Tarih tekerrür ediyor, refleksiyle ifade etti Azerbaycan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruşen Guliyev, Antalya Tekke köyü Abdal Musa Hazretlerinin huzurlarında kurulmuş otağda gerçekleştirilen 6. Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu tablosunu…
Katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.
Başta varlığı, teşrifleri ve tarihi hitabıyla BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey olmak üzere, Nevşehir’den canlı yayınla Hacı Bektaş Veli’nin hikmetlerini saçan Arife Nine’ye, Abda Musa dergahının hizmetkârı Hüseyin Eriş Baba ve vakıf başkanı Ali Eriş beyefendiye, Tekke Köyü muhtarına, programımıza yürek ve emeklerini esirgemeyen Dr. İlteber Bahadır’a, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi’ye, Sabri Terzi, Ali Garacoğlu, Dr. Hakan Özkul, Murat Çabas, Nazım Şahin ve Sinan Afşar beylere, Meltem Medya grubu idarecileri ve teknik ekibine, bu büyük hizmeti gerçekleştiren isimsiz kahramanlara, Türk dünyası ve ülkemizin dört bir yanından sempozyuma katılan güzide ilim adamlarımıza, saygıdeğer dede ve babalara, Abdal Musa’nın huzurlarındaki büyük otağı tıklım tıklım dolduran Ehl- Beyt ve birlik sevdalısı onbinlere ve ekranları başında oradaki bu Ehl- Beyt muhabbetini yaşayarak dualar eden milyonlara şükranlarımız sunuyorum.
Bizlere bayram yaşattınız. Yüce Allah bayramınızı daim kılsın!
Tüm konuşmacıların sunumları muhteşemdi. Grup Nefes gönülleri yeşertti, gözleri yaşarttı.
Prof. Dr. Haydar Baş bey, her zamanki iman ve asaletiyle tarihi bir kapanış konuşması yaptı, nurun alâ nur oldu.
Anadolu yaylası ve Trakya başta olmak üzere Balkan ovalarındaki Türk medeniyetinin manevi sahiplerinin Ehl-i Beyt evladı Horasan erenleri ve Kara Fatma, Nene Hatun gibi İstiklal kahramanları olduğunu bir kez daha hatırlattı Prof. Dr. Baş… Onun dikkat çektiği tarihi tespitlerden hatırımda kalanların bazıları şöyle:
Ahmed Yesevi’nin bu topraklar gönderdiği Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa gibi ağzı dualı Ehl-i Beyt torunları, karşılaştıkları gayr-ı müslim toplulukları İslam yaptılar. Örnek bir hayat yaşadılar. Onları gören yetmişiki buçuk cins topluluk, biz de Müslüman olduk, Türk olduk dediler. Türk oldular. Anadolu ve Bakanların adı artık Türk oldu.
O gün bugündür, Türk kimliği, İslam ile aynîleşti.
Türk kavramı, et ve kemik yığınından ibaret bir kavram değil; işte bu gönül medeniyeti, bu iman ve medeniyet kimliğidir.
Bugün, Türk milleti ve Türklük kavramına yönelik operasyonlarla, Haçlı dünyasının ve onların dahilî elemanlarının hedef aldığı temel, bu iman ve medeniyet kimliğidir.
AB müktesebatı namına Türkiye dayatılan ve Batının “soykırım” dediği işte budur. Soykırımdan maksat, Horasan erenlerinin himmetiyle gerçekleştirilen bu İslamlaşma ve Türkleşmedir.
Hedef, soykırımı kabul ve sonrası adımlarla, bunun yok edilmesi, Anadolu ve Balkanlarda tekrar eski gayr-ı müslim kimliklere dönüşümün sağlanmasıdır.
Dinlerarası diyalog ve medeniyetler arası ittifak projeleri, bu dönüşümün ve Türk milletini 36 etnik parçaya bölmenin yolu ve yöntemidir. Mantar gibi kilise evlerin açılması bu projenin gereğidir.
Ehl-i Beyt başta olmak üzere onların bu topraklara gelen torunları Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa hazretleri, bu hakkı tebliğ ettiler, İslam’ı yaşadılar. Kilise açmadılar, cami açtılar, cem evi yaptılar. Onları kabul edenler İslam oldular, Türkleştiler.
Ehl-i Beyt ve Horasan erenleri, bugünkü İslamcı kılığındakilerin yaptıkları gibi, dinler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı yapmadılar. Gayr-ı Müslimlere siz de hak üzeresiniz, siz de cennetliksiniz, demediler. Böyle bir batıl yola tevessül etselerdi, bugün Anadolu ve Balkanlarda İslam olmazdı, Türk kalmazdı.
Dinler arası diyalog, sadece Türk milletine değil, aynı zamanda Allah’a karşı açılan savaştır.
Zira Yüce Allah’ın ayetleri, hak dinin İslam olduğunu beyan buyuruyor. Hak ile batılların uzlaşı ve ittifak içinde olamayacağını hükmediyor.
Yüce Allah, Ehl-i Beyti, Necran Hristiyanlarıyla lanetleşmek üzere bizzat Medine meydanına çıkartıyor. Bu mübahalede dinler arası diyalog ve medeniyetler arası ittifak yoktur; bilakis hakkı temsil ve batıla meydan okuma vardır.
Türk milletinin birliğini yok etmek ve bu topraklardan 36 etnik parça çıkartmak isteyenler, İslamcı kılığıyla dinler arası diyalog ve medeniyetler arası ittifak oyunları oynuyorlar. Bu oyunu, dün Anadolu’yu tek millet yapan Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa hazretlerinin yaşadığı İslam anlayışı ve Ehl-i Beyt nefesi bozabilir.
Prof. Dr. Baş, bu oyunu bozmaya devam ediyor.
Ehl-i Beyt, ihtilaf ve bölünmenin değil; Sünni, Şii, Alevi, Bektaşî, Caferî vs. tüm Müslümanların birlik ve kardeşliğinin adıdır, tevhidin tek adresidir.
Ehl-i Beyt, Rasulullah’ın abası altına aldığı, bizzat kendisi, Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’dir. Hz. Ali, ilim şehrinin kapısı, Rasululah’ın Gadir-i Hum’da bizzat kendisinden sonra vasi ve halife olarak nasb ettiği yüce insandır.
Bu hakkı sahibine teslim etmek, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer başta olmak üzere diğer yüce sahabeye haksızlık ve hakaret değildir. Hiçbir Müslüman da böyle bir hakaret hakkını kendinde bulamaz. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Rasulullah’ın kayın babalarıdır, Hz. Osman ise damadıdır. Tarihi eşeleyerek Hz. Peygamber ve kayın pederleri ve damadı arasına girmek, kimsenin haddi olamaz, kimseye fayda sağlamaz. Hiç kimse, böyle bir hadsizlikle bereket elde edemez, birlik tesis edemez.
Hacı Bektaş ve Abdal Musa gibi medeniyetimizi şekillendiren bu yüce zevatın yanısıra, onların ruhaniyetiyle bu mukaddes toprakları bizlere emanet eden Sütçü İmam, Kara Fatma, Nene Hatun, Seyit Onbaşı, Şerife Bacı, Karayılan, Şahin bey gibi İstiklal ve vatan kahramanlarımızı yad edeceğiz. Manevî ve milli şahsiyetlerimizi birlikte anacağız.
Prof. Dr. Baş’ın bu hizmetleri, zerre kadar imanı ve insanlığı olana bayram yaptırıyor, imandan ve insanlıktan nasibi olmayanı çatlatıyor.
Sağ olun, var olun hocam, Yüce Allah sağlıklı uzun ömürler versin, hizmet ve himmetleriniz daim kılsın!
Katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.
Başta varlığı, teşrifleri ve tarihi hitabıyla BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey olmak üzere, Nevşehir’den canlı yayınla Hacı Bektaş Veli’nin hikmetlerini saçan Arife Nine’ye, Abda Musa dergahının hizmetkârı Hüseyin Eriş Baba ve vakıf başkanı Ali Eriş beyefendiye, Tekke Köyü muhtarına, programımıza yürek ve emeklerini esirgemeyen Dr. İlteber Bahadır’a, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi’ye, Sabri Terzi, Ali Garacoğlu, Dr. Hakan Özkul, Murat Çabas, Nazım Şahin ve Sinan Afşar beylere, Meltem Medya grubu idarecileri ve teknik ekibine, bu büyük hizmeti gerçekleştiren isimsiz kahramanlara, Türk dünyası ve ülkemizin dört bir yanından sempozyuma katılan güzide ilim adamlarımıza, saygıdeğer dede ve babalara, Abdal Musa’nın huzurlarındaki büyük otağı tıklım tıklım dolduran Ehl- Beyt ve birlik sevdalısı onbinlere ve ekranları başında oradaki bu Ehl- Beyt muhabbetini yaşayarak dualar eden milyonlara şükranlarımız sunuyorum.
Bizlere bayram yaşattınız. Yüce Allah bayramınızı daim kılsın!
Tüm konuşmacıların sunumları muhteşemdi. Grup Nefes gönülleri yeşertti, gözleri yaşarttı.
Prof. Dr. Haydar Baş bey, her zamanki iman ve asaletiyle tarihi bir kapanış konuşması yaptı, nurun alâ nur oldu.
Anadolu yaylası ve Trakya başta olmak üzere Balkan ovalarındaki Türk medeniyetinin manevi sahiplerinin Ehl-i Beyt evladı Horasan erenleri ve Kara Fatma, Nene Hatun gibi İstiklal kahramanları olduğunu bir kez daha hatırlattı Prof. Dr. Baş… Onun dikkat çektiği tarihi tespitlerden hatırımda kalanların bazıları şöyle:
Ahmed Yesevi’nin bu topraklar gönderdiği Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa gibi ağzı dualı Ehl-i Beyt torunları, karşılaştıkları gayr-ı müslim toplulukları İslam yaptılar. Örnek bir hayat yaşadılar. Onları gören yetmişiki buçuk cins topluluk, biz de Müslüman olduk, Türk olduk dediler. Türk oldular. Anadolu ve Bakanların adı artık Türk oldu.
O gün bugündür, Türk kimliği, İslam ile aynîleşti.
Türk kavramı, et ve kemik yığınından ibaret bir kavram değil; işte bu gönül medeniyeti, bu iman ve medeniyet kimliğidir.
Bugün, Türk milleti ve Türklük kavramına yönelik operasyonlarla, Haçlı dünyasının ve onların dahilî elemanlarının hedef aldığı temel, bu iman ve medeniyet kimliğidir.
AB müktesebatı namına Türkiye dayatılan ve Batının “soykırım” dediği işte budur. Soykırımdan maksat, Horasan erenlerinin himmetiyle gerçekleştirilen bu İslamlaşma ve Türkleşmedir.
Hedef, soykırımı kabul ve sonrası adımlarla, bunun yok edilmesi, Anadolu ve Balkanlarda tekrar eski gayr-ı müslim kimliklere dönüşümün sağlanmasıdır.
Dinlerarası diyalog ve medeniyetler arası ittifak projeleri, bu dönüşümün ve Türk milletini 36 etnik parçaya bölmenin yolu ve yöntemidir. Mantar gibi kilise evlerin açılması bu projenin gereğidir.
Ehl-i Beyt başta olmak üzere onların bu topraklara gelen torunları Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa hazretleri, bu hakkı tebliğ ettiler, İslam’ı yaşadılar. Kilise açmadılar, cami açtılar, cem evi yaptılar. Onları kabul edenler İslam oldular, Türkleştiler.
Ehl-i Beyt ve Horasan erenleri, bugünkü İslamcı kılığındakilerin yaptıkları gibi, dinler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı yapmadılar. Gayr-ı Müslimlere siz de hak üzeresiniz, siz de cennetliksiniz, demediler. Böyle bir batıl yola tevessül etselerdi, bugün Anadolu ve Balkanlarda İslam olmazdı, Türk kalmazdı.
Dinler arası diyalog, sadece Türk milletine değil, aynı zamanda Allah’a karşı açılan savaştır.
Zira Yüce Allah’ın ayetleri, hak dinin İslam olduğunu beyan buyuruyor. Hak ile batılların uzlaşı ve ittifak içinde olamayacağını hükmediyor.
Yüce Allah, Ehl-i Beyti, Necran Hristiyanlarıyla lanetleşmek üzere bizzat Medine meydanına çıkartıyor. Bu mübahalede dinler arası diyalog ve medeniyetler arası ittifak yoktur; bilakis hakkı temsil ve batıla meydan okuma vardır.
Türk milletinin birliğini yok etmek ve bu topraklardan 36 etnik parça çıkartmak isteyenler, İslamcı kılığıyla dinler arası diyalog ve medeniyetler arası ittifak oyunları oynuyorlar. Bu oyunu, dün Anadolu’yu tek millet yapan Hacı Bektaş Veli ve Abdal Musa hazretlerinin yaşadığı İslam anlayışı ve Ehl-i Beyt nefesi bozabilir.
Prof. Dr. Baş, bu oyunu bozmaya devam ediyor.
Ehl-i Beyt, ihtilaf ve bölünmenin değil; Sünni, Şii, Alevi, Bektaşî, Caferî vs. tüm Müslümanların birlik ve kardeşliğinin adıdır, tevhidin tek adresidir.
Ehl-i Beyt, Rasulullah’ın abası altına aldığı, bizzat kendisi, Hz. Fatıma, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’dir. Hz. Ali, ilim şehrinin kapısı, Rasululah’ın Gadir-i Hum’da bizzat kendisinden sonra vasi ve halife olarak nasb ettiği yüce insandır.
Bu hakkı sahibine teslim etmek, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer başta olmak üzere diğer yüce sahabeye haksızlık ve hakaret değildir. Hiçbir Müslüman da böyle bir hakaret hakkını kendinde bulamaz. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Rasulullah’ın kayın babalarıdır, Hz. Osman ise damadıdır. Tarihi eşeleyerek Hz. Peygamber ve kayın pederleri ve damadı arasına girmek, kimsenin haddi olamaz, kimseye fayda sağlamaz. Hiç kimse, böyle bir hadsizlikle bereket elde edemez, birlik tesis edemez.
Hacı Bektaş ve Abdal Musa gibi medeniyetimizi şekillendiren bu yüce zevatın yanısıra, onların ruhaniyetiyle bu mukaddes toprakları bizlere emanet eden Sütçü İmam, Kara Fatma, Nene Hatun, Seyit Onbaşı, Şerife Bacı, Karayılan, Şahin bey gibi İstiklal ve vatan kahramanlarımızı yad edeceğiz. Manevî ve milli şahsiyetlerimizi birlikte anacağız.
Prof. Dr. Baş’ın bu hizmetleri, zerre kadar imanı ve insanlığı olana bayram yaptırıyor, imandan ve insanlıktan nasibi olmayanı çatlatıyor.
Sağ olun, var olun hocam, Yüce Allah sağlıklı uzun ömürler versin, hizmet ve himmetleriniz daim kılsın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019