Anlamanın yolu tarihi bilmekten geçer. Bu konuda eksik bilgi ya da yanlış bilgilendirme toplumda ve insanlarda huzur bırakmadığı gibi giderek bölünmelere, kutuplaşmalara yol açar.
Birinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı sonuçlarını tam tersine çevirmeyi başaran ülkelerden biri Türkiye oldu. Kurtuluş Savaşı'nın zaferi, diplomasi savaşının verildiği Lozan'da tescil edildi. Kurtuluştan kuruluşa, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasına geçildi. Prof. Dr. Sayın
Haydar Baş'ın pek çok kere yazarak, söyleyerek altını çizdiği "Lozan Türkiye'nin tapu senedidir" yorumu, herkese verilen bir ders niteliğindedir. Bu dersi anlamayanlar, anlamak istemeyenlere rağmen dersimize devam edelim;
Lozan Barış Antlaşması'nın Milli Mücadele ve Türk Tarihi bakımından değerlendirilmesi gerekir. Bunun için dönemin antlaşmalarına göz gezdirelim.
Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilen İttifak Grubu devletlerine, savaşın galibi İtilaf Devletleri grubu, hazırladıkları antlaşma metinlerini dikte ettirmişlerdir. Türkiye ise İtilaf Devletleri'nin gerçek amaçlarını çok iyi bildiği için varlığını ve bağımsızlığını korumak adına Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Bu savaşı hem işgalci güçlere, hem de onlarla işbirliği içinde bulunan Osmanlı yönetimine karşı sürdürmüştür.
Türk topraklarını sömürgeleştirmek, Türk halkını köleleştirmek ve Türk toprakları üzerinde bölük pörçük devletçikler kurarak bu toprakları parçalamak amacıyla yapılan Sevr Barış Antlaşması "Türk Mucizesi" ile çöpe atılmıştır.
"Doğu sorunu", "Avrupa'nın hasta adamı" gibi deyimler ortadan kaldırılarak emperyalizme karşı verilen silahlı mücadele ve bunun neticesinde kurulan Yeni Türk Devleti tüm dünyaya kabul ettirilmiştir. Böylece Türkiye, tüm sömürge uluslara örnek olmuştur.
Osmanlı Devleti'nin asırlarca biriktirdiği, Türk Ulusunun siyasal ve ekonomik bağımsızlığını tehdit eden, yaralayan tüm kayıtlar birer birer Lozan'da yok edilmiştir. Kapitülasyonların, özel ayrıcalıkların kaldırılmasıyla ekonomi millileştirilmiştir.
Lozan'ın Yeni Türkiye Devleti'ne kazandırdıklarını daha iyi görebilmek için Osmanlı Devleti'nin durumuna bakmak gerekir. Bu konuda Atatürk özetle şöyle diyordu:
"Osmanlı Devleti eski antlaşmalar adı altında bazı imtiyaz haklarının tutsağı idi. Hıristiyanlara ayrıcalıklar tanınmıştı. Osmanlı Devleti'nin Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan yabancıları yargılama hakkı yoktu. Kendi ülkesinde bulunan Türk unsurlardan aldığı vergiyi yabancılardan alamazdı. Ülkeyi bayındırlaştıramaz; demiryolu, okul yaptıramazdı. Bu gibi girişimlere yabancı devletler engel olurdu."
Lozan işte bu tabloyu tersine çevirmiştir. Bu nedenle de Lozan, Atatürk'ün deyimiyle:
"Osmanlı Devleti'ne ait tarihte eşi geçmemiş bir siyasi zafer eseridir."