Sanki büyük bir lütufta bulunuyormuş gibi fiyat artışları karşısında vücudunda yolunmamış yük kalmamış kuşa dönen 4 bin 253 lira asgari ücreti yıl ortasında artırmaya hazırlanan hükümetin davetiyle, bugün Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak.
2022'ye girerken asgari ücrete yüzde 50'lik bir artış yapılmıştı.
Ancak mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 73.5'i gördü.
Bu da TÜİK'e göre.
Yani yüzde 23.5 zaten çalışanın zaten hakkı.
Bu yüzden tahminlere göre zam oranı yüzde 23 ile yüzde 40 arasında olacakmış.
Yüzde 40 olsa bile yeterli mi?
Herkes biliyor ki değil.
Çünkü 1 Ocak 2022'de bu yana yüzde 40'tan az zamlanan ürün neredeyse yok.
Motorine mayıs sonuna kadar yüzde 135 zam geldi.
Benzine bu dönemde yüzde 104 zamlandı.
Süt, salça, yağ, peynir, su ve giyim eşyasından tutun bebek mamasına kadar yüzlerce ürün yüzde 40'ın kat kat üzerinde zam gördü.
Verilerine TÜİK'ten daha fazla güven duyulan ENAG'ın açıkladığı mayıs ayındaki yıllık enflasyon ise yüzde 160.76 seviyesindeydi.
Bu veriye göre asgari ücrette yüzde 110'un altında bir artış işçinin alım gücündeki erimeyi gideremez.
Dolayısıyla eğer hükümet gerçekten emekçiyi düşünüyorsa, asgari ücrette alım gücündeki erimeyi karşılayacak, hatta alım gücünü geçen yıla göre biraz daha yükseltecek artışa gitmeli.
Ancak gelin görün ki böyle bir artış yapacak bir hükümet ortalıkta yok maalesef.
Dün Türk-İş haziran ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Verilere göre ülkemizde haziranda 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 391 lira yükseldi.
Yoksulluk sınırı ise 20 bin 818 liraya yükseldi.
Yani ülkemizde bir ailenin yoksul olabilmesi için her ay o haneye yaklaşık 21 bin lira para girmesi gerekiyor.
Bu yoksulluk için alt sınır.
Hükümet ise neyi konuşuyor?
Asgari ücreti 6 bin lira yapılıp, yapılamayacağını…
6 bin lira olsa ne olur olmasa ne olur…
En azından çok bir şey yapmış gibi hükümetin çalışanların başına kakmasından kurtulmuş olunur.
Hani bazen insan onuruna yakışır bir yaşam için gerekli olan gelirden bahsedilir ya, ülkemizde o onurlu seviyeden kat kat uzaktayız.
Ülkemizin yönetimine çöreklenmiş politikacıların böyle bir seviyeye insanımızı ulaştırmak gibi bir hayalleri de yok, hiçbir zaman da olmadı.
Son dönemde böyle bir hedefi, amacı taşıyan bir kişi gördü Türkiye.
Prof. Dr. Haydar Baş…
Yazdığı Milli Ekonomi Modeli'yle Türkiye'de her bir vatandaşın 'elveda fakirlik hoş geldin zenginlik' diyeceğini yıllarca söyledi Prof. Dr. Haydar Baş.
Ancak milletimiz kendisine yoksulluk sınırının 5'te 1'inin reva gören politikacıların peşinden gitmeyi tercih etti.
İşte bugün bunun için bu haldeyiz.
Bundan kurtulmak için hâlâ çaresiz değiliz.
Zira Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde hedeflediği zengin Türkiye idealine koşan Hüseyin Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi kadroları milletimizden görev beklemektedir.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024