‘Mağfiret dilediğin her şey sendendir’
Şa’bi, Haccac b. Yusuf’a şöyle yazdı: “Kaza ve kader hususunda duyduğum en güzel şey Mü’minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib’in (a.s.) şu sözüdür: Mağfiret dilediğin her şey sendendir. Allah’a hamd ettiğin her şey ise O’ndandır”
27.11.2018 00:00:00





İmam Ali (a.s.), cebrin bâtıl oluşu hakkında şöyle buyurmuştur: "Böyle (zorlama) olsaydı sevap, ceza, emir, yasaklama ve sakındırma bâtıl olurdu. Söz ve tehdit kalkardı. Kötüyü bir kınayan olmaz iyiyi bir öven bulunmazdı. İyilik eden günahkâra oranla daha çok kınanmayı hak ederdi. Günahkâr iyilik sahibinden daha çok iyiliği hak ederdi. Cebir inancı putperestlerin ve Rahman'ın düşmanlarının sözüdür." (el-Bihar, 5/13/19).
Rivayet edildiği üzere Haccac b. Yusuf; Hasan-i Basri, Amr b. Ubeyd, Vasıl b. Ata ve Amir eş-Şa'bi'ye birer mektup yazarak kaza ve kader hakkındaki inançlarını ve kendilerine bu konuda ulaşanları bildirmesini istedi. Hasan-i Basri ona şöyle yazdı: "Şüphesiz bu konuda bana ulaşanların en güzeli Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'den (a.s) duyduğum şu sözdür: Seni sakındıranın sana afet ve bela indirdiğine mi inanıyorsun? Sana bela ve afet indiren şey altın ve üstündür. Allah bundan münezzehtir." Amr b. Ubeyd ise ona şöyle yazdı: "Kaza ve kader konusunda duyduğum en güzel söz Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Eğer günah kaçınılmaz bir şey olsaydı, kısas edilen günahkâr mazlum sayılırdı."
Vasıl b. Ata ise ona şöyle yazdı: "Kader ve kaza hususunda duyduğum en güzel şey Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Sana önce yol gösteriyor sonra da yolu daraltıyor mu?" (el-Bihar, 5/58/108).
Şa'bi ise ona şöyle yazdı: "Kaza ve kader hususunda duyduğum en güzel şey Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Mağfiret dilediğin her şey sendendir. Allah'a hamd ettiğin her şey ise O'ndandır."
Bütün bu mektuplar Haccac'a ulaşınca ve içeriğini anlayınca şöyle dedi: "Hepsi de bunları saf ve berrak bir kaynaktan almışlardır."
İmam Kâzım (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz günahlar için üç varsayım vardır: Ya Allah tarafındandır -ki değildir- Rabbin kulu işlemediği bir şey esasınca cezalandırması doğru olmazdı. Ya hem O'ndan ve hem de kuldandır -ki böyle değildir- o halde güçlü olan ortağın güçsüz olan ortağına zulmetmesi doğru düşmezdi. Ya da kuldandır -ki öyledir- Bu takdirde de eğer kulu affederse bu O'nun kerem ve cömertliğindendir. Eğer cezalandırırsa bu da kulun günah ve suçu sebebiyledir." [5]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kulu kınayabileceğin her iş ondandır. Kulu kınayamayacağın her iş ise Allah'ın işindendir. Allah-u Teâlâ kula, "Neden isyan ettin, neden kötü işler yaptın, neden şarap içtin ve neden zina ettin?" der. İşte bu kulun fiillerindendir. Ama ona "Neden hasta oldun?, neden boyun kısadır, neden beyazsın, neden siyahsın?" diye söylemez. Zira bunlar Allah'ın işlerindendir." (a.g.e., 78/323/23, Tevhid-i Mufazzal, 96).
İmam Ali (a.s.), "Ey Muhammed! Rabbin dileseydi yeryüzünde olanların tümü iman ederdi" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Rabbin dileseydi yeryüzünde olanların tümü, ahirette ilahi azabı müşahede ettiklerinde iman ettikleri gibi, dünyada da zorlama ve çaresizlik içinde iman ederdi. Eğer kullarıma bunu yapacak olsaydım Benden taraf herhangi bir sevap veya övgüye hak kazanmazlardı. Oysa Ben onların Benden taraf bir yakınlık, keramet ve ebedi cennette sürekli kalmaya hak kazanması için çaresiz kalarak değil, tercih ederek iman etmelerini istedim." (Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, 1/135/33). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Rivayet edildiği üzere Haccac b. Yusuf; Hasan-i Basri, Amr b. Ubeyd, Vasıl b. Ata ve Amir eş-Şa'bi'ye birer mektup yazarak kaza ve kader hakkındaki inançlarını ve kendilerine bu konuda ulaşanları bildirmesini istedi. Hasan-i Basri ona şöyle yazdı: "Şüphesiz bu konuda bana ulaşanların en güzeli Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'den (a.s) duyduğum şu sözdür: Seni sakındıranın sana afet ve bela indirdiğine mi inanıyorsun? Sana bela ve afet indiren şey altın ve üstündür. Allah bundan münezzehtir." Amr b. Ubeyd ise ona şöyle yazdı: "Kaza ve kader konusunda duyduğum en güzel söz Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Eğer günah kaçınılmaz bir şey olsaydı, kısas edilen günahkâr mazlum sayılırdı."
Vasıl b. Ata ise ona şöyle yazdı: "Kader ve kaza hususunda duyduğum en güzel şey Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Sana önce yol gösteriyor sonra da yolu daraltıyor mu?" (el-Bihar, 5/58/108).
Şa'bi ise ona şöyle yazdı: "Kaza ve kader hususunda duyduğum en güzel şey Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'in (a.s.) şu sözüdür: Mağfiret dilediğin her şey sendendir. Allah'a hamd ettiğin her şey ise O'ndandır."
Bütün bu mektuplar Haccac'a ulaşınca ve içeriğini anlayınca şöyle dedi: "Hepsi de bunları saf ve berrak bir kaynaktan almışlardır."
İmam Kâzım (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz günahlar için üç varsayım vardır: Ya Allah tarafındandır -ki değildir- Rabbin kulu işlemediği bir şey esasınca cezalandırması doğru olmazdı. Ya hem O'ndan ve hem de kuldandır -ki böyle değildir- o halde güçlü olan ortağın güçsüz olan ortağına zulmetmesi doğru düşmezdi. Ya da kuldandır -ki öyledir- Bu takdirde de eğer kulu affederse bu O'nun kerem ve cömertliğindendir. Eğer cezalandırırsa bu da kulun günah ve suçu sebebiyledir." [5]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kulu kınayabileceğin her iş ondandır. Kulu kınayamayacağın her iş ise Allah'ın işindendir. Allah-u Teâlâ kula, "Neden isyan ettin, neden kötü işler yaptın, neden şarap içtin ve neden zina ettin?" der. İşte bu kulun fiillerindendir. Ama ona "Neden hasta oldun?, neden boyun kısadır, neden beyazsın, neden siyahsın?" diye söylemez. Zira bunlar Allah'ın işlerindendir." (a.g.e., 78/323/23, Tevhid-i Mufazzal, 96).
İmam Ali (a.s.), "Ey Muhammed! Rabbin dileseydi yeryüzünde olanların tümü iman ederdi" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Rabbin dileseydi yeryüzünde olanların tümü, ahirette ilahi azabı müşahede ettiklerinde iman ettikleri gibi, dünyada da zorlama ve çaresizlik içinde iman ederdi. Eğer kullarıma bunu yapacak olsaydım Benden taraf herhangi bir sevap veya övgüye hak kazanmazlardı. Oysa Ben onların Benden taraf bir yakınlık, keramet ve ebedi cennette sürekli kalmaya hak kazanması için çaresiz kalarak değil, tercih ederek iman etmelerini istedim." (Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, 1/135/33). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.