Türkiye'nin boğazına geçirilen AB patentli Sevr ilmeği daraltılıyor.
Bundan birkaç sene önce "Sevr hortlatılıyor" deyince, "olur mu öyle şey, bu kadar da evham çok" diye ayağa kalkan kimi aydınlar bile, olan bitenler karşısında irkilmeye başladı. Hamd olsun.
Oktay Ekşi bile, "hani ikide bir "Sevr sendromu'' iddiası karşımıza çıkmasın diye kendimizi tutuyoruz ama, bazen de insanın tahammülü çok zorlanıyor..." diyor önceki gün.
Evet, AB-Sevr ilmeği daraltılıyor.
Kimlerin eliyle mi?
AB tiyatrosunu iyice seyrederseniz; malum figüranları görürsünüz.
Kıbrıs konusunda Karen Fogg ile Mesut Yılmaz'ın görüşleri arasındaki paralellik dikkat çekici... Rauf Denktaş'ın Yılmaz'a yönelik tepkisi boş yere değil.
Sınır Tanımayan Fransızların Paris'teki St.Lazare Garı'ndaki küstahlıklarına karşı Yılmaz'ın "Çok da ciddiye almıyorum" beyanı da tesadüf değil. Öylesine söylenmiş bir laf hiç değil.
Karen Fogg'un aynı süreçte KKTC'deki insanları Türkiye'ye karşı kışkırtması basit bir gelişme değil.
Bütün bunlar olurken güneydoğumuzu Kürdistan olarak gösteren Türkiye haritası, İsveç'in en yüksek tirajlı gazetesi Aftonbladet'in turizm ekinde çıkıyor. Türk Turizm Bakanlığı ise, aynı gün gazeteye 6.2 milyarlık ilan veriyor. Bu kadar tesadüf olamaz.
Harita İsveç'te yaşayan Türklerin büyük tepkisine yol açıyor. Ancak, ne hikmetse, aynen Mesut Yılmaz'ın gar küstahlarına karşı tavrına benzer şekilde Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği tarafından 'kayda değer' bulunmuyor.
Tepki koymayı kayda değer bulmayan İsveç Büyükelçisi Selim Kuneralp, "O haritada 'Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölge buralarıdır' denmek isteniyor. Hukuki veya siyasi geçerliliği olan bir harita olarak yayınlamıyor" diyor. Dahası Kuneralp, "Kaldı ki hukuki ve siyasi amaçlı olarak yayınlasa bile ne yapabiliriz bilemiyorum. Bu olayı mahkemeye götürsek sanırım burada kıyametler kopar. Ve mahkeme orası Kürdistan bölgesi diye karar bile verebilir" diyor.
Fogg'un küstahlıklarına birşey demeyenler, tabii ki, Kuneralp'in bu kabil tuhaf ve bir o kadar da "özrü kabahatinden büyük" laflarına bir şey demiyor.
Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Bu arada ANAP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Güneş, hemen her ilde düzenlenen "kurtuluş günü kutlamalarının" kaldırılması için girişim başlatıyor. Güneş, ''Tarih, artık tarih kitaplarına bırakılmalı. Senenin her günü bir ilde Fransızlar'dan, İngilizler'den, Yunanlılar'dan kurtulma günleri düzenliyoruz. 80 ilde hatta ilçelerde bile bu törenler yapılıyor. Yunanlıları denize döküyoruz, Fransızlara, İngilizlere lanet okuyoruz. Artık bunlar, tarih kitaplarına bırakılmalı; üstelik bu törenler sorun da oluyor" diyor.
Şimdi külahı olanlar, külahlarını önlerine koyup düşünsünler. Düşünsünler ki, Kuvay-ı Milliye ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının ne kadar haklı olduğuna bir kez daha imanları artsın.
Pek yakında Şanlıurfa'mızın "şanlı", Kahramanmaraş'ımızın "kahraman" namlarının kaldırılması teklifi yapılırsa şaşırmayın.
Ay-yıldızlı al bayrağımızdaki Hilal'in, tarihi "Haç-Hilal mücadelesi"ni anımsattığı için kaldırılması gerektiği şeklinde kanun teklifi gelirse afallamayın.
Bunlara mukabil ne mi olacak?
9 Mayıs, Avrupa günü/AB bayramı olarak kutlanıyor, kutlanacak.
İl ve ilçelerin Kurtuluş kutlamaları yerine Gümrük Birliği bayramı, IMF'den 9.2 milyar dolar alınan günün anısına Borç bayramı, IMF şefi Kahkonen'in ülkeyi teşrif ediş bayramı, Faiz bayramı, Manda bayramı... derken toplumumuzun "tarih hafızası" yenilenecek.
Şimdi anlaşıldı mı, Sevr neymiş, Sevrciler kimlermiş...
Bütün bunlara hayır diyen bir büyük oluş Anadolu'yu karış karış arşın arşın turluyor. Kuvay-ı Milliye ruhuyla Türk Millet'i yollarına güller serpiyor.
Kimler mi, kimler için mi bunlar?
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş beyin önderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları... 70 milyon vatan evladı... Bayrak için, vatan için. Namus için, din için. Yeniden Büyük Türkiye için, Kainat devleti için. Milli Ekonomi Modeli ile şahlanmak için. Bağımsız ve Vergisiz Türkiye için.
Bütün kurtuluş bayramları kaldırılsa da, Türk bayrakları tüm gönderlerden indirilip AB bayrağı çekilse de, herşey Sevr'e göre düzenlense de; seçim sonuçlarının açıklandığı gün aziz milletimizin bütün bayram ve değerlerinin geri çağrılarak tekrar göndere çekileceği Bağımsızlık Bayramı olacaktır.
Bundan birkaç sene önce "Sevr hortlatılıyor" deyince, "olur mu öyle şey, bu kadar da evham çok" diye ayağa kalkan kimi aydınlar bile, olan bitenler karşısında irkilmeye başladı. Hamd olsun.
Oktay Ekşi bile, "hani ikide bir "Sevr sendromu'' iddiası karşımıza çıkmasın diye kendimizi tutuyoruz ama, bazen de insanın tahammülü çok zorlanıyor..." diyor önceki gün.
Evet, AB-Sevr ilmeği daraltılıyor.
Kimlerin eliyle mi?
AB tiyatrosunu iyice seyrederseniz; malum figüranları görürsünüz.
Kıbrıs konusunda Karen Fogg ile Mesut Yılmaz'ın görüşleri arasındaki paralellik dikkat çekici... Rauf Denktaş'ın Yılmaz'a yönelik tepkisi boş yere değil.
Sınır Tanımayan Fransızların Paris'teki St.Lazare Garı'ndaki küstahlıklarına karşı Yılmaz'ın "Çok da ciddiye almıyorum" beyanı da tesadüf değil. Öylesine söylenmiş bir laf hiç değil.
Karen Fogg'un aynı süreçte KKTC'deki insanları Türkiye'ye karşı kışkırtması basit bir gelişme değil.
Bütün bunlar olurken güneydoğumuzu Kürdistan olarak gösteren Türkiye haritası, İsveç'in en yüksek tirajlı gazetesi Aftonbladet'in turizm ekinde çıkıyor. Türk Turizm Bakanlığı ise, aynı gün gazeteye 6.2 milyarlık ilan veriyor. Bu kadar tesadüf olamaz.
Harita İsveç'te yaşayan Türklerin büyük tepkisine yol açıyor. Ancak, ne hikmetse, aynen Mesut Yılmaz'ın gar küstahlarına karşı tavrına benzer şekilde Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği tarafından 'kayda değer' bulunmuyor.
Tepki koymayı kayda değer bulmayan İsveç Büyükelçisi Selim Kuneralp, "O haritada 'Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölge buralarıdır' denmek isteniyor. Hukuki veya siyasi geçerliliği olan bir harita olarak yayınlamıyor" diyor. Dahası Kuneralp, "Kaldı ki hukuki ve siyasi amaçlı olarak yayınlasa bile ne yapabiliriz bilemiyorum. Bu olayı mahkemeye götürsek sanırım burada kıyametler kopar. Ve mahkeme orası Kürdistan bölgesi diye karar bile verebilir" diyor.
Fogg'un küstahlıklarına birşey demeyenler, tabii ki, Kuneralp'in bu kabil tuhaf ve bir o kadar da "özrü kabahatinden büyük" laflarına bir şey demiyor.
Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Bu arada ANAP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Güneş, hemen her ilde düzenlenen "kurtuluş günü kutlamalarının" kaldırılması için girişim başlatıyor. Güneş, ''Tarih, artık tarih kitaplarına bırakılmalı. Senenin her günü bir ilde Fransızlar'dan, İngilizler'den, Yunanlılar'dan kurtulma günleri düzenliyoruz. 80 ilde hatta ilçelerde bile bu törenler yapılıyor. Yunanlıları denize döküyoruz, Fransızlara, İngilizlere lanet okuyoruz. Artık bunlar, tarih kitaplarına bırakılmalı; üstelik bu törenler sorun da oluyor" diyor.
Şimdi külahı olanlar, külahlarını önlerine koyup düşünsünler. Düşünsünler ki, Kuvay-ı Milliye ve Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının ne kadar haklı olduğuna bir kez daha imanları artsın.
Pek yakında Şanlıurfa'mızın "şanlı", Kahramanmaraş'ımızın "kahraman" namlarının kaldırılması teklifi yapılırsa şaşırmayın.
Ay-yıldızlı al bayrağımızdaki Hilal'in, tarihi "Haç-Hilal mücadelesi"ni anımsattığı için kaldırılması gerektiği şeklinde kanun teklifi gelirse afallamayın.
Bunlara mukabil ne mi olacak?
9 Mayıs, Avrupa günü/AB bayramı olarak kutlanıyor, kutlanacak.
İl ve ilçelerin Kurtuluş kutlamaları yerine Gümrük Birliği bayramı, IMF'den 9.2 milyar dolar alınan günün anısına Borç bayramı, IMF şefi Kahkonen'in ülkeyi teşrif ediş bayramı, Faiz bayramı, Manda bayramı... derken toplumumuzun "tarih hafızası" yenilenecek.
Şimdi anlaşıldı mı, Sevr neymiş, Sevrciler kimlermiş...
Bütün bunlara hayır diyen bir büyük oluş Anadolu'yu karış karış arşın arşın turluyor. Kuvay-ı Milliye ruhuyla Türk Millet'i yollarına güller serpiyor.
Kimler mi, kimler için mi bunlar?
İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş beyin önderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları... 70 milyon vatan evladı... Bayrak için, vatan için. Namus için, din için. Yeniden Büyük Türkiye için, Kainat devleti için. Milli Ekonomi Modeli ile şahlanmak için. Bağımsız ve Vergisiz Türkiye için.
Bütün kurtuluş bayramları kaldırılsa da, Türk bayrakları tüm gönderlerden indirilip AB bayrağı çekilse de, herşey Sevr'e göre düzenlense de; seçim sonuçlarının açıklandığı gün aziz milletimizin bütün bayram ve değerlerinin geri çağrılarak tekrar göndere çekileceği Bağımsızlık Bayramı olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019