Libya için kritik buluşma! Erdoğan katılacak mı?
Uluslararası Libya Konferansı 19 Ocak'ta Berlin’de toplanıyor. Libya’da çatışan tarafların yanı sıra bu taraflara desten veren ülkelerle BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin katılacağı konferansın öncelikli hedefleri arasında kalıcı bir ateşkesin sağlanması. Bu çerçevede Libya’ya silah ambargosunun uygulanması katılımcı ülkelere önerilecek
18.01.2020 16:56:00
YENİ MESAJ / DETAY HABER
2011 yılından bu yana çatışmaların eksik olmadığı Libya için yarın Almanya'nın başkenti Berlin'de kritik bir zirve toplanıyor.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 12 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile Birleşmiş Milletler dahil dört çok uluslu örgüt Berlin'deki Uluslararası Libya Konferansı'na davet edilmiş durumda.
Konferansa Almanya Başbakanı Merkel'in yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İngiltere Başbakanı Johnson, Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat katılacak.
ABD'yi konferansta Dışişleri Bakanı Mike Pompeo temsil edecek. Ayrıca İtalya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Kongo Cumhuriyeti ve Cezayir temsilcileri de konferansta hazır bulunacak.
BM, Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcilerinin katılacağı konferansa UMH Başbakanı Fayiz el Serrac ve Libya'nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri General Halife Hafter de katılacak. Konferans Almanya Başbakanı Angela Merkel'in davet ve girişimiyle gerçekleşiyor.
"Berlin Süreci" adı verilen konferansla Almanya, ateşkesin ve akabinde barışın sağlanması çabalarını desteklemek istediğini belirtiyor. Ancak 10'dan fazla ülkenin taraf olduğu Libya krizinde Berlin'de toplanan konfreransta uzlaşmanın oldukça zor olduğu ifade ediliyor. Zirve öncesinde Hafter'den krizi büyütecek bir hamle geldi.
Hafter'in kontrol ettiği limanlardan petrol ihracatı durduruldu. Bu durum, ülkenin toplam petrol ihracatının yarısından fazlasını etkiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan katılıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Libya' konulu 'Berlin Zirvesi'ne katılmak üzere Almanya'ya gerçekleştireceği ziyaretle ilgili Cumhurbaşkanlığı'ndan dün açıklama yapıldı.
Yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel'in davetine icabetle, Libya konusunda gerçekleştirilecek zirveye katılmak amacıyla, 19 Ocak 2020 tarihinde Berlin'i ziyaret edeceği belirtilerek şöyle denildi: "Türkiye, Libya'da, 2259 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı temelinde uluslararası meşruiyete sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne yönelik saldırıların durdurulması, kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi ve Birleşmiş Milletler'in himayesinde Libyalıların sahiplendiği kalıcı bir siyasi çözüme ulaşılması amacıyla yürütülen çabaları başından bu yana desteklemiştir. Bu doğrultuda her seviyede yoğun diplomatik girişimlerde bulunmuş; keza, Berlin Süreci'ne de yapıcı bir tutumla aktif katkı sağlamıştır.
Zirvede, Libya'da önümüzdeki dönemde barış ve istikrarın süratle tesisi amacıyla atılması gereken adımlar hakkında görüş alışverişinde bulunulması ve bu yönde somut kararlar alınması öngörülmektedir."
Herkes eteğindekileri dökecek
BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin de bulunacağı Libya için Berlin'de kurulan masada, sahada savaşan gruplar başta olmak üzere uluslararası aktörler Libya bağlamında öneri ve taleplerini ortaya koyacak. Konferansta mahkum ve esir takası, sivil yerleşim birimleri, altyapı, petrol tesisleri ve hayati öneme sahip diğer yerlerde güvenliğin sağlanması, tüm taraflardan Birleşmiş Milletler terör örgütleri listesinde bulunan, DEAŞ gibi gruplarla aralarına mesafe koyması gibi hususlarda mesafe alınmaya çalışılacak.
Konferans öncesindeki diplomasi trafiğine bakıldığında Türkiye ile Libya arasında imzalanan Akdeniz Mutabakatı'nın geleceği de dolaylı bir şekilde de olsa gündeme gelecek. Zirveden önce Hafter'in özel bir uçakla Atina'ya giderek, Berlin'e davet edilmeyen Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya gelmesi, Türkiye ile Serrac hükümeti arasında yapılan anlaşmaya karşı bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Türkiye ile anlaşmaya kesin olarak karşı çıkan Hafter'in benzer bir anlaşmayı Yunanistan ile yapıp yapmadığı bilinmiyor. Ancak her iki tarafın da pazarlık masasında Türkiye'nin Libya üzerinde etkili olmasına karşı iş birliği yaptığı tahmin ediliyor.
Miçotakis, Türkiye ve Libya arasında Akdeniz'deki münhasır bölge ve güvenlik mutabakatının tanınması durumunda, AB'nin Libya konusunda alacağı bütün kararları veto edeceğini açıklamıştı. Benzer bir vetonun Güney Kıbrıs'tan da gelmesi bekleniyor. Bu nedenle konferansa katılan AB üyesi ülkelerin Türkiye ile imzalanan anlaşmaya karşı çıkması güçlü bir olasılık.
Silah ambargosu gelebilir
Konferansta masada bulunan uluslararası aktörlere BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya yönelik silah ambargosuna bağlılık çağrısı yapılması da bekleniyor.
Bu çağrının Türkiye'nin Libya'ya asker ve silah desteğine hız verdiği bir dönemde gelecek olması dikkatlerden kaçmıyor. Bu bağlamda atacağı adımlarda Türkiye'nin önünü kesmek için masaya başka başka tekliflerin de konulacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Özellikle silah ambargosu kararının konferanstan çıkması durumunda Türkiye'nin Libya'ya asker ve silah göndermesi zorlaşacak. Ancak bu karar alınmazsa da herşey iyiye gitmeyecek gibi görünüyor. Zira AB Dışişleri Yüksek Komiseri Josep Borrell, Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada uzlaşmanın sağlanmaması durumunda AB'nin Libya'da askeri müdahalede bulunmasını gündeme getirmişti.
Sonuç bildirisi basına sızdı
Öte yandan Berlin'de yarın toplanacak Uluslararası Libya Konferansı'nın sonuç bildirisi, henüz toplantı yapılmadan basına sızdırıldı. BM Genel Sekreteri Guterres tarafından ilgili ülkelere gösterilen taslakta kalıcı ateşkes ve silah ambargosu öne çıkıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, belgenin basına sızdırılması üzerine yaptığı açıklamada, "Bana göre sonuç bildirisi fiili olarak tamamlanmıştır" diyerek durumdan memnun olduğunu ifade etti. Alman Dışişleri Bakanlığı çevrelerinden basına verilen bilgilerde de birçok ülkenin sonuç bildirisinde mutabık kaldığı ifade edildi. Bütün bunlara rağmen ülkelerin nihai tepkisi konferanstan sonra belli olacak.
Libya nasıl bu hale geldi?
2011'deki Arap Baharı'dan sonra Libya'da başlayan protesto gösterilerini gerekçe gösteren ABD, Fransa ve İngiltere, ülkeyi işgal etmeyi gündeme getirmişti. Almanya ve Rusya'nın çekimser kaldığı işgal sürecinde aktif rolü Fransa ve İngiltere üstlenmişti.
Ardından 32 yıl boyunca iktidarda bulunan Muammer Kaddafi devrilmiş, sonra da protestocular tarafından linç edilerek katledilmişti.
Kaddafi döneminde görece bölgenin en istikrarlı ülkeleri arasında yer alan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle refah düzeyi açısından da daha ileri bir konumdaydı. Halen Almanya'ya en fazla petrol satan üçüncü ülke konumunda olan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle bütün emperyalist ülkelerin iştahını kabartmış görünüyor.
Bu nedenle Berlin'de kurulan pazarlık masasında, bütün ülkeler bundan sonra Libya'da daha etkili olmayı ana strateji haline getirmiş bulunuyor. İşin ilginç kısmı ise yarın Libya'nın içine düştüğü kaosun nedeni olan bazı ülkelerin mevcut durumdan Libya'yı kurtarmak için kurulan masada oturuyor olmaları...
2011 yılından bu yana çatışmaların eksik olmadığı Libya için yarın Almanya'nın başkenti Berlin'de kritik bir zirve toplanıyor.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 12 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile Birleşmiş Milletler dahil dört çok uluslu örgüt Berlin'deki Uluslararası Libya Konferansı'na davet edilmiş durumda.
Konferansa Almanya Başbakanı Merkel'in yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İngiltere Başbakanı Johnson, Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat katılacak.
ABD'yi konferansta Dışişleri Bakanı Mike Pompeo temsil edecek. Ayrıca İtalya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Kongo Cumhuriyeti ve Cezayir temsilcileri de konferansta hazır bulunacak.
BM, Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcilerinin katılacağı konferansa UMH Başbakanı Fayiz el Serrac ve Libya'nın doğusundaki silahlı güçlerin lideri General Halife Hafter de katılacak. Konferans Almanya Başbakanı Angela Merkel'in davet ve girişimiyle gerçekleşiyor.
"Berlin Süreci" adı verilen konferansla Almanya, ateşkesin ve akabinde barışın sağlanması çabalarını desteklemek istediğini belirtiyor. Ancak 10'dan fazla ülkenin taraf olduğu Libya krizinde Berlin'de toplanan konfreransta uzlaşmanın oldukça zor olduğu ifade ediliyor. Zirve öncesinde Hafter'den krizi büyütecek bir hamle geldi.
Hafter'in kontrol ettiği limanlardan petrol ihracatı durduruldu. Bu durum, ülkenin toplam petrol ihracatının yarısından fazlasını etkiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan katılıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Libya' konulu 'Berlin Zirvesi'ne katılmak üzere Almanya'ya gerçekleştireceği ziyaretle ilgili Cumhurbaşkanlığı'ndan dün açıklama yapıldı.
Yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel'in davetine icabetle, Libya konusunda gerçekleştirilecek zirveye katılmak amacıyla, 19 Ocak 2020 tarihinde Berlin'i ziyaret edeceği belirtilerek şöyle denildi: "Türkiye, Libya'da, 2259 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı temelinde uluslararası meşruiyete sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne yönelik saldırıların durdurulması, kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi ve Birleşmiş Milletler'in himayesinde Libyalıların sahiplendiği kalıcı bir siyasi çözüme ulaşılması amacıyla yürütülen çabaları başından bu yana desteklemiştir. Bu doğrultuda her seviyede yoğun diplomatik girişimlerde bulunmuş; keza, Berlin Süreci'ne de yapıcı bir tutumla aktif katkı sağlamıştır.
Zirvede, Libya'da önümüzdeki dönemde barış ve istikrarın süratle tesisi amacıyla atılması gereken adımlar hakkında görüş alışverişinde bulunulması ve bu yönde somut kararlar alınması öngörülmektedir."
Herkes eteğindekileri dökecek
BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin de bulunacağı Libya için Berlin'de kurulan masada, sahada savaşan gruplar başta olmak üzere uluslararası aktörler Libya bağlamında öneri ve taleplerini ortaya koyacak. Konferansta mahkum ve esir takası, sivil yerleşim birimleri, altyapı, petrol tesisleri ve hayati öneme sahip diğer yerlerde güvenliğin sağlanması, tüm taraflardan Birleşmiş Milletler terör örgütleri listesinde bulunan, DEAŞ gibi gruplarla aralarına mesafe koyması gibi hususlarda mesafe alınmaya çalışılacak.
Konferans öncesindeki diplomasi trafiğine bakıldığında Türkiye ile Libya arasında imzalanan Akdeniz Mutabakatı'nın geleceği de dolaylı bir şekilde de olsa gündeme gelecek. Zirveden önce Hafter'in özel bir uçakla Atina'ya giderek, Berlin'e davet edilmeyen Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya gelmesi, Türkiye ile Serrac hükümeti arasında yapılan anlaşmaya karşı bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Türkiye ile anlaşmaya kesin olarak karşı çıkan Hafter'in benzer bir anlaşmayı Yunanistan ile yapıp yapmadığı bilinmiyor. Ancak her iki tarafın da pazarlık masasında Türkiye'nin Libya üzerinde etkili olmasına karşı iş birliği yaptığı tahmin ediliyor.
Miçotakis, Türkiye ve Libya arasında Akdeniz'deki münhasır bölge ve güvenlik mutabakatının tanınması durumunda, AB'nin Libya konusunda alacağı bütün kararları veto edeceğini açıklamıştı. Benzer bir vetonun Güney Kıbrıs'tan da gelmesi bekleniyor. Bu nedenle konferansa katılan AB üyesi ülkelerin Türkiye ile imzalanan anlaşmaya karşı çıkması güçlü bir olasılık.
Silah ambargosu gelebilir
Konferansta masada bulunan uluslararası aktörlere BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya yönelik silah ambargosuna bağlılık çağrısı yapılması da bekleniyor.
Bu çağrının Türkiye'nin Libya'ya asker ve silah desteğine hız verdiği bir dönemde gelecek olması dikkatlerden kaçmıyor. Bu bağlamda atacağı adımlarda Türkiye'nin önünü kesmek için masaya başka başka tekliflerin de konulacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Özellikle silah ambargosu kararının konferanstan çıkması durumunda Türkiye'nin Libya'ya asker ve silah göndermesi zorlaşacak. Ancak bu karar alınmazsa da herşey iyiye gitmeyecek gibi görünüyor. Zira AB Dışişleri Yüksek Komiseri Josep Borrell, Der Spiegel dergisine yaptığı açıklamada uzlaşmanın sağlanmaması durumunda AB'nin Libya'da askeri müdahalede bulunmasını gündeme getirmişti.
Sonuç bildirisi basına sızdı
Öte yandan Berlin'de yarın toplanacak Uluslararası Libya Konferansı'nın sonuç bildirisi, henüz toplantı yapılmadan basına sızdırıldı. BM Genel Sekreteri Guterres tarafından ilgili ülkelere gösterilen taslakta kalıcı ateşkes ve silah ambargosu öne çıkıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, belgenin basına sızdırılması üzerine yaptığı açıklamada, "Bana göre sonuç bildirisi fiili olarak tamamlanmıştır" diyerek durumdan memnun olduğunu ifade etti. Alman Dışişleri Bakanlığı çevrelerinden basına verilen bilgilerde de birçok ülkenin sonuç bildirisinde mutabık kaldığı ifade edildi. Bütün bunlara rağmen ülkelerin nihai tepkisi konferanstan sonra belli olacak.
Libya nasıl bu hale geldi?
2011'deki Arap Baharı'dan sonra Libya'da başlayan protesto gösterilerini gerekçe gösteren ABD, Fransa ve İngiltere, ülkeyi işgal etmeyi gündeme getirmişti. Almanya ve Rusya'nın çekimser kaldığı işgal sürecinde aktif rolü Fransa ve İngiltere üstlenmişti.
Ardından 32 yıl boyunca iktidarda bulunan Muammer Kaddafi devrilmiş, sonra da protestocular tarafından linç edilerek katledilmişti.
Kaddafi döneminde görece bölgenin en istikrarlı ülkeleri arasında yer alan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle refah düzeyi açısından da daha ileri bir konumdaydı. Halen Almanya'ya en fazla petrol satan üçüncü ülke konumunda olan Libya, sahip olduğu petrol kaynakları nedeniyle bütün emperyalist ülkelerin iştahını kabartmış görünüyor.
Bu nedenle Berlin'de kurulan pazarlık masasında, bütün ülkeler bundan sonra Libya'da daha etkili olmayı ana strateji haline getirmiş bulunuyor. İşin ilginç kısmı ise yarın Libya'nın içine düştüğü kaosun nedeni olan bazı ülkelerin mevcut durumdan Libya'yı kurtarmak için kurulan masada oturuyor olmaları...