Ülkemiz intihar istatistikleri, sosyolojik ve psikolojik olmaktan çok ekonomik krizi işaret etmektedir. Kayıtlı işsiz sayısı son 10 yılda yüzde 500 artmışken kayıtsızların sayısı bilinemiyor. Kredi ve kredi kartı borçlularının sayısı çığ gibi büyürken 10 milyonları aşan icra takip dosyaları ve hacizler intihar nedenlerinden sadece bir kısmı. Tablonun adı mı, "intihar ekonomisi". İntihar ettiren ekonomi de diyebilirsiniz.Ekonomik kriz, toplumsal krize dönüşmektedir. AKP politikaları çöküntüyü hızlandırmaktadır.Çare, krize karşı sosyal programdır. O sosyal programın adı Milli Ekonomi Modeli(MEM)dir ve teoriden pratiğe geçerek başta Rusya olmak üzere başkaca ülkeler için derde deva olmuştur. Proje müellifi Prof. Dr. Sayın Haydar Baş, tezini içerde ve uluslararası platformda savunmuş, dünya kamuoyunda kabul görerek başarıyla uygulanmıştır.AKP ağır topu Bülent Arınç, israfın önlenemediğini, bu nedenle vergi yükünün ağırlaştığını itiraf ve ima etmektedir. Gecikmiş izdivaç gibi bir itiraf. Bu itiraf kendisini ne kadar rahatlatır bilinmez ise de ekonomiyi rahatlatmayacağı ortadadır.Arınç'ın itirafı bizi, siyasal iktidar ve vergilendirme ilişkisini yoklamaya götürüyor. Demek ki, korku ve baskı sadece güvenlik gücü ve paketiyle değil, kişilerin ekonomik yaşamlarını vergiler vasıtasıyla kuşatarak da sağlanabiliyor.Siyasal iktidar ve vergiler arasındaki ilişki, zaman zaman iktidarın vergiler eliyle toplumu yönlendirme çabası şeklinde karşımıza çıkarken, kimi zaman da vergileri kullanarak iktidarın gücünü korumak ve arttırmak isteği olarak görülmektedir.Vergilerin dünya tarihi üzerindeki etkileri, tarihçiler, vergi hukukçuları, maliyeciler, sosyologlar ve diğer sosyal bilimciler tarafından incelenmeyi bekleyen çok geniş bir alanı kapsamaktadır.Biz kendi yurdumuza bakalım; rant ekonomisi dolu dizgin gitmektedir. İnsanlarımızda çalışma ile bir yere varılamayacağı, daha iyi yaşamanın ve dahi zengin olmanın yolunun yandaş olmaktan geçtiği inancı giderek yayılmaktadır. İnsanlar gayretlerinin karşılık bulmayacağı bir umutsuz ortam içindeyse artık toplumsal krizin ayak sesleri duyulur.Krizi önlemek için oluşturulacak sosyal ve politik ortamla toplumun tüm bireylerinin ekonomik gelişmeden yararlanmalarının sağlanması, hedefe konulmalıdır.Çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışmaktadır; bugün yerlerde sürünen asgari ücretin yükseltilmesi, çalışanların ekonomiye katkılarının ödüllendirilmesi demektir. Bu ödülü insan onuruna yakışır biçimde ve hakça ortaya koyan lider Sayın Haydar Baş'tır. MEM projesini oluşturan unsurlardan biridir Sayın Baş'ın ortaya koyduğu ödül. Kamuoyunda büyük ölçüde olumlu tepkilere neden olan, destek bulan asgari ücretin 5.000 liraya yükseltileceği, bazı çevrelerde rahatsızlığa, dahası paniğe neden olmuştur. Özellikle politikalarını insan üzerine ve onuruna yoğunlaştırmayıp rantiyeye odaklayanlar huzursuz olmuşlardır.Toplumun güvenilir ekonomiyle mutlu bir izdivacı mümkün mü, MEM sosyal projesiyle mümkündür ve bu izdivaçtan nur topu gibi bir güvenilir hukuk sistemi de en büyük kazanç olacaktır.Düğün tarihimiz 7 Haziran olup, herkes davetlidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023