Hangi ülkenin malı, hangi kafanın ürünü, hangi aşağılık zekanın buluşu ise bire bir isabet...
Morfini yemiş yan gelmiş yatıyorsun.
İcad edenler ve senin damarlarına, gönlüne, gözüne ve zihnine zerk edenler senin “hayat süren leş” konumundan müthiş yararlanıyorlar.
Herhangi bir mecliste koltuk-sandalye doldurduğun için adam sayılıyorsun.
Camide saf doldurduğun için adam sayılıyorsun.
Seçim zamanlarında oy kullandığın için adam sayılıyorsun.
Ama hiçbir organın senden değil, hiçbir organına hakim değilsin ve “vermişsin kiraya gelmişsin beriye”.
Zihnin kiralanmış, gönlün kirlanmış, elin-ayağın, gözün-kulağın kiralanmış ve doğal olarak rey’in, görüşün, tercihin ve oy’un da kiralanmış...
Sen varsın ama yoksun.
Morfini zerk edenlerin arzuları ve çıkarları doğrultusunda el kalşdırman gerektiğinde varsın, aynı doğrultuda oy kullanman gerektiğinde varsın, bir boşluğu, bir koltuğu doldurman gerektiğinde varsın ve tabii; “hayat süren leş” konumunda olarak...
Ama ve ancak;
“Acı rüzgarlara vermiş bağrını/ Türk bayrağı yana yana çırpınır” denildiğinde ortalarda yoksun.
İstiklal Marşımızın;
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı”
kıtası hatırlatıldığında, bu kıtayı hafızanda tutarak gelinen noktayı bir değerlendir denildiğinde hemen “hayat süren leş” moduna geçiyorsun, morfincilerin öyle ayarlamış çünkü.
“Şüheda ecdadının mezar yerleri, onları şehit edenlerin torunlarına satıldı, satılıyor, bir fikrin var mı?” denildiğinde kulakları duymayan yüz yaşındaki insanın haline bürünüyorsun ve zaten duymayan kulağın üstüne yatıyorsun.
“Az önce ikindiyi kıldığın camide papazlar toplandı ayin yapıyor, ne diyorsun, baban, deden böyle bir şey analttı mı sana?” denildiğinde, “evetli” günler dileyerek sıvışıyorsun oradan.
“4 milyonluk Ermenistan, 74 milyonluk Türkiye’ye iftira atıyor, çamur atıyor ve attığı çamuru yapıştıryor, izi falan değil, çamurun kendisi yapışıp kalıyor, bir fikrin var mı, “sıfır sorun” hikayesini ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?” denildiğinde taştan ses çıkıyor senden asla...
Morfin diyorum...Yakışmış!..
Morfini yemiş yan gelmiş yatıyorsun.
İcad edenler ve senin damarlarına, gönlüne, gözüne ve zihnine zerk edenler senin “hayat süren leş” konumundan müthiş yararlanıyorlar.
Herhangi bir mecliste koltuk-sandalye doldurduğun için adam sayılıyorsun.
Camide saf doldurduğun için adam sayılıyorsun.
Seçim zamanlarında oy kullandığın için adam sayılıyorsun.
Ama hiçbir organın senden değil, hiçbir organına hakim değilsin ve “vermişsin kiraya gelmişsin beriye”.
Zihnin kiralanmış, gönlün kirlanmış, elin-ayağın, gözün-kulağın kiralanmış ve doğal olarak rey’in, görüşün, tercihin ve oy’un da kiralanmış...
Sen varsın ama yoksun.
Morfini zerk edenlerin arzuları ve çıkarları doğrultusunda el kalşdırman gerektiğinde varsın, aynı doğrultuda oy kullanman gerektiğinde varsın, bir boşluğu, bir koltuğu doldurman gerektiğinde varsın ve tabii; “hayat süren leş” konumunda olarak...
Ama ve ancak;
“Acı rüzgarlara vermiş bağrını/ Türk bayrağı yana yana çırpınır” denildiğinde ortalarda yoksun.
İstiklal Marşımızın;
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı”
kıtası hatırlatıldığında, bu kıtayı hafızanda tutarak gelinen noktayı bir değerlendir denildiğinde hemen “hayat süren leş” moduna geçiyorsun, morfincilerin öyle ayarlamış çünkü.
“Şüheda ecdadının mezar yerleri, onları şehit edenlerin torunlarına satıldı, satılıyor, bir fikrin var mı?” denildiğinde kulakları duymayan yüz yaşındaki insanın haline bürünüyorsun ve zaten duymayan kulağın üstüne yatıyorsun.
“Az önce ikindiyi kıldığın camide papazlar toplandı ayin yapıyor, ne diyorsun, baban, deden böyle bir şey analttı mı sana?” denildiğinde, “evetli” günler dileyerek sıvışıyorsun oradan.
“4 milyonluk Ermenistan, 74 milyonluk Türkiye’ye iftira atıyor, çamur atıyor ve attığı çamuru yapıştıryor, izi falan değil, çamurun kendisi yapışıp kalıyor, bir fikrin var mı, “sıfır sorun” hikayesini ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?” denildiğinde taştan ses çıkıyor senden asla...
Morfin diyorum...Yakışmış!..
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024