Lozan zaferimizin 98. yıldönümü. "Lozan Türkiye'nin tapu senedidir" (Prof. Dr. Haydar Baş). Bu söz Lozan'ın önemini ortaya koymaktadır.
Vahdettin'in ülkeden kaçışından 3 gün sonra, 20 Kasım 1922'de, Lozan'da barış görüşmeleri başladı. Bir tarafta Türkiye, diğer tarafta ise İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Bulgaristan bulunuyordu.
Türkiye yalnızken, karşıdaki devletler İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un etkisi ile blok olarak hareket ediyorlardı.
Türk heyetinin karşılaştığı en büyük zorluk, muhataplarımızın kendilerini Birinci Dünya Savaşı'nın galibi olarak görmeleri, diğer yenik devletlere imzalattırdıkları cezalandırıcı antlaşmaları Türkiye'ye de kabul ettirmek istemeleri idi. Oysa Türkiye, masaya dünya savaşının mağlubu değil, Kurtuluş Savaşı'nın galibi sıfatı ile oturuyordu. Karşımızdakilerin hedefi Sevr koşullarını Türkiye'ye kabul ettirmek; bizim hedefimiz Misakı Milli (Ulusal Ant) koşullarını kabul ettirmekti. Karşılıklı talepler tamamen birbirine zıttı.
Lozan Konferansı'nın başladığı zamanda Türkiye on yıllık (1912-1922) yıkıcı savaşlardan çıkmış, önemli toprak ve nüfus kaybetmiş; ekonomisi son derece zayıflamış, ordu yıpranmış, halk savaşlardan bıkmıştı. Yeni bir savaşı göze alabilecek durumda değildik.
İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında itilaf devletlerinin işgali devam ediyordu.
Konferansta sadece kurtuluş savaşımızın sonuçları görüşülmüyor, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu da tasfiye ediliyordu.
Karşımızda bir blok olarak hareket eden, kendi dillerini konuşan deneyimli diplomatlara karşı onlar kadar diplomatik deneyimi olmayan İsmet Paşa ve delegeler büyük çaba göstermek zorunda kalıyorlardı.
Temsilcilerimizin fiziki güvenliği de tehdit altında idi. Ermeni teröristlerin suikast yapma tehdidi vardı.
Tüm bu zor koşullarda bir an önce Misakı Milli esaslarına dayalı onurlu bir barış yapmamız gerekiyordu.
Saydığımız zorluklara karşı avantajlarımız: Kurtuluş Savaşı zaferimiz, bu zaferi kazanan Türk ordusunun seferberliğini devam ettirmesi, zaferin başkomutanı Atatürk'ün bu kez Devlet Başkanı konumunda bulunması ve delegasyonumuzun görüşmeleri yönetebilme becerisi idi.
Sonuçta:
* Yeni Türkiye Devleti, Birinci Dünya Savaşı'ndaki ve Kurtuluş Savaşı'ndaki düşmanlarımız tarafından hukuken tanınmış, tam bağımsızlığımız teyit edilmiştir.
* Sevr Antlaşması tarihe gömülmüştür.
* Lozan Antlaşması'nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra işgal kuvvetleri İstanbul ve Boğazlardan çekilmişlerdir. Mustafa Kemal'in daha 13 Kasım 1918'de söylediği şekilde, "Geldikleri gibi gitmişlerdir."
* 10 yıllık savaş (1912-1922) hukuken sona ermiş, seferberlik kaldırılmıştır. Birinci Dünya Savaşı, diğer müttefiklerimiz için 1918'de mağlup olarak bitmişken, Türkiye için 1923'te galip olarak bitmiştir.
* Lozan, Birinci Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmalar içerisinde 98 yıldır yürürlükte olan tek antlaşmadır. Bu bile başarılı olduğunu göstermeye yeterlidir.
* Cumhuriyetin 29 Ekim 1923'te ilanı ve devamında yapılan devrimler Lozan'ın sağladığı barış ortamında gerçekleşmiştir.
* Sayın Baş'ın söylediği gibi, Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir.
Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs'la ilgili müjdesine;
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için yeni parlamento binası ve Cumhurbaşkanlığı külliyesi yapılacakmış… Müjdeden beklentimiz KKTC'nin hukuken devlet olarak tanınması idi. Ne gezer… Ne stratejik "müttefiklerimiz" (ABD vs), hele hele ne de tek millet iki devlet olarak dillendirdiğimiz Azerbaycan'ın bile tanımadığı KKTC için külliye müjdesini nereye sığdıracağız!?
Oysa, bırakın dost ve sözde müttefikleri, Lozan'da düşmanlarımıza bile yeni Türkiye devletini, tam bağımsızlığımızı tanıttık ve kabul ettirdik.
Lozan'ı küçümseyenler, hatta hezimet diyenler, önce Kıbrıs için diplomatik bir adım atabiliyor musunuz, onu görelim.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023