Milli Mücadele’de mandacılar ve bağımsızlık yanlısı din adamları -2-
Millî Mücadele’nin önde gelen isimlerinden Bekir Sami, İsmail Hami, Vasıf, Rafet Beylerle, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Cebesoy’un babası) mandayı savunanların başında gelmiştir. Kongredeki manda tartışmasından kesitler şöyleydi
30.08.2025 00:43:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





(Dünden devam)
"Millî Mücadele'nin önde gelen isimlerinden Bekir Sami, İsmail Hami, Vasıf, Rafet Beylerle, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Cebesoy'un babası) mandayı savunanların başında gelmiştir. Kongredeki manda tartışmasından kesitler şöyleydi:
"İlk sözü Vasıf (Kara Vasıf) Bey almıştı. Kürsüye gelerek konuşmaya başladı. Vasıf Bey, uzun beyanatında, mandayı kabulden başka çare olmadığını söyledi.
(…) Sonra İsmail Hami Bey kürsüye geldi. Bu zat da mandaya taraftar, hatta en hararetli taraftar. Manda kabul edilmezse her şeyin başında malen iflas edeceğimizi, varidatımızın masrafımıza gayri kafi olduğunu, velhasıl varlığımızın muhafazası için mandadan başka çare olmadığını, İstanbul'da İzzet Paşa ile diğer rical-i kiramın aynı fikirde olduklarından uzun uzadıya bahsetti.
(…) Azadan Macit Bey de söz aldı. Ve dedi ki: 'Heyet-i umumiyece asıl müzakere edilecek mesele şudur: Bundan sonra biz yalnız yaşayamayacak mıyız? Mutlaka bir devletin mandasına mı muhtacız?
Eğer bu ihtiyaçta isek, bu mandayı ne şekilde anlayacağız, mandaterle ne esaslar üzerinde görüşeceğiz; mandater kim olacak? Önce bunları görüşelim.'
Mustafa Kemal Paşa, bu sözler üzerine riyaset mevkiinden söze karıştı ve 'Bu raporda iki nokta-i nazar tezahür ediyor. Birincisi; devletin dahilî ve haricî istiklalinden vazgeçmemesidir. İkincisi; devlet ve milletin haricin tazyikat-ı musırranesine karşı bir muavenet ve müzaheret ihtiyacında bulunup bulunmamasıdır. Asıl tereddüd-ü mucip nokta budur. Müsaade buyurulursa bunun teemmülü için teklifi, encümene verelim. Sonra müzakere ederiz. Çünkü dahilî ve haricî istiklalimizi kaybetmek istemiyoruz 'dedi.
Fakat Paşa'nın bu sözü biter bitmez hemen Bekir Sami Bey söz aldı: 'Deruhte ettiğimiz vazife çok ağır ve çok mühimdir. Beyhude vakit geçirmeyelim. Beyhude münakaşaya mahal yoktur. Boş geçirecek bir dakikamız yoktur.
Muhtıramızı hemen müzakere ile serian bir karar ittihaz edelim' dedi ve ondan sonra İsmail Paşa da, 'Hemen karar verelim. Teklifi encümene havale ile vakit geçirmeyelim' sözleriyle, Paşa'nın teklifini reddettirmek istedi.
İsmail Fazıl Paşa, 'Mandayı mı kabul edeceğiz, istiklali mi? Mesele budur. Ben de Bekir Sami Bey'in fikrine iştirak ediyorum' dedi.
Mandacıların birbirini takip eden bu nutukları, istiklal taraftarlarının canını sıkmağa başladı.
Hoca Raif Efendi, artık tahammül edemeyerek söz istedi. Ve manda aleyhinde söyledi."
Raif Efendi, Erzurum Delegesi ve Heyet-i Temsiliye üyesi olarak Sivas Kongresi'ne katılmıştı.
Şöyle bir konuşma yapmıştır:
"… Bendeniz de müzakerenin devamı taraftarıyım. Mesela, Vasıf Bey biraderimizin bir teklifi var; bir kere mandanın esas olarak kabul edilip edilmeyeceği taayyün etmelidir. Her şeyden evvel bunu halledelim.
İstiklaliyet ile manda arasında ne fark vardır? Daha doğrusu manda tabirini kullandığımız zaman artık istiklaliyet tabirini kullanmayacaksak, mandayı kabul etmeye burada karar verelim… Manda tabirini kullanmakla istiklali kullanamayacağımızdan herhalde bu manda tabirini reddetmeliyiz" deyince manda taraftarlarını öfkelendirmiştir."
Sivas Kongresi'nde, Amerikan mandasını reddedenlerin başında ise bir din adamı, Hoca Raif Efendi'nin gelmesi, esasen Mustafa Kemal'in neden din âlimleriyle beraber yola çıktığını da göstermektedir. Özellikle İstanbul'dan gelen temsilciler manda konusunda ısrar ederken, bunlara dayanamayan Hoca Raif Efendi millî irade ve istiklalden bahsetmiştir.
"Kongrenin hitamı münasebetiyle neşredilen 11 Eylül Perşembe günlü beyannameden başka 12 Eylül Cuma günü de bütün Sivas ahalisinin davetiyle açık bir celse yapıldı. Bu açık celse, büyük millî ve vatanî tezahürata vesile oldu. Muhtelif nutuklar irad edildi, temenniler yapıldı ve kongrenin seçtiği Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Paşa tebrik edildi.
Sivas Kongresi'nde Heyet-i Temsileye'ye; Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf, Bekir Sami, Hoca Raif, Şeyh Fevzi, Mazhar Müfit, Hakkı Behiç, Hüsrev Sami, Kara Vasıf, Ömer Muhtar ve Niğdeli Mustafa Bey'ler seçildiler." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
"Millî Mücadele'nin önde gelen isimlerinden Bekir Sami, İsmail Hami, Vasıf, Rafet Beylerle, İsmail Fazıl Paşa (Ali Fuat Cebesoy'un babası) mandayı savunanların başında gelmiştir. Kongredeki manda tartışmasından kesitler şöyleydi:
"İlk sözü Vasıf (Kara Vasıf) Bey almıştı. Kürsüye gelerek konuşmaya başladı. Vasıf Bey, uzun beyanatında, mandayı kabulden başka çare olmadığını söyledi.
(…) Sonra İsmail Hami Bey kürsüye geldi. Bu zat da mandaya taraftar, hatta en hararetli taraftar. Manda kabul edilmezse her şeyin başında malen iflas edeceğimizi, varidatımızın masrafımıza gayri kafi olduğunu, velhasıl varlığımızın muhafazası için mandadan başka çare olmadığını, İstanbul'da İzzet Paşa ile diğer rical-i kiramın aynı fikirde olduklarından uzun uzadıya bahsetti.
(…) Azadan Macit Bey de söz aldı. Ve dedi ki: 'Heyet-i umumiyece asıl müzakere edilecek mesele şudur: Bundan sonra biz yalnız yaşayamayacak mıyız? Mutlaka bir devletin mandasına mı muhtacız?
Eğer bu ihtiyaçta isek, bu mandayı ne şekilde anlayacağız, mandaterle ne esaslar üzerinde görüşeceğiz; mandater kim olacak? Önce bunları görüşelim.'
Mustafa Kemal Paşa, bu sözler üzerine riyaset mevkiinden söze karıştı ve 'Bu raporda iki nokta-i nazar tezahür ediyor. Birincisi; devletin dahilî ve haricî istiklalinden vazgeçmemesidir. İkincisi; devlet ve milletin haricin tazyikat-ı musırranesine karşı bir muavenet ve müzaheret ihtiyacında bulunup bulunmamasıdır. Asıl tereddüd-ü mucip nokta budur. Müsaade buyurulursa bunun teemmülü için teklifi, encümene verelim. Sonra müzakere ederiz. Çünkü dahilî ve haricî istiklalimizi kaybetmek istemiyoruz 'dedi.
Fakat Paşa'nın bu sözü biter bitmez hemen Bekir Sami Bey söz aldı: 'Deruhte ettiğimiz vazife çok ağır ve çok mühimdir. Beyhude vakit geçirmeyelim. Beyhude münakaşaya mahal yoktur. Boş geçirecek bir dakikamız yoktur.
Muhtıramızı hemen müzakere ile serian bir karar ittihaz edelim' dedi ve ondan sonra İsmail Paşa da, 'Hemen karar verelim. Teklifi encümene havale ile vakit geçirmeyelim' sözleriyle, Paşa'nın teklifini reddettirmek istedi.
İsmail Fazıl Paşa, 'Mandayı mı kabul edeceğiz, istiklali mi? Mesele budur. Ben de Bekir Sami Bey'in fikrine iştirak ediyorum' dedi.
Mandacıların birbirini takip eden bu nutukları, istiklal taraftarlarının canını sıkmağa başladı.
Hoca Raif Efendi, artık tahammül edemeyerek söz istedi. Ve manda aleyhinde söyledi."
Raif Efendi, Erzurum Delegesi ve Heyet-i Temsiliye üyesi olarak Sivas Kongresi'ne katılmıştı.
Şöyle bir konuşma yapmıştır:
"… Bendeniz de müzakerenin devamı taraftarıyım. Mesela, Vasıf Bey biraderimizin bir teklifi var; bir kere mandanın esas olarak kabul edilip edilmeyeceği taayyün etmelidir. Her şeyden evvel bunu halledelim.
İstiklaliyet ile manda arasında ne fark vardır? Daha doğrusu manda tabirini kullandığımız zaman artık istiklaliyet tabirini kullanmayacaksak, mandayı kabul etmeye burada karar verelim… Manda tabirini kullanmakla istiklali kullanamayacağımızdan herhalde bu manda tabirini reddetmeliyiz" deyince manda taraftarlarını öfkelendirmiştir."
Sivas Kongresi'nde, Amerikan mandasını reddedenlerin başında ise bir din adamı, Hoca Raif Efendi'nin gelmesi, esasen Mustafa Kemal'in neden din âlimleriyle beraber yola çıktığını da göstermektedir. Özellikle İstanbul'dan gelen temsilciler manda konusunda ısrar ederken, bunlara dayanamayan Hoca Raif Efendi millî irade ve istiklalden bahsetmiştir.
"Kongrenin hitamı münasebetiyle neşredilen 11 Eylül Perşembe günlü beyannameden başka 12 Eylül Cuma günü de bütün Sivas ahalisinin davetiyle açık bir celse yapıldı. Bu açık celse, büyük millî ve vatanî tezahürata vesile oldu. Muhtelif nutuklar irad edildi, temenniler yapıldı ve kongrenin seçtiği Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Paşa tebrik edildi.
Sivas Kongresi'nde Heyet-i Temsileye'ye; Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf, Bekir Sami, Hoca Raif, Şeyh Fevzi, Mazhar Müfit, Hakkı Behiç, Hüsrev Sami, Kara Vasıf, Ömer Muhtar ve Niğdeli Mustafa Bey'ler seçildiler." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.