Modern çağ hastalığı: İnsülin direnci
İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Memduh Caymaz, modern çağın hastalığı olarak bilinen insülin direnci, çalışma hayatında özellikle ofis çalışanlarını olumsuz etkilediğini belirterek alınması gereken önlemleri sıraladı
06.07.2018 00:00:00
Modern çağın hastalığı olarak bilinen insülin direncine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Memduh Caymaz, çalışma hayatında özellikle ofis çalışanlarını olumsuz etkilediğini belirterek alınması gereken önlemler hakkında açıklamalarda bulundu.
Günümüzde ofis çalışanlarının sayısı belirgin olarak artmıştır diyen Dr. Memduh Caymaz, "Beslenme düzenindeki değişikliklerle beraber bu grup insanlarda obezite ve bunun sonucu olarak da insülin direnci giderek artmaktadır. Şunu özellikle konunun başlangıcında vurgulamak isterim ki insülin direnci kilolu olmaya veya kilo alımına neden olmaz, tam tersi, kilolu olmak veya kilo almak insülin direncine neden olur. Yani kilolu olduğumuz için insülin direncimiz oluşuyor, kilo kaybedersek, normal kilomuza dönersek insülin direnci düzelir" şeklinde konuştu.
İnsülin direncinin nedeni obezite
İnsülin hepimizin vücudunda doğuştan var olduğunu hatırlatan Dr. Caymaz, "Basit olarak ifade edersek, pankreastan salgılanan ve kan şekerini düşüren hormondur. Etkisinin azalmasında ve eksikliğinde şeker hastalığı meydana gelmektedir. İnsülin direnci ise insülinle meydana gelen kan şekeri düşüklüğü derecesindeki azalmadır, yani kan şekerini yeterli düzeyde düşürmek için daha fazla insülin gerekir. İnsülin direncinin en sık görülen nedeni obezitedir.
Obezite ilişkili insülin direncinin sonuçları şunlardır: Açlık şekerinde yükseklik (şeker hastalığı olmadan), şeker yükleme testinde 2'nci saat şekerinde yükseklik (şeker hastalığı olmadan), şeker hastalığı (tip 2), kan yağı (trigliserid) yüksekliği, iyi huylu kolesterol (HDL) düşüklüğü, tansiyon yüksekliği, şeker hapı veya insülin kullanan kişilerde şeker düzeylerinin yükselmesi, kalp-damar hastalığı, polikistikover sendromu, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı, bazı kanserler (meme, kalın bağırsak, rahim kanseri gibi)" dedi.
'Tedavi; kilo kaybı ve egzersiz'
Tedavisi hakkında bilgi veren Dr. Caymaz, "Tedavi kısmından da bahsetmek gerekirse, tedavinin temelini kilo kaybı ve fiziksel aktiviteyi arttırmak oluşturur. Gelelim asıl konuya; metformin kullanımına. Metformin diyabet gelişiminin önlenmesinde etkilidir ancak diyet ve egzersiz kadar etkili değildir. Bu yüzden asıl tedavi kilo kaybı ve egzersizdir.
Bununla birlikte kalp-damar hastalıklarının riskini azaltmaya yönelik olarak kan basıncı yüksekliği ve kolesterol yüksekliği de tedavi edilmelidir. Metformin ve pioglitazon, yüksek riskli hastalarda, şeker hastalığı gelişimini azaltmaktadır ancak kalp-damar hastalıklarının önlenmesine dair sonuçları yeterince açık değildir" açıklamasında bulundu.
İHA
Günümüzde ofis çalışanlarının sayısı belirgin olarak artmıştır diyen Dr. Memduh Caymaz, "Beslenme düzenindeki değişikliklerle beraber bu grup insanlarda obezite ve bunun sonucu olarak da insülin direnci giderek artmaktadır. Şunu özellikle konunun başlangıcında vurgulamak isterim ki insülin direnci kilolu olmaya veya kilo alımına neden olmaz, tam tersi, kilolu olmak veya kilo almak insülin direncine neden olur. Yani kilolu olduğumuz için insülin direncimiz oluşuyor, kilo kaybedersek, normal kilomuza dönersek insülin direnci düzelir" şeklinde konuştu.
İnsülin direncinin nedeni obezite
İnsülin hepimizin vücudunda doğuştan var olduğunu hatırlatan Dr. Caymaz, "Basit olarak ifade edersek, pankreastan salgılanan ve kan şekerini düşüren hormondur. Etkisinin azalmasında ve eksikliğinde şeker hastalığı meydana gelmektedir. İnsülin direnci ise insülinle meydana gelen kan şekeri düşüklüğü derecesindeki azalmadır, yani kan şekerini yeterli düzeyde düşürmek için daha fazla insülin gerekir. İnsülin direncinin en sık görülen nedeni obezitedir.
Obezite ilişkili insülin direncinin sonuçları şunlardır: Açlık şekerinde yükseklik (şeker hastalığı olmadan), şeker yükleme testinde 2'nci saat şekerinde yükseklik (şeker hastalığı olmadan), şeker hastalığı (tip 2), kan yağı (trigliserid) yüksekliği, iyi huylu kolesterol (HDL) düşüklüğü, tansiyon yüksekliği, şeker hapı veya insülin kullanan kişilerde şeker düzeylerinin yükselmesi, kalp-damar hastalığı, polikistikover sendromu, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı, bazı kanserler (meme, kalın bağırsak, rahim kanseri gibi)" dedi.
'Tedavi; kilo kaybı ve egzersiz'
Tedavisi hakkında bilgi veren Dr. Caymaz, "Tedavi kısmından da bahsetmek gerekirse, tedavinin temelini kilo kaybı ve fiziksel aktiviteyi arttırmak oluşturur. Gelelim asıl konuya; metformin kullanımına. Metformin diyabet gelişiminin önlenmesinde etkilidir ancak diyet ve egzersiz kadar etkili değildir. Bu yüzden asıl tedavi kilo kaybı ve egzersizdir.
Bununla birlikte kalp-damar hastalıklarının riskini azaltmaya yönelik olarak kan basıncı yüksekliği ve kolesterol yüksekliği de tedavi edilmelidir. Metformin ve pioglitazon, yüksek riskli hastalarda, şeker hastalığı gelişimini azaltmaktadır ancak kalp-damar hastalıklarının önlenmesine dair sonuçları yeterince açık değildir" açıklamasında bulundu.
İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.