Hz. Muhammed Mustafa'yı (sav) sevmenin ispatı; O'nun söz ve fiillerini (Sünnetlerini) tatbik etmek veEhl-i Beyt'in itikad ve istikameti üzere bulunmaktır. Resulullah'ı sevdiğini iddia edip, O'nun yolundangitmeyen, O'na sevda beslemeyen, O'nun sevgisinden ne kadar söz edebilir ki? Sevginin boyutu; sevgiliye olan hasret ve sevgilinin yoluna tâbi olmakla doğru orantılıdır. Her söz bir iddiadan ibaret olduğuna göre, her iddia da ispat ister. Hz. Muhammed Mustafa'yı (sav) sevmenin ispatı; O'nun söz ve fiillerini (Sünnetlerini) tatbik etmek ve Ehl-i Beyt'in itikad ve istikameti üzere bulunmaktır. Resulullah'ı sevdiğini iddia edip, O'nun yolundan gitmeyen, O'na sevda beslemeyen, O'nun sevgisinden ne kadar söz edebilir ki?O'nun şefaatini talep edip salâvat okuyanlar, Allah'ın (cc) emrini yerine getirip, sevda kervanında yerlerini alırlar. O'nun sünnetlerine ters düşenler de, O'nu incitmiş olurlar. Allah (cc) O'nu incitenleri, Kendini incitmekle eş görmüş, horlayıcı bir azapla tehdit etmiştir."Muhakkak ki Allah ve melekleri, Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler; siz de O'nun üzerine salâvat getiriniz ve O'nun için selamet dileyin. Muhakkak ki Allah'ı ve Resulünü incitenlere Allah; dünya ve ahirette lanet etmiştir. Ve onlar için, horlayıcı bir azap hazırlamıştır" (Ahzab Sûresi: 56-57 ayetler).Şair, Hz. Peygambere olan sevgi ve muhabbeti şu sözlerle dile getirir:"Seccaden kumlardı...Devirlerden, diyarlardanGelip, göklerde buluşanEzanların vardı...Mescit mü'min, minber mümin...Taşardı kubbelerden tekbir,Dolardı kubbelere "âmin".. ***Ve mübarek geceler dualarımız;Geri gelmeyen dualardı...Geceler ki pırıl pırıl;Kandillerin yanardı.Kapına gelenler yâ Muhammed,- uzaktan, yakından -Mü'min döndüler kapından...Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,İki dünyada aziz ümmet;Muhammed ümmetiydi. ***Konsun yine pervazlara güvercinler,"Hû hû"lara karışsın âminler...Mübarek akşamdır;Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! ***Şimdi seni ananlar,Anıyor ağlar gibi...Ey yetimler yetimi!Ey garipler garibi!Düşkünlerin kanadıydın,Yoksulların sahibi...Nerde kaldın ey Resûl!..Nerde kaldın ey Nebi!.. ***Günler ne günlerdi, yâ Muhammed,Çağlar ne çağlardı:Daha dünyaya gelmeden,Mü'minlerin vardı...Ve bir gün, ki gafletÇöller kadardı,Halîme'nin kucağındaAbdullah'ın yetimi,Âmine'nin emaneti ağlardı.Hatice'nin goncası,Aişe'nin gülüydün.Ümmetinin gözbebeğiGöklerin Resûlüydün... ***Elçi geldin, elçiler gönderdin...Ruhunu Allah'a,Elini ümmetine verdin.Beşiğin, yurdun, yuvanMekke'de bunalırsanMedine'ye göçerdin. ***Biz bu dünyadan nereyeGöçelim, yâ Muhammed?Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanetAltın devrini yaşıyor...Diller, sayfalar, satırlar,"Ebu Leheb öldü" diyorlar.Ebû Leheb ölmedi yâ MuhammedEbû Cehil kıt'alar dolaşıyor! ***Neler duydu şu dünyadaMevlidine hayran kulaklarımız;Ne adlar ezberledi, ey Nebî,Adına alışkın dudaklarımız!Artık, yolunu bilmiyor;Artık, yolunu unuttuAyaklarımız!Kâbe'ne siyahlarYakışmamıştır yâ MuhammedBugünkü kadar!.. ***Hased gururla savaşta;Gurur, Kaf Dağı'nda derebeyi...Onu da yaralarlar kanadından,Gelse bir şefkat meleği...İyiliğin türbesineTürbedâr oldu iyi.Vicdanlar sakatÇıkmadan yarına,İyilikler getir, güzellikler getir,Âdem oğullarına! ***Şu gördüğün duvarlar kiKimi Tâif'tir, kimi Hayber'dir...Fethedemedik yâ Muhammed,Senelerdir...Ne doğruluk, ne doğru;Ne iyilik, ne iyi...Bahçende en güzel dal,Unuttu yemiş vermeyi...Günahın kursağındaHaramların peteği! ***Bayram yaptı yapanlar;Semâve'yi boşaltıp,Sâve'yi dolduranlar...Atını hendeklerden -bir atlayışta-Aşırdı aşıranlar...Ağlasın Yesrib...Ağlasın Selman'lar... ***Gözleri perdeleyen toprak,Yüzlere serptiğin topraktı...Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,Yabanların gözünde kalacaktı! ***Konsun yine pervazlara güvercinler,"Hû hû"lara karışsın âminler...Mübarek akşamdır;Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! ***Yüreklerden taşsınYine, imanlar!Itrî bestelesin Tekbîr'ini;Evliyâ, okusun Kur'ân'lar!Ve Kur'ân-ı göz nûruyla çoğaltsınKayışzâde Osman'lar. ***Na'tını Galip yazsın,Mevlid'ini Süleyman'lar!Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle,Geri gelsin Sinan'lar!Çarpılsın, hakikat niyetine,Cenaze namazı kıldıranlar! ***Gel, ey Muhammed, bahardır...Dudaklar ardında saklıÂminlerimiz vardır...Hacdan döner gibi gel;Mi'râc'dan iner gibi gel;Bekliyoruz yıllardır!Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;Hızır kanad, Cibril kanad;Nisan kanad, bahar kanad;Âyetlerini ezber bilenYapraklar kanad... ***Açılsın göklerin kapıları,Açılsın perdeler, kat kat!Çöllere dökülsün yıldızlar;Dizilsin yollarınaYetimler, günahsızlar!Çöl gecelerinden, yanıkTürküler yapan kızlarSancağını saçlarıyla dokusun;Bilâl-i Habeşî sustuysaEzânlarını Dâvûd okusun! ***Konsun yine pervazlara güvercinler,"Hû hû"lara karışsın âminler...Mübarek akşamdır;Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!"(Arif Nihat Asya) Oğuz Köroğlu
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.