"Milletin efendisi" olmak mı, yoksa "ecnebinin marabası" olmak mı'!

Şapkalarımızı şöyle bir önümüze koyalım, bugüne kadar peşine takıldığımız partilerimizi de bir yana bırakalım? Elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim.AB ülkeleri ve ABD'nin çiftçisi çiftçi de, Türk çiftçisi "ecnebinin marabası" mı, yarıcısı mı?!Onların emek ve üretimleri para ediyor da, Türk çiftçisininki neden para etmiyor.Ecnebinin buğdayı buğday da, Türk çiftçisininki arpa mı?! Hayır.Elin çayı çay da, Karadenizlininki ot mu?! Hayır? O zaman niye Karadenizli müstahsilin çayı, ecnebinin otu kadar para etmiyor?!Elin tütünü tütün de, bizimkisi lahana yaprağı mı?! Hayır? Bilakis altın gibi ürün.Elin soğanı soğan, pancarı pancar da, Türk köylüsününki yer elması mı?! Niye Türk köylüsünün soğanı, sarımsağı, pancarı, ecnebinin yer elması kadar bile para etmiyor; çiftçimiz kan ağlıyor.Ecnebinin fındığı fındık, zeytini zeytin de, bizimkisi leblebi mi?! Niye bizim altın gibi fındığımız, zeytinimiz, onların leblebisi kadar para etmiyor?!Toprağımızda mı bir noksanlık var?! Hayır? Madden ve manen dünyanın en zengin, en bereketli ve en dualı toprağı Anadolu ve Trakya toprağıdır? Bırakın toprağımızın maddi unsurlarındaki zenginliğini bir yana, dünyanın hangi topraklarında Anadolu'muz kadar ağzı dualıların niyazı, mübarek şehitlerin kanı var, evliya nefesi, enbiya hatırası var?! Nerede var?!Anadolu ve Trakya'mızın havası mı, güneşi mi, suyu mu, ecnebilerinkinden aşağı?! Hayır? Bilakis yedi iklim dört mevsimin aynı anda yaşandığı bir "cennet vatan"dayız. Siz ne bakıyorsunuz, mübarek vatanı "satılık emlak" zanneden siyaset işportacılarına? Onlara göre her şey satılabilir; babalar gibi satılır.Havamız, güneşimiz, suyumuz, toprağımız ve eli nasırlı çiftçimiz, dünyanın hiçbir yerinde eşi ve menendi olmayan türden ise, neden ürünümüz ecnebilerinki kadar para etmiyor.Bu gerçeği hepimiz görmek zorundayız? Çiftçimiz de, köylümüz de görmek zorunda. Elini vicdanına koyan herkes görmek durumunda:Toprağından havasına, çiftçisinden çalışkanlığına kadar her şeyimiz mükemmel; lakin bu işleri bereketlendirecek, şahlandıracak "siyasi irade" zafiyeti var? Ankara'dakilerin Türk tarımına ilişkin çözümü yok, projesi yok, IMF, AB ve ABD'den ithal akıldan başka akılları yok!Türk çiftçisini ve köylüsünü bir nevi IMF'nin, AB'nin ve ABD'nin "marabası" ve "yarıcısı" yapmak isteyen "hariçten koyma akıllı" siyaset erbabı var? Problem burada!Türk çiftçisine, "ananı al da git" diyen bir politik anlayış var. Eli nasırlı, bağrı ve alnı yanık Türk çiftçisine, "gözünü toprak doyursun" diyen bir politika kadrosu var Ankara'da!Tam bu noktada çiftçimizin de bir büyük hatası var; kendisine, toprağına, tohumuna, ürününe sahip çıkan, onlar için proje ve kaynak üreten siyaset erbabına destek verip işbaşına getirmiyor? Türk tarımına ilişkin hiçbir çözümü bulunmadığı gibi Türk çiftçisine "ananı al da git, gözünü toprak doyursun" diyecek kadar hem kel, hem de fodul politikacılara destek veriyor, işbaşına getiriyor? O zaman da olan çiftçiye oluyor, köylüye oluyor, millete ve devlete oluyor.O halde bu vahim gidişata son vermek ve "ecnebinin marabası" olmaktan kurtulmak için, bugünden karar vermek gerekmektedir.Bu bağlamda, çiftçinin ve köylünün sahibi olması ve Türk tarımına yönelik kalkınma projeleri ve kaynakları ortaya koyması bakımından BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, tek alternatiftir. Türkiye'nin ve Türk çiftçisinin BTP'den ve Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'tan ve onun Milli Ekonomi Modeli'nden başka bir alternatifi yoktur. Yüzlerce bilim adamının katıldığı 4 tane uluslar arası kongrede görüldüğü üzere ilim bunu haykırıyor, akıl ve vicdan bunu söylüyor?  Tercih milletin? M. Kemal Atatürk'ün belirttiği gibi "milletin efendisi olmak" yahut "ecnebinin marabası olmak", yine milletin tercihi ve kararı ile olacaktır.