Kıskanç biri değilim ama bazı hallerde, özellikle de şiirde; "Bunu niye ben söylememişim?" diye hayıflandığım olur ki o da pek fazla değil çünkü dünyasını değişen şairler, kendilerini şiirleriyle ispatlayarak ve zamana imzalarını atarak gitmişler.
Onları kıskanmanın bir mantığı yok. Onlar ancak ya taklit edilir, ya da tenkide bile gerek duyulmadan unutulanlar deposuna atılıverirler!
Meselâ;
"Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa,
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa" diyen Aşık Veysel'i kıskanmanın ilhamdan başka katkısı olabilir mi bir şaire?
Veysel -Allah rahmet eylesin- kendisini okuyan ve okudukça tanıyan kıskanan şairlere veya ozanlara;
"Koyun kurt ile gezerdi
Fikri başka başk'olmasa" öğüdünü vermez mi?
Veya yaşayan şairlerden -bana göre- şairler sultanı Cemal Safi Usta'nın;
"Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana.
Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır" dizelerini okuyan birinin, Şâirin ömrüne duâdan başka ne gelir elinden?
Şâir yanım, bazı şairleri değil şiirleri kıskanarak bazen;
"Yüreğimi sıktım, gönlüme kızdım,
Hastalığı gördüm, ölümü yazdım.
Yüreğimi açtım kabrimi kazdım,
Gitmedi başımdan gelmezken eve,
Seve seve kaldım, ben seve seve" Diyebilmiştir ama erbâb-ı kaleme yani kalem ustalarına, muharrirlere, yani günümüz köşe yazarlarına kızmakta da, övmekte de, sövmekte de yetersiz kalmışımdır!
Meselâ; yıllarca kıskandığım bir köşe adı olan; "Şeytanın Gör Dediği"ni hatırladınız mı? Bu köşe sahibinin oğullarından birinin bölücü PKK yanlısı, bir diğerinin "Paralel-Teyet-Yamuk"lardan olduğunu da hatırladınız mı?
Şahsen onlardan; "Altan oğlu Altanlar" diye bahsederek övgümü ve sövgümü ifadeye çalışmıştım! Ne demek istediğimi anlayanlar çıktı bazen ama onlar da yanlış anladılar maalesef!
Bağışlayın! Dertli söyleğen olurmuş!
Bir Dostum aradı ve "Hocam! MHP ile CHP'nin farkı ne?" diye bir soru sordu!
Bugüne kadar duyduğum en akıllı ve gecikmiş bir soruydu!
Zaten hep zor sorular, böyle kolay zannedilenler değil midir? Kendimce ve müktesebatımın izni kadar cevapladım ama bu sefer ben sorunun cevabı peşine düştüm.
Sorabileceğim; "Y-CeHaPe"li ve "Yavru Muhalefet MeHaPe"li tanıdıklarımı aradım. Cevap verenler de oldu sağ olsunlar, cevap vermeyenler de!
Cevap verenlerin sözlerini harmanladığımda ortaya; "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ..." reklamını andıran bir malumun ilamı çıktı karşıma ve şaşırmayın ama yine şaşırmadım!
Bilirim ki; dünyanın her yerinde horoz öter, at kişner, koyun-kuzu meler, kur ulur, it ürür... Ve yine bilirim ki kurttan kurt doğar, itten de it...
İnanıyor ve biliyorum ki, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Türk Türk'tür; Arap Arap'tır, Fransız da Fransız.
Dikkat edilirse görülür ki, dünyada milletler, nerede yaşarlarsa oraya adlarını verirler. Bu ad verme Avrupa dillerinde; Rusya, Almanya, İtalya, Çekoslovakya v.b. olduğu gibi "...ya", eki ile Türk illeri ve dillerinde ise Türkistan, Kazakistan, Moğolistan, Hindistan, Arabistan v.b. olduğu gibi; "..istan" ekiyle belirtilir. Türk yurdu, Türk vatanı anlamında kullanılan Türkiye'yi de "Turqia" şekliyle ilk olarak Avrupalılar kullanmışlardır.
Çünkü biz, Türk milleti olarak bin yıldır Turqia (Türkiye)'deyiz, önümüzdeki bin yıllarda da burada olacağız.
Yüzlerce yıl, defalarca "Haçlı Birliği" adıyla gelip Türk milletini Türkiye'den söküp atmayı denediler, beceremediler.
Savaşla başaramadıkları "Şark Meselesi" planlarını; diplomasi adı verilen bir ayağı demokrasi, öbür ayağı anarşi olan dayatma uygulamalarla sonuçlandırmak istiyorlar!
Haçlı emperyalistlerin bu oyunlarını bozmak ve iç politika denilen karşı planları uygulamak için siyasi partiler kurulur.
İdeal ve söylemleri değişik olması gereken partiler arasındaki en net fark; millî veya gayr-ı millî oluşlarıdır.
Haçlının, Emperyalistlerin, Avrupa Birliği veya Amerika Birleşik Devletleri veya her hangi başka bir milletin hegemonyasını kabul eden partiler gayr-ı millî; bütün bunlara ve her türlü emperyalizme karşı çıkan parti ise millîdir. Yani millettendir.
Bu ölçülere göre "Bağımsız Türkiye Partisi"nden başka bildiğiniz milli parti varsa söyleyin, ben de bildiklerimin izni kadar itirazımı yapayım...
Muhteşem Türk Atatürk'ün kurduğu parti ile mevcut Y-CeHaPe'nin, Alparslan Türkeş'in kurduğu parti ile "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin akıllara ziyan farklarını söyleyeyim!...
Söyleyeyim ki, Türk yurdu Türkiye'de bütün milletin bir ve iri olmalarının yolu açılsın...
Yerim kalmadı! MHP'lilerin ve CeHaPe'lilerin tariflerini aktaracağım inşaallah...
"BU VATAN BİZİMDİR BİZİM KALACAK" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Onları kıskanmanın bir mantığı yok. Onlar ancak ya taklit edilir, ya da tenkide bile gerek duyulmadan unutulanlar deposuna atılıverirler!
Meselâ;
"Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa,
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa" diyen Aşık Veysel'i kıskanmanın ilhamdan başka katkısı olabilir mi bir şaire?
Veysel -Allah rahmet eylesin- kendisini okuyan ve okudukça tanıyan kıskanan şairlere veya ozanlara;
"Koyun kurt ile gezerdi
Fikri başka başk'olmasa" öğüdünü vermez mi?
Veya yaşayan şairlerden -bana göre- şairler sultanı Cemal Safi Usta'nın;
"Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana.
Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır" dizelerini okuyan birinin, Şâirin ömrüne duâdan başka ne gelir elinden?
Şâir yanım, bazı şairleri değil şiirleri kıskanarak bazen;
"Yüreğimi sıktım, gönlüme kızdım,
Hastalığı gördüm, ölümü yazdım.
Yüreğimi açtım kabrimi kazdım,
Gitmedi başımdan gelmezken eve,
Seve seve kaldım, ben seve seve" Diyebilmiştir ama erbâb-ı kaleme yani kalem ustalarına, muharrirlere, yani günümüz köşe yazarlarına kızmakta da, övmekte de, sövmekte de yetersiz kalmışımdır!
Meselâ; yıllarca kıskandığım bir köşe adı olan; "Şeytanın Gör Dediği"ni hatırladınız mı? Bu köşe sahibinin oğullarından birinin bölücü PKK yanlısı, bir diğerinin "Paralel-Teyet-Yamuk"lardan olduğunu da hatırladınız mı?
Şahsen onlardan; "Altan oğlu Altanlar" diye bahsederek övgümü ve sövgümü ifadeye çalışmıştım! Ne demek istediğimi anlayanlar çıktı bazen ama onlar da yanlış anladılar maalesef!
Bağışlayın! Dertli söyleğen olurmuş!
Bir Dostum aradı ve "Hocam! MHP ile CHP'nin farkı ne?" diye bir soru sordu!
Bugüne kadar duyduğum en akıllı ve gecikmiş bir soruydu!
Zaten hep zor sorular, böyle kolay zannedilenler değil midir? Kendimce ve müktesebatımın izni kadar cevapladım ama bu sefer ben sorunun cevabı peşine düştüm.
Sorabileceğim; "Y-CeHaPe"li ve "Yavru Muhalefet MeHaPe"li tanıdıklarımı aradım. Cevap verenler de oldu sağ olsunlar, cevap vermeyenler de!
Cevap verenlerin sözlerini harmanladığımda ortaya; "Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ..." reklamını andıran bir malumun ilamı çıktı karşıma ve şaşırmayın ama yine şaşırmadım!
Bilirim ki; dünyanın her yerinde horoz öter, at kişner, koyun-kuzu meler, kur ulur, it ürür... Ve yine bilirim ki kurttan kurt doğar, itten de it...
İnanıyor ve biliyorum ki, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın Türk Türk'tür; Arap Arap'tır, Fransız da Fransız.
Dikkat edilirse görülür ki, dünyada milletler, nerede yaşarlarsa oraya adlarını verirler. Bu ad verme Avrupa dillerinde; Rusya, Almanya, İtalya, Çekoslovakya v.b. olduğu gibi "...ya", eki ile Türk illeri ve dillerinde ise Türkistan, Kazakistan, Moğolistan, Hindistan, Arabistan v.b. olduğu gibi; "..istan" ekiyle belirtilir. Türk yurdu, Türk vatanı anlamında kullanılan Türkiye'yi de "Turqia" şekliyle ilk olarak Avrupalılar kullanmışlardır.
Çünkü biz, Türk milleti olarak bin yıldır Turqia (Türkiye)'deyiz, önümüzdeki bin yıllarda da burada olacağız.
Yüzlerce yıl, defalarca "Haçlı Birliği" adıyla gelip Türk milletini Türkiye'den söküp atmayı denediler, beceremediler.
Savaşla başaramadıkları "Şark Meselesi" planlarını; diplomasi adı verilen bir ayağı demokrasi, öbür ayağı anarşi olan dayatma uygulamalarla sonuçlandırmak istiyorlar!
Haçlı emperyalistlerin bu oyunlarını bozmak ve iç politika denilen karşı planları uygulamak için siyasi partiler kurulur.
İdeal ve söylemleri değişik olması gereken partiler arasındaki en net fark; millî veya gayr-ı millî oluşlarıdır.
Haçlının, Emperyalistlerin, Avrupa Birliği veya Amerika Birleşik Devletleri veya her hangi başka bir milletin hegemonyasını kabul eden partiler gayr-ı millî; bütün bunlara ve her türlü emperyalizme karşı çıkan parti ise millîdir. Yani millettendir.
Bu ölçülere göre "Bağımsız Türkiye Partisi"nden başka bildiğiniz milli parti varsa söyleyin, ben de bildiklerimin izni kadar itirazımı yapayım...
Muhteşem Türk Atatürk'ün kurduğu parti ile mevcut Y-CeHaPe'nin, Alparslan Türkeş'in kurduğu parti ile "Yavru Muhalefet MeHaPe"nin akıllara ziyan farklarını söyleyeyim!...
Söyleyeyim ki, Türk yurdu Türkiye'de bütün milletin bir ve iri olmalarının yolu açılsın...
Yerim kalmadı! MHP'lilerin ve CeHaPe'lilerin tariflerini aktaracağım inşaallah...
"BU VATAN BİZİMDİR BİZİM KALACAK" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017