"Bilâl ise ona: «-Hayır, hayır! Şimdi neş'e ve sevinç zamanı.. Evim yapıldı!» dedi.""Bilâl devamla: «-Ben şimdiye kadar dünyânın, yâni bu Hakk'dan uzak gurbet hayâtının kederi içindeydim!..» dedi.""Bilâl bu sözleri naklederken de yüzünde nergisler, güller ve lâleler açıyordu. Mübârek yüzü daha da nûrlanıyordu." "Hanımı ise, Bilâl'in nefesleri zayıflayıp tâkatsizliğinin arttığını gördükçe: «-Ey güzel huylu, yüksek ahlâklı Bilâl! Demek ayrılık zamanı geldi!..» dedi.""Bilâl ise: «-Hayır, hayır! Buluşma, kavuşma vakti geldi. Hasret ve bu gurbet bitecek!» dedi.""Hanımı dedi ki: «-Sen bu gece gurbete gidiyorsun; akrabâlarından, evlâdlarından ayrılıp kayboluyorsun!..»""Bilâl dedi ki: «-Hayır, belki bu gece rûhum gurbetten aslî vatanına dönüyor!»""Hanımı Bilâl'e: «-Senin yüzünü artık göremeyecek miyiz?» diye sordu.""Bilâl: «-Sen yücelere bakarsan, Hakk'ın has kulları arasında benim yüzümü görürsün! Sakın aşağılara bakma; orada kirli âlemin çirkin yüzleri vardır!» dedi.""Hanımı yine: «-Yazık bana evim yıkıldı!» dedi.""Bu sefer Bilâl: «-Sen rûha bak; cesede bakma!.. Çoluk çocuğum çoktu, ev de dardı. Allâh benim beden evimi daha güzel, daha ma'mûr olması için yıktı. Şâyet bu beden evim yıkılmasaydı, gurbetim bitmeyecek, aslî vatanıma, o içinde abes bulunmayan güzellikler âlemine dönemiyecek, Hüsn-i Mutlak'a kavuşamayacaktım!..» dedi."Bu gurbet diyârına gelip de dünyânın gel-geç sevdâlarına kapılmayıp vuslat ateşiyle yananlardan biri de Yûnus Emre Hazretleri'dir. O, bu âlemde mecnûn misâli mâşûkundan başkasına nazar etmemiş ve fânî cihâna aldananlara teaccüb ederek gurbet diyârında çektiği garîbliği şöyle dile getirmiştir: Ben bir aceb ile geldim, Kimse hâlim bilmez benim!Ben söylerem ben dinlerem;Kimse dilim bilmez benim!İnsanın maddî yapısı da topraktan olduğundan o, toprakta yaşar ve topraktan gıdâlanır. Sonunda toprakta fânî olur; toprakla bütünleşerek aslına, yâni toprağa döner.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.