İngiltere'de 3 yaşındaki Alec Hutchinson, büyük arter transpozisyonu sendromuyla doğdu. Kalbin sol karıncığından akciğer atardamarı, sağ karıncığındansa aort ana atardamarı çıkıyordu. Kirli kanı akciğerlerde temizlenmiyor, vücutta hep kirli kan dolaşıyor ve nefessiz bırakıyordu. 4 hafta önce ameliyatla damarlarının yerleri değiştirilen Alec, mucizevî bir şekilde hayata döndü. ***Bu ne ki? Ben size bizim memleketin hali pür melalini anlatayım da görün böyle bir durumda yaşaması mucize mi değil mi? ***(Kalp dediğimiz) Merkez Bankasından çıkması gereken kendimize ait temiz para yerine (AİDS'li kan dediğimiz) ABD'den gelen kirli para piyasaya giriyor. Bu paranın bir şekilde (Damar dediğimiz) alışveriş yollarıyla (Akciğer, karaciğer ve böbrek dediğimiz) reel piyasalarda kullanılıp olabildiğince temizlenmesi (Sendrom dediğimiz) krizleri azaltacak olmasına rağmen buna müsaade edilmeyerek kirli para bu sefer daha da fazla kirlenmek suretiyle (Mesane dediğimiz) bankalarda toplanıyor. (Mesane dediğimiz) Bankalara giren kirli para, (Mesane içi ifrazat dediğimiz) faizle birlikte tamamen kullanılamaz hale geldiği için (Vücudun organları ve damarları dediğimiz) vatandaşın ve esnafın cebinde yer bulamıyor hasbel kader az da olsa bu (Organ dediğimiz) ceplere sirayet ettiği takdirde tamamen kirlenerek kullanılamaz hale geldiği için bu organları yani vatandaşın cebini yavaş yavaş hatta bazen süratli bir şekilde (Kangren dediğimiz) iflas ve batak haline sürüklemektedir. Bunun neticesinde (Vücut dediğimiz) ülkenin (Organ dediğimiz) vazgeçilmezleri olan vatandaşlar ve işletmeler giderek devre dışı kalmakta ve (Vücut dediğimiz) ülke önce (Grip ve iştahsızlık dediğimiz) alım gücünün azalması ile birlikte yatağa düşmekte ardından (Tedavi ve ilaç dediğimiz) temiz para ile gerekli önlemler alınmadığı için hastalık ilerleyerek (Zatürree ve astım dediğimiz) işsizlik ve parasızlık şekline dönüşerek (Hasta dediğimiz) ülkeyi (Yatalak hali dediğimiz) borca mahkûm etmektedir. Bu aşamada dahi tedbirler alınmadığı için hastalık daha da ilerlemek suretiyle (Kanser dediğimiz) faizle birlikte başta (Akciğer ve böbrek dediğimiz) paranın temizlenip aklandığı organlar olan reel piyasalar olmak üzere diğer organlara da sirayet etmeye başlamaktadır. Böylece (Kanser dediğimiz) faizin sirayet ettiği (Organlar dediğimiz) reel piyasalar yavaş yavaş işlevini kaybetmektedir. Bunun üzerine (Sahte doktor dediğimiz) dış güçler devreye girerek (Kanserli hasta dediğimiz) krizdeki ülkeyi kurtaracaklarını ancak bunun çok zor ve sancılı bir (Ameliyat süreci dediğimiz) kemer sıkma sürecini gerektirdiği yalanıyla birlikte (Hasta dediğimiz) ülkenin sahipleri olduğunu iddia edenleri ikna ederek (Hasta dediğimiz) ülkeyi (Ameliyat masası dediğimiz) ABD ve AB masasına yatırmaları ile artık (Hasta dediğimiz) ülkenin (Organları dediğimiz) topraklarının ve kuruluşlarının (Transplantasyonu dediğimiz) çıkartılarak paylaşılması ve bunun sonucu (Hastanın ölümü dediğimiz) ülkenin parçalanarak tarih mezarlığına gömülmesi sürecine girilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu süreç artık (Hasta dediğimiz) ülke ve (Organ dediğimiz) insanları ve kuruluşları (Narkoz dediğimiz) gaflet, dalalet ve ihanet sebebiyle uyku halini yaşadıkları için (Sahte doktor ve organ mafyası dediğimiz) batılı güçlerin (Ameliyat ve organların nakli dediğimiz) ülkenin kurum ve kuruluşları ile topraklarının başka ülkelere satışı ve ardından o ülkelerin topraklarına eklenmesi ve bu ülkelere uyum sağlanması için (Organlardaki problemli doku dediğimiz) Türk ve Müslüman kimliklerinin ve bu kimliği taşıyanların insanların kazınarak çöpe atılması ile noktalanacaktır.Gelinen bu noktadan sonra (Hasta dediğimiz) ülkenin (Şifa bulması dediğimiz) kurtuluşu için yegâne çare (Yer yüzündeki tek Hekim-i Müslim-i Hazık dediğimiz) Prof. Dr. Haydar BAŞ tarafından icad eylenen ve (Ab-ı Hayat dediğimiz) hayat iksiri olan MİLLİ EKONOMİ MODELİ'nin(Ölümcül hasta dediğimiz) Türkiye Cumhuriyeti'nin (Vücut dediğimiz) tüm vatandaşları ve kuruluşlarında acilen hayata geçirilmesinden başka bir şey değildir?..GÜLMECERecep Erdoğan tarafından merkez il kongresine destek amacıyla Trabzon'a gönderilen Maliye Bakanı Unakıtan şehre girmek üzeredir. O sırada meydanda bisikletini parkeden biri yandaki kahveye girer. Az sonra bir polis kapıdan içeriye doğru bağırır: - Kardeşim!!! Dışardaki bisiklet kiminse alsın... Maliye Bakanı Unakıtan gelecek. Trabzonlu içerden aynı ses tonuyla cevap verir. - Bi şey olmaz... Kilitledum oni...YORUMLU YORUMSUZ- Erman Toroğlu: Hakemler maç almak için rakiplerinin altını oyar. Sonra da kulüpler ve kamuoyu onları topyekûn oyarlar.- Dünyada ilk kez bir erkek hamile kaldı. Thomas Beatie karnında, babası olacağı çocuğunu taşıyor. Thomas aslında cinsiyet değiştirmiş bir kadın.- İmralı'dan terör örgütüne talimatlar yağdıran Öcalan'dan son bomba: Peygamberler şehri Urfa'ya ilahiyat akademisi kurun!***- AB kriterlerine uyum için İstanbul'da trafikte bir dizi önlem alınacak. Bunlardan en çarpıcı olanı artık otobüslere ayakta yolcu alınamayacak olması...- Gençler iyisiniz hadi! Artık yaşlıya, hamileye filan yer vermemek için olmadık numaralar yapmaktan kurtulacaksınız. ***- Bakan Unakıtan, kaybolmakta olan küçük el sanatlarıyla uğraşanlara vergiden muafiyet getirileceğini bildirdi.- Vergi yükünden kurtulmanın formülü belli oldu: KAYBOLMAK!***- Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "Atatürk'ün şimdi yaşasaydı Türkiye'nin AB üyeliğini isteyeceğini" söyledi.- İyi de Atatürk milli mücadeleye başladığında zaten ülke olarak AB'ye tam olarak girmiş durumdaydık. Ya da AB bize tam olarak girmişti. Neticede tam üyeliğin de ötesinde bir birleşme halini zaten yaşıyorduk.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012