İletişimin yaygınlaşmasına rağmen, yine de doğrudan demokrasiyi gerçekleştirmek mümkün olmamaktadır. O nedenle demokratik ülkeler, temsili demokraside karar kılmışlardır. Ancak milleti temsil edeceklerin seçilmesi konusunda, ülkeden ülkeye faklılıklar görülmektedir. Şöyle ki, her demokratik ülkede, milleti temsil aynı oranda gerçekleşmemektedir. Bazı ülkelerde temsil edilebilmek için yüzde 3, yüzde 5 veya yüzde 10 oy almak gerekmektedir.Milleti temsil alanında Türkiye'nin durumu hiç de iç açıcı değil. Çünkü "ileri demokrasi" diye diye her gün daha geriye gitmekteyiz. Gerçek demokrasi ile bağdaşmayan yüzde 10'luk seçim barajını bir türlü kaldıramadık. Hani darbeleri, ihtilalleri ve vesayet dönemini tarihe gömmüştük? Bu doğruysa, neden onları gerçekleştirenlerin en önemli eseri olan yüzde 10'luk seçim barajı hâlâ yürürlüktedir?Başkanlık sisteminde örnek gösterilen ABD de milleti temsil adaletsizdir ve özürlüdür. Amerika Senatosu, dünyada temsil niteliği bakımından en düşük meclistir. Her Amerikan eyaleti nüfusuna bakılmaksızın Senatoya iki temsilci göndermektedir. Meselâ 30 milyonluk bir eyaletin de ki senatörü var, 3 milyonluk eyaletin de. Türkiye'de de milleti temsil birçok açıdan eksiktir. Demokratik olmayan siyasi partiler yasasıyla, tam demokrasiyi hayata geçirmek imkânsızdır. Türkiye'de millet, oy verdiği partilerde bile, istediğini vekil seçemiyor. Genel merkez, daha doğrusu genel başkan, kimi aday gösterirse, seçmen ona oy vermeye mecbur bırakılıyor. Bu uygulama, seçmenin iradesine ipotek koymaktır. Böylesi yol ve yöntemlerle seçmenin iradesini teslim almak, sonra da ileri demokrasiden söz etmek, milleti aldatmaktır. Doğrudan demokrasi teorik olarak ifade edilir, fakat bunun tek pratiği Yunan'daki Atina uygulaması gösterilir. Ne var ki, o uygulama da teoriği tam yansıtmamaktadır. Çünkü Atina, küçücük bir kent devletçiği idi ve orada yalnızca erkekler oy kullanabiliyordu. O uygulamayı daha da geliştirerek günümüze taşımayı hiç kimse savunmuyor, ama milleti temsilin olabildiğince adaletli bir şekilde sağlanmasını herkes talep etmektedir.Demokrasi karşıtlarına göre, demokraside temsil olayı tam bir yutturmacadır. Onlar diyorlar ki: "Bir kişi herhangi bir konuda temsil edilebilir. Fakat binlerce kişinin, her konuda temsil edilmesi imkânsızdır." Böyle itirazları ve karşı çıkışları, bazıları dikkate almayabilir. Ama bu, yüzde 10'luk seçim barajı için bir gerekçe teşkil etmez.AKP iktidarı, milleti temsil noktasında birçok kusur ve zafiyet içeren seçim yasasını değiştireceği yerde, sistemi değiştirmeye yeltenmektedir. Elbette millet isterse sistem de değiştirilebilir. Fakat onun değiştirilmesi için ilkönce milleti tam temsil edecek meclisin oluşması sağlanmalıdır.Demokrasinin temeli olan temsil, adaletli oluşmuyorsa, o zaman demokrasiden de adaletten de söz edilemez. Demokrasilerde azınlığın hakkını korumak esastır. Kullanılan oyların bir kısmını yok sayarak azınlığın hakkı korunabilir mi? Bir ülkede, azınlıkların hakkı ne kadar çok korunuyorsa, orada demokrasi o kadar ileri gitmiş demektir. Maalesef, yüzde 10'lük seçim barajı çoğunluğun mutlak egemenliğine yol açmaktadır. Görülen o ki, AKP iktidarı, çoğunluğun egemenliğini içselleştirmiş ve onu tahkim etmenin gayreti içerisindedir. Peki, parlamentodaki muhalefet partilerine ne oluyor? Neden buna bir çözüm düşünmüyorlar? En pratik çözüm, yüzde 10'luk barajı aşamayan partilerle seçim ittifakı yapmak olamaz mı? Böylece hem temsilde adalet gerçekleştirilir, hem de demokrasiye işlerlik kazandırılır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018