Türk milleti ve İslam coğrafyası üzerindeki sömürgeci hesaplarını, Haçlı seferleriyle diledikleri gibi gerçekleştiremeyen Batı dünyası, birçok farklı proje geliştirdi.Şark Projesi,İngiliz Sömürgeler Bakanlığı planları,Dinler arası Diyalog projesi,Büyük Ortadoğu Projesi,"Arz-ı Mev'ud ideali" ekseninde Büyük İsrail projesi,Arap Baharı? vs.II. Dünya Savaşına kadar bu projeler, İngiliz inisiyatifi ve öncülüğüyle yürütülürken; yarım asırdan bu yana söz konusu projelerde Amerika inisiyatifi devraldı. İngiltere, Vatikan ve İsrail, sömürge Hristiyan-Yahudi konsorsiyumunun diğer demirbaş ortakçıları oldu.Türk milleti, Haçlı seferleriyle İslam coğrafyasına çullanan sömürgeci dünyanın iflahını kesti. Aynı Haçlıların yedi düvel orduları, üç kıtada at süren Osmanlı İmparatorluğunun üstüne çullandılar. Anadolumuz başta olmak üzere işgal edilmedik vatan toprağımız kalmamıştı. Türk milleti ve İslam ümmeti böyle bir vahşi işgal ve yok oluş sürecinde debelenirken; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kuvay-ı Milliye kadrosu, canları ve imanlarıyla Haçlı ordularını söküp attılar. Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdular. Bugün onurumuz, namusumuz ve imanımızla insanca yaşayabiliyorsak, bunu o gazi ve şehit ecdada borçluyuz?Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeği öğretti hepimize. Tarihçi Emre Polat kardeşimize, tarihin akışını ters çeviren böyle büyük bir çığırı açabilmenin ve yok oluştan koca bir devleti kurabilmenin ancak nasibli bir insanın eliyle gerçekleşebileceğine dikkat çekerek, M. Kemal Atatürk'ün Ehl-i beyt soyundan oluşunu araştırmasını istiyor.Arşiv belgeleri ve temettuat kayıtları, Haydar Hoca'yı haklı çıkartıyor. Türk milleti, Gazi M. Kemal Atatürk'ün ana ve baba tarafından İmam Ali soyundan Ehl-i Beyt evladı bir seyyid olduğunu, Prof. Dr. Baş'tan duydu, öğrendi.Prof. Dr. Baş, hepimize bu gerçeği sadece öğretmiyor; yollar gösteriyor, projeler sunuyor, çözümler ortaya koyuyor.Prof. Dr. Baş'ın açtığı bu milli birlik ve bağımsızlık çığırı, Türkiye üzerinde iştah kabartan sömürgeci güçlerin adeta Milli Mücadele yıllarındaki korkularını yeniden depreştirdi. Her sahada içten satın almaları hızlandırdılar.Kendi projelerinde ortakçılık ve eş başkanlık üstlenenleri iktidara oturttular, onları koltuk sahibi yaptılar? Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ettiler.Ortalıkta Türkiyeli ama Amerikancı, Türkiyeli ama Avrupa Birlikçi, İslamcı ama BOP'çu, İslamcı ama Vatikanperver, İslamcı ama papazsever elemanlar çoğaldı.Devlet ve millet, incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalara tutuldu. Dinci-Cumhuriyetçi, sağ-sol, laik-anti laik, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Rum-Türk vs. tartışmalar içinde her gün kan ve güç kaybederek bugünlere geldik. Sadece güç kaybetmedik; kaynaklarımızı, madenlerimiz, işletmelerimizi, topraklarımızı ve GSMH'mızı kaybettik. Devlet-millet olarak borca-faize battık; meteliğe kurşun atıyoruz.Ecnebiler ise ülkenin kaymağını yiyor.Mesela Diyarbakır'ın Kurkan, Şahaban, Beykan, Katin, Kastel ve Karaali gibi yüksek yörelerinde Fransız Turcs Perenco firması, günlük 14. 000 varil ham petrolümüzü çıkartıp götürüyor. Sadece Perenco'nun çıkarttığı petrol, Türkiye'nin ham petrol tüketiminin %10'unu teşkil ediyor.Diyarbakırlı milyonlarca vatan evladı ise incir çekirdeğini doldurmayacak tartışma ve dalaşlarla birbirlerine düşürülüyor.Güneydoğumuz böyle de, Karadeniz farklı mı? Hayır? Aynı tabloyu Karadeniz yaşıyor.80'li yıllarda sağ-sol kapışmalarında birçok canını yitiren Karadeniz'imizde, madenleri başkaları götürüyor, denizdeki petrol satılacak güne bekletiliyor. Vatan evlatları ise aç-susuz birbirleriyle dalaştırılıyor. Geçen hafta Çayeli'ndeki panelde değerli iktisatçı-mühendis Selim Kotil kardeşim açıkladı: Çayeli Bakır İşletmeleri ve rezervleri 49 milyon dolara satılıyor. Yıllık üretim kapasitesi ise 13 milyon ton. Güncel fiyatla yıllık kapasite değeri 78 milyar dolar. Bu arada 34 tane köy daha istimlak edilecek. Köylü şayet istimlaka karşı çıkarsa, yeni yapılan düzenlemeyle Bakanlar Kurulu re'sen devreye girip istimlak kararı verecek.Yukarıda dağdan-köyden milletin malı götürülüyor; vatan evlatları ise aşağıda şehirde, kahvede, köyde birbiriyle didişiyor.Haydar Hoca, bu vaziyet çok vahim ve çok yanlış; gelin, bir olalım, beraber olalım, el-ele verelim, bu kaynaklarımızı devlet-millet ortaklığıyla işletelim, cebimiz para görsün, evimiz ve ülkemiz huzur dolsun diyor. Milli birlik ve ekonomik kalkınmanın projelerini ortaya koyuyor. Akl-ı selim olanlar kulak verdi, veriyor.Akılları Haçlıya tutulmuş olanlar ise maalesef incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalarla vatan evlatlarını teslim alıyorlar. Böylece devlet ve millet değirmenimize değil, Amerika, AB, Vatikan ve İsrail değirmenine su taşıyorlar.Sivil-asker, devlet millet, iktidar ve muhalefet kim olursak olalım, Prof. Dr. Baş'ın haykırdığı bu gerçeklere kulak verdiğimiz zaman kurtuluruz, para görürüz, huzur buluruz. Gerisi bir yok oluş hikayesidir?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019