İlk toplantısı 27-29 Kasım 2005 tarihlerinde İspanya'da gerçekleşen "Medeniyetler İttifakı" projesi, her ne kadar kardeşlik, huzur, hoşgörü, birlik ve beraberlik gibi kavramlarla servis edilip milletimize yutturulmaya çalışılsa da, "Dinlerarası Diyalog" fitnesinin makyajlanmış bir hali olarak önümüze çıktığını asla unutmayalım.Aynı amaca hizmet eden bu projeler, ülkemizin "dinî ve millî bütünlüğü"nü tehdit etmektedir. Bu tehditleri Papa II. Jean Paul'ün şu sözünden açıkça anlayabiliyoruz: "Birinci bin yılda Avrupa'yı Hıristiyanlaştırdık. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika'yı Hıristiyanlaştırdık. Üçüncü bin yılda ise hedef, Asya'yı Hıristiyanlaştırmaktır."Türkiye ve İspanya'nın eş başkanlığını yaptığı bu sinsi projeye destek verenler, İslam dininin tek hak din olduğunu unutuyorlar mı? Ya da bu gerçeği duymak istemiyor da olabilirler. Zira Cuma hutbelerinden "Allah indinde tek din İslam'dır" (Âli İmran-19) ayetinin okunmasını kaldıranlar da yine bu projenin eş başkanlığını yapanların ta kendileri. Bu bağlamda birçok icraat yapıldı. İmar yasasındaki "cami" ifadesinin yerine "ibadethane" ifadesi getirilerek kilise evlerin çoğalmasının önü açıldı. Günümüzde açılan kilise evlerin sayısı 50.000'e ulaştı."Medeniyetler İttifakı" ile çeşitli kültür ve medeniyetler arasında gelecekte huzur ve barış ortamı oluşacağına inanan bu zavallılara sormak istiyorum: Şu an Müslüman coğrafyasında akan kan ile mi huzur ve barış gelecek? Yoksa bahsettikleri huzur ve barış, sadece Yahudi ve Hıristiyanların dünyasını içine alıyor olmasın?Bu ve benzeri projelerin amacının dinimizin iman esaslarını yok ederek vatan topraklarımızı elimizden almak olduğunu insanımız görmeli. Peygamberimiz (s.a.a.), "Vatan sevgisi imandandır" diyorsa, imanını kaybetmiş bir milletin akıbeti, vatanını da kaybetmek değil midir?!Yaklaşık 9 sene önce yine bu zamanlarda "Medeniyetler İttifakı Projesi"nin ilk adımının atıldığı ve bu ittifakın İslam coğrafyasına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini idrak edememenin sonucunda bugün yapılan davete şaşmamak lazımdır!Yeni yapılan saraya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk konuk olarak davet ettiği Papa'ya yazdığı mektubu iyi okumalıyız. Mektubun birçok yerinde kullanılan ifadeler ayrıca değerlendirilebilir ama benim özellikle altını çizmek istediğim nokta "Medeniyetler İttifakı" denilen ideolojinin bir parçası olmaktan bugün de vazgeçilmemesi!Erdoğan, bu mektupta Medeniyetler İttifakı'nı ve bu ittifakın hedefine erişmesi bakımından Papa'nın çalışma ve gayretlerini önemsediğini vurguluyor. Yukarıda Papa geleneğinin "Üçüncü bin yılda Asya'nın Hıristiyanlaştırılması" inancından bahsetmiştik. Ne yazık ki, Hıristiyan dünyanın çalışma ve gayretinin amacının ne olduğu bu kadar netken, Sayın Erdoğan Katolik dünyanın ruhani liderinden barış, kardeşlik ve huzur beklemektedir.Son dönemde "paralel yapı" adı altında malum cemaat ve onun Pensilvanya'daki liderine kıyasıya bir savaş açmış gibi görünen Sayın Cumhurbaşkanımız, Papa'ya yazdığı bu mektupla "Dinlerarası Diyalog"la özdeşleşmiş olan bu cemaatle hâlâ aynı ideolojiye hizmet ettiğini sizce de ispatlamış olmuyor mu?
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015