikenli de olsa çıktığı kabuğa tüküren kestaneden hayır gelmez, diye bir özdeyiş var" dedi. Bu kanaat, inanın milletin kanaatıdır; rüzgarlar gelip geçer, diye ekliyor diğer bir işadamı. Estirilen rüzgarın kaynaklarını, lobilerin adreslerini millet aydınlarımızdan daha iyi biliyor. Toplumun nabzı, yenilikçi hareketi, marjinal/jakoben bir manevra olarak kıstırmaktadır. Siyasi parametrelere bakıldığında toplumda maya tutturamayan yenilikçilerin "tabansız entel bir azınlık" olarak kalacakları gözlemlenebilir.
Yenilikçiler, herhalde hem yanlış zaman, hem de yanlış yöntem seçtiler. Zira globalizmin tüm dayatmalarıyla Türk milletini uluslararası arenada sindirdiği, liberalizmin de tüm kollarıyla ülkenin yeraltı ve yerüstü değerlerini sömürmek için vatanımıza çöreklendiği, çağdaş misyonerlik olan dinlerarası diyalog ve hoşgörü havarilerinin Güneydoğu'da Yahudiler lehine emlakçılığa başladığı bir süreçte, aynı global söylemlerle ve aynı yabancı lobilerin icazet ve yöntemleriyle, hem de uzun zamandan beri milletin Kuvay-ı Milliye ruhu ile mayalandığı bir zamanda ortaya atlamak, hesapsız-kitapsız bir işlem olsa gerektir.
Toplum, bunun farkındadır. Kaybedecek olanlar, bunun farkında olmayanlardır.
Meltem TV'deki Eyvan programıyla milletimizin gönlünde taht kurmuş, Güneydoğumuzun adâb-ı muaşeret abidesi zarif insan Hacı Mahmut Coşkunses'in vefatını yurdumuzun diğer bir ucunda Kuvay-ı Milliye turunda iken teessürle öğrendim. Merhuma Yüce Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve dostlarına başsağlığı dilerim.
Kuvay-ı Milliye manifestosu
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin Karadeniz turunda ortaya koyduğu tespitler ve altını çizdiği gerçekler, adeta Kuvay-ı Milliye'nin manifestosunun bir bölümü gibiydi. Geleceğin Büyük Türkiye'sinin yapıtaşlarını anlattı Haydar Baş Bey. Ben şahsen bu işaret ve yapı taşlarından bir kısmını, önümüzdeki günlerde ayrı ayrı makaleler halinde sizlerle paylaşmayı faydalı buluyorum. Zira bu işaret taşlarına vakıf olduğunuzda göreceksiniz ki, bu güne kadar milletin önüne düşmüş birçok politikacımız, devlet gemisinde etkili/yetkili birçok zevat ve pekçok aydınımız meğer millete vakit kaybettirmiş, meğer vatanı ve evlatlarını bölmekle iştigal etmiş, meğer ülkemiz üzerinde oyun kuranlara acemi tezgâhtarlık yapmış...
Karadenizli işadamları, Haydar Baş Beyin hikmet ve ibret vesikaları halinde ortaya koyduğu ülke gerçeklerini ve çözüm yollarını, milletin yakın geçmişindeki makûs talihin ve tarihin tekerrür etmesine imkân vermeyecek dirayette bulduklarını, bilakis Türk Milletini yeniden binlerce asırlık saygın konumuna taşıyacak kudrette gördüklerini coşkuyla ifade etmeyi adeta görev kabul ettiler. Bütün bir millete Kuvay-ı Milliye mayası çalan Haydar Baş Bey başta olmak üzere eğitimden bilime, ekonomiden enerjiye, dış politikadan kamu hizmetlerine, kültürden sanata uzanan tüm alanlardaki uzman kadrosunu bağırlarına bastılar. Bu maya tutu hocam, dediler.
Büyük Türkiye için projeler hazır
Haydar Baş Bey, Kuvay-ı Milliye kadrosuyla yaptığı turda; ulusal bağımsızlığın dayanağı olarak milli benlik ve insan modelimiz, globalizm ve sair dayatmalar karşısında milli duruşun vazgeçilmezliği, milli birliğin teminatı olarak Türk kültürünün dinamikleri, dış politikada hedef çatışmaları ve olması gereken alternatif paktlar, enflasyon mikrobunu teşhis ve tedavi yöntemleri, kalkınmada üretim ve entegre sanayi modelleri, emeğin değerinin korunması ve dövizin kontrol altında tutulmasının kaçınılmazlığı, üretim için sermayenin yabancı kaynaklardan değil yerli yöntemlerle oluşturulması, vatan/millet/din/devlet ve sair temel değerler üzerinde oynanan global oyunlar, bunun millete maliyeti ve yerli piyonları, yeniden Büyük Türkiye'yi inşa etmek için gerekli ticari, sınaî, teknik, bilimsel, tarımsal, kültürel ve toplumsal projeler, ülkenin kalkınmasında gerekli enerji projeleri ve yüksek teknoloji çalışmaları ve hepsinden de öte "önce insan ve insana yatırım"... gibi pekçok alanla ilgili çalışmalarına, Kuvay-ı Milliye kadrosunun projelerine değindi. Bu projeleri ayrıntılı biçimde anlatmak üzere seri konferanslara başlayacağı müjdesini verdi. Artvin'de, Rize'de, Trabzon'da, Gümüşhane'de, Ordu'da, Samsun'da yer yerinden oynadı.
Merak edenlere özel ipucu
Son günlerde kartelin estirdiği yenilikçi sam rüzgarı, TV ekranlarında ve gazete sayfaları arasında kaybolup gidiyor. Güneydoğu'ya ulaşmıyor, Karadeniz'e varmıyor. Ege'ye, Akdeniz'e inmiyor. İç Anadolu'da, Marmara'da görülmüyor. Kartelin papaz tütsülü, haham nefesli sam rüzgarı milletimizin gönlüne ise hiç sinmiyor. Gezdiğimiz yörelerdeki işadamları ve sanayiciler, sayın Tayyip Erdoğan başta olmak üzere yenilikçilerin ahvalini, "yediği kabı kirletip sırt dönmek gibi bir uğursuzluk" olarak niteliyor. Yenilikçilerle iş ve göbek bağı bulunmayan Karadenizli sanayiciler, bugün eski düşüncelerine ve arkadaşlarına vefasızlık yapanlar, yarın çok rahat millete aynı vefasızlığı yaparlar, diyor. Rize'nin eşraftan bir işadamı, "Bizde, dikenli de olsa çıktığı kabuğa tüküren kestaneden hayır gelmez, diye bir özdeyiş var" dedi. Bu kanaat, inanın milletin kanaatıdır; rüzgarlar gelip geçer, diye ekliyor diğer bir işadamı. Estirilen rüzgarın kaynaklarını, lobilerin adreslerini millet aydınlarımızdan daha iyi biliyor. Toplumun nabzı, yenilikçi hareketi, marjinal/jakoben bir manevra olarak kıstırmaktadır. Siyasi parametrelere bakıldığında toplumda maya tutturamayan yenilikçilerin "tabansız entel bir azınlık" olarak kalacakları gözlemlenebilir.
Yenilikçiler, herhalde hem yanlış zaman, hem de yanlış yöntem seçtiler. Zira globalizmin tüm dayatmalarıyla Türk milletini uluslararası arenada sindirdiği, liberalizmin de tüm kollarıyla ülkenin yeraltı ve yerüstü değerlerini sömürmek için vatanımıza çöreklendiği, çağdaş misyonerlik olan dinlerarası diyalog ve hoşgörü havarilerinin Güneydoğu'da Yahudiler lehine emlakçılığa başladığı bir süreçte, aynı global söylemlerle ve aynı yabancı lobilerin icazet ve yöntemleriyle, hem de uzun zamandan beri milletin Kuvay-ı Milliye ruhu ile mayalandığı bir zamanda ortaya atlamak, hesapsız-kitapsız bir işlem olsa gerektir.
Toplum, bunun farkındadır. Kaybedecek olanlar, bunun farkında olmayanlardır.
Meltem TV'deki Eyvan programıyla milletimizin gönlünde taht kurmuş, Güneydoğumuzun adâb-ı muaşeret abidesi zarif insan Hacı Mahmut Coşkunses'in vefatını yurdumuzun diğer bir ucunda Kuvay-ı Milliye turunda iken teessürle öğrendim. Merhuma Yüce Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve dostlarına başsağlığı dilerim.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019