Minyatür çok derinlikli bir dünya
Minyatür sanatçısı ve eğitmen Gülçin Anmaç, "Benim minyatür yapmamdaki ve sevmemdeki en önemli neden, minyatürün katmanlı bir hikayesinin olması" dedi
19.02.2021 04:51:00
Bir minyatür eserinin alt yapısında aslında iki farklı bakış açısının olduğunu vurgulayan Minyatür sanatçısı ve eğitmen Gülçin Anmaç şunları söyledi: "Mesela bir afiş, kitap kapağı, konulu bir serginin içinde yer almak gibi, önceden konusu belirlenmiş, bazen de ebatı çizilmiş alanlarda iş geliyor. Buna zaten tasarım demek lazım. Yani siz, sizden istenilen bir şeyin tasarımını yapıyorsunuz. Bu da çok heyecan verici oluyor. Beni sınırlamıyor. Burada aslında çok bağımsız değilsiniz ama bu işi kendi çizginizle, özgünlüğünüzle yapıyorsunuz. İkincisi sanat yaptığınız, yani sizi bir şeyin sınırlamadığı bir alan. Mesela beni gerçekten İstanbul çok etkiliyor. En son Eyüpsultan'ı üç kere çalıştım. 'Dördüncü de bambaşka bakış açısıyla çalışıyorum' dediğimde bu sefer artık ben orada özgün, tamamen kendi istediğim ve kendi karar verdiğim alanda çalışıyorum. Bunlara iki farklı çalışma algısı diyebiliriz."
Masalsı bir tarafı var
Gülçin Anmaç, minyatürün masalsı bir tarafı olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: "Yani anlatımda, minyatürün renk algısını konuşacak olursak, mesela (sanatçı), pembe zeminler, yeşil bulutlar, altın nehirler veya mavi at yapmış. Süreç içinde incelediğinizde, rengi o kadar sınırlamadan, o kadar özgür bir bakışla kullanmış ki bu çok ilham verici bir şey.
Yani hiç aklınıza gelmeyen şeyler uyandırıyor. Bazen bir savaş sahnesi izliyorsunuz, zemin pembe. (Renkler) o kadar olayı yumuşatıyor ve değiştiriyor ki veya lila renkli kayalıklar ya da turkuaz bir çınar. Bunlar minyatürde rengin hiç aklınıza gelmeyecek halleri ve çok karışık ya da kirli değildir. Boya net sürülür, hikayede baskındır. Bu da beni çok etkilemiştir."
Katmanlı bir sanat
Minyatürün aynı zamanda katmanlı bir sanat dalı olduğunu belirten Anmaç, "Benim minyatür yapmamdaki ve sevmemdeki en önemli neden, minyatürün katmanlı bir hikayesinin olması. Bir tablo düşünün bu sayfa içinde farklı mekanlar veya farklı zamanlar bir arada gösterilebiliyor. Tabii ki bu, perspektifin sınırlı kullanılması, her bir ayrılma hareketinin zamanını, mekanı ayıran hareketin ise okumalarını öğrenmek ile mümkün olabilen bir şey. Dolayısıyla siz, bir sayfada bir savaşı, bir aşk hikayesini, şehrin bir sürü katmanını bir anda anlatabiliyorsunuz. Yani bir kitap, bir sayfada bir tablo olabiliyor. İşte bu minyatürle mümkün ve çok derinlikli bir dünya" ifadelerini kullandı. AA
Masalsı bir tarafı var
Gülçin Anmaç, minyatürün masalsı bir tarafı olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: "Yani anlatımda, minyatürün renk algısını konuşacak olursak, mesela (sanatçı), pembe zeminler, yeşil bulutlar, altın nehirler veya mavi at yapmış. Süreç içinde incelediğinizde, rengi o kadar sınırlamadan, o kadar özgür bir bakışla kullanmış ki bu çok ilham verici bir şey.
Yani hiç aklınıza gelmeyen şeyler uyandırıyor. Bazen bir savaş sahnesi izliyorsunuz, zemin pembe. (Renkler) o kadar olayı yumuşatıyor ve değiştiriyor ki veya lila renkli kayalıklar ya da turkuaz bir çınar. Bunlar minyatürde rengin hiç aklınıza gelmeyecek halleri ve çok karışık ya da kirli değildir. Boya net sürülür, hikayede baskındır. Bu da beni çok etkilemiştir."
Katmanlı bir sanat
Minyatürün aynı zamanda katmanlı bir sanat dalı olduğunu belirten Anmaç, "Benim minyatür yapmamdaki ve sevmemdeki en önemli neden, minyatürün katmanlı bir hikayesinin olması. Bir tablo düşünün bu sayfa içinde farklı mekanlar veya farklı zamanlar bir arada gösterilebiliyor. Tabii ki bu, perspektifin sınırlı kullanılması, her bir ayrılma hareketinin zamanını, mekanı ayıran hareketin ise okumalarını öğrenmek ile mümkün olabilen bir şey. Dolayısıyla siz, bir sayfada bir savaşı, bir aşk hikayesini, şehrin bir sürü katmanını bir anda anlatabiliyorsunuz. Yani bir kitap, bir sayfada bir tablo olabiliyor. İşte bu minyatürle mümkün ve çok derinlikli bir dünya" ifadelerini kullandı. AA