Lidere olan acil ihtiyaç

Ülkemiz her geçen gün sosyal, siyasal ve ekonomik olarak daha sıkıntılı günlere doğru kulaç atıyor. Ülkemiz yer altı ve yer üstü zenginliği itibarıyla dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi olmasına rağmen, gelen günler geçen günleri aratıyor.

Üstelik devletimiz bize Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, onun kahraman askerlerinin ve yüz binlerce şehidimizin emaneti.

Maalesef yılların birikimi sonucu sosyal, siyasal ve ekonomik olarak karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. İşyerleri kapanıyor, pahalılık her geçen gün artıyor; milletimizin birliği ve toprak bütünlüğümüz tehdit altında. Gelinen bu noktada artık millet olarak, devlet olarak zaman kaybına tahammülümüz kalmadı.

Artık teşhisin çok iyi yapılması gerekir. Çözüm ancak teşhisten sonra sıhhatli olarak yapılabilir.

Bu karanlık tablo sürpriz değildir. Yıllardan beri ülkemizin kötü yönetilmesinden kaynaklanmaktadır. Bugün problemlerin çözülebilmesi için milletine, devletine aşık; bayrağına, sancağına aşık; sorunları teşhis edebilen ve bu problemlere çözüm getirecek projeleri olan, kitlelerdeki milli ruhu ateşleyebilen "lider" bir şahsiyete ihtiyaç vardır.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey ülkenin bu halini yıllar öncesinden görmüş, çözüm yollarını göstermiştir.

Prof. Dr. Haydar Baş 20 yıldan beri asker sivil yakınlaşması; devlet ile milletin kucaklaşması için gayret sarf etmektedir.

16 sene evvel, Berlin'deki verdiği konferansta "AB bizi almayacaktır". "Biz biz kaldığımız müddetçe bizi AB'ye almazlar" demiştir. Bugün gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i haklı çıkartmıştır. Ve bütün verilen tavizlere rağmen 2010 yılına kadar bizi aday ülke olarak bile kabul etmemektedir. AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Günter Verheugen: "Türkiye bütün şartları yerine getirse bile, süreç illa Türkiye'nin AB üyeliğiyle noktalanmayabilir" demektedir. Prof. Dr. Haydar Baş Bey AB'ye üyelik girişimlerimizin ülkemiz menfaatleri ile örtüşmediğini yıllardan beri ifade etmektedir. Verilen bu kadar tavizden sonra AB'ye üyelik girişimleri bir "bölünme süreci" haline gelmiştir. AB'nin ülkemizi üyeliğe almak gibi bir niyeti olmadığı, maksadının Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalamak, milletimizi bölmek ve ülkemizi sömürgeleştirmek olduğu ortaya çıkmıştır.

Ekonomik olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerinin hiç şaşmadığını görmekteyiz.

3 yıl önce ülkemizdeki enflasyonun sebebinin talepten değil, maliyetten kaynaklandığını teşhis etmişlerdi. Enflasyona yanlış teşhis getiren hükümet ve Derviş başarılı olamamıştır. IMF'in programını uygulayan hükümet ve bürokratları, uyguladıkları ekonomik politika faydadan çok zarar verince ve milletin Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ekonomi ile ilgili görüşlerine halkın ilgisi artınca çark etmek zorunda kalmıştır. "İMF şefi Juha Kahkonen başkanlığındaki heyet, Maliye, Hazine, Merkez Bankası ve DPT bürokratları ile buluşarak enflasyondaki yükselmenin kur artışından kaynaklandığını, talep değil, maliyet enflasyonu olduğu" konusunda görüş birliğine varıldığı basına açıklamışlardır. (Milliyet-6/11/2001) Fakat uygulamalarında hala talep enflasyonu varmış gibi yanlış yapmaya devam etmektedirler.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey ülkemizde yaşanan tablonun enflasyondan da öte, stagflasyon olduğunu ifade etmişlerdi. Bu teşhisten ancak 5 ay sonra; 300 bin işyeri kapandıktan, 1,5 milyon insan işsizler ordusuna katıldıktan sonra, bu teşhis fark edilmiştir.

Dalgalı kurun milleti sömüreceğinin; devletin geleceğini ipotek altına alacağının altını çizmişlerdi.

Bütün gelişmeler ve ekonomik göstergeler hep Prof. Dr. Haydar Baş Beyi haklı çıkartmıştır.

İşte böyle bir zaman diliminde Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "Milli Ekonomik Model"i milletimizi kurtaracak bir orijinal model olarak kabul görmüştür.

Ülkemizdeki etnik zenginlik, bir azınlık meselesi gibi gösterilmeye, milletimiz paramparça edilmeye çalışılırken Prof. Dr. Haydar Baş bey "Türk Milleti olarak hepimizin tarihte bir, adette bir, gelenekte bir, duyguda bir, tek bir millet" olduğunun altını onlarca yıldan beri ısrarla çizmiştir

Sevr'in hortlatıldığını, Duyunu umumiye'nin yeniden yaşandığını, ülkemizin bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını yıllardan beri ifade etmektedir. Heyhat ki, ancak son zamanlarda Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ne demek istediği anlaşılmaya ve başkaları tarafından da ifade edilmeye başlanmıştır.

Milletimizin yorumu şu: Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "toplumsal barış projesiyle, milli ekonomik modeli ile ve milli duruşu" ile mutlaka muvaffak olacaktır.

Günümüz siyaseti fikir kısırlığı yaşıyor. Bundan olacak ki, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin her bir tespiti, hatta milli ekonomik modelden bölümler parça parça başkaları tarafından sahiplenmeye çalışıyor. Maalesef kopyalamayı da tam yapamıyorlar.

Milletimiz artık tiyatro izlemek istemiyor. Bütünün bir parçasına sahip çıkarak aslına ulaşılmaz. Kurtuluş bütüne sahip çıkmakla mümkündür. Milletimiz hep birlikte Prof. Dr. Haydar Baş Beyin etrafında Bağımsız Türkiye Partisi saflarında bütünleşmektedir. Yapılan kamuoyu yoklamalarında milletimiz Prof. Dr. Haydar Baş Beyi problemlerini çözecek tek lider olarak görmektedir.

Milletimizin azmi ve kararlılığı, Türkiye Cumhuriyeti devletini bir "kainat devleti" yapma konusunda inançlı, kararlı, ısrarlı olan Prof. Dr. Haydar Beyi Başbakan, BTP'yi tek başına iktidar yapacaktır.