"Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü?" tekerlemesi dilimde günlerdir!ABD Başkan Yardımcısı geldi-gitti, Papa geldi!AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi geldi!Neler oluyor ya? Yol Geçen Hanı mıyız? Tesadüf mü şimdi bu?ABD ziyaretini, Papa ziyaretini, AB ile takipte değil mi Haçlı? Fazla mı komplocuyum?Hadi komplodan vazgeçeyim ama sapla saman mukayesesindeki; "Saman, sapın kırpılmışıdır" gerçeğinden hareketle Papa ile Diyanet İşleri Başkanımızı mukayese edeceğim! Sapı saman etmek için gönüllü patosluk, bana düştü!Niye mi? Madem sap var ve kırpmak için patosa ihtiyaç var; o zaman sap yeyip saman çıkarmak işi, patosluk bana kaldı diyerek bu kıyaslamayı bilerek yapacak ve sapı, saman olsunlar diye kırpacağım!Papa geldi; ruhânî liderliğin yanında bir devlet başkanı aynı zamanda! Dolayısıyla Devlet Protokolü ile karşılandı ve emrine araçlar tahsîs edildi!Ama Papa, ruhânî liderliğini Devlet Başkanlığından daha fazla önemsediğini belli etmek istermişçesine emrine tahsîs edilen lüks araçlara değil gösterişsiz mütevazı araçlara bindi!Türkiye'de cami ve müzeleri gezisinde Papa'ya Diyânet İşleri Başkanı eşlik etti. Bu aynı zamanda Hıristiyan dünyasına diplomatça; "Sizin Papa'nız varsa bizim de Diyanet İşleri Başkanımız var" anlamlı bir refakatti! Son bir ayda -ki bu ay, 2014 yılının da son ayıdır- Haçlı'nın ve Batı'nın Türkiye'ye yaptığı üst düzeyli ziyaretler, biter bitmez gündeme, Diyanet İşleri Başkanı'nın lüks makam aracı düştü!Diyanet İşleri Başkanı'nın makam aracı bir milyon liraymış! Ama şükürler olsun ki aracın parası Diyanet Vakfı'na yapılan yardım paralarından değil, Bütçe'den Diyanet'e ayrılan paydan ve Maliye Bakanlığı'nın da bilgisi dahilinde verilmişmiş!Yaa! İş bu kadar ciddi! Bizim Şeyh-ül İslâm, bu kadar âdil!Elin gâvurbaşı Papa'sı; bir kaç saatliğine de olsa ve misafirliğine hürmeten ikram edilen lüks araçlara binmez; bizim Diyânet İşleri Başkanımız, trilyonluk arabadan inmez! Ama Diyânet Vakfı'nın hayır-hasenâtta kullanılmak üzere toplanmış parayla alınmış araçlara binmez!Sizi Allah ıslâh etsin!İleri Demokrat Sultan Uzun Adam'ın Deli İbrahim'in hayalindeki sarayını bile geçen saray şatafatına; Deli İbrahim'in Şeyh-ül İslamı'ymış gibi davranan Diyanet İşleri Başkanı, çok yakıştı! Maşaallah!Demokrat Başkan'a demokrat Şeyh-ül İslâm, ne güzel uymuşşşş!Allah ıslah etsin sizi!12 Aralık itibarı ile "YERLİ MALI HAFTASI" içindeyiz biliyor musunuz?Benim hafızama kazınmış, ilkokul sıralarından kalmış; "Yerli mali, Türk'ün malı; her Türk onu kullanmalı!" diye çocuksu bir tekerleme kalmış! Her yıl YERLİ MALI HAFTASI'nda; Öğretmenimiz, Annelerimizin mübârek ellerinden çıkan yiyecek ve elişlerini önce karıştırır sonra pay ederdi!Kimin annesinin ne yapıp gönderdiğini sadece getiren bilirdi ama karıştırılınca; kim, ne getirdiğini de unuturdu! Her seferinde bir şeyi fark ederdik ki hepimizin Annemiz, aynı güzellikte yiyecek ve el-işleri yaparlarmış!Öğretmenimiz tarafından karıştırılarak bir daha ve iyice millîleştirilen el emeği- göz nûru üretimi eldivenler, şapkalar, hırkalar, yün çoraplar yine öğretmenimiz tarafından arkadaşlarımıza dağıtıldığında; Öğretmenimizin, o arkadaşlarımızın ihtiyaçlı olduğunu, bildiğini de bilemezdik!Böylece; "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" öğretisinin uygulanmasının da Kemalist Öğretmenlere düştüğünün, epeyce büyüdükten sonra farkında olduk!Bizim Öğretmenlerimiz; şimdilerde Püsküllü Pajvand'lara parayla küfrettirilen Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Ne mutlu Türk'üm diyene" formülünü kavramış Cumhuriyetçi, sosyal paylaşımcı, insanlığın yok edilmesine râzı olmayan insanlarmış! Yeni anlıyoruz ma'lesef!Bizim elleri öpülesi Öğretmenlerimizle bugünün; "Komşusu tokken aç yatan salak bizden değildir!" diyen lümpen kurnazlarını kıyaslamak, insaf mıdır?12 Aralık'ta başlayan YERLİ MALI HAFTASI'nın, 17 Aralık'ta yaşayacağımız "Hırsızlık-Yolsuzluk Operasyonları"nın yıldönümünün üstünü örtmesine, Yerli Malı Haftası'nın örtü olmasına izin vermeyecek kadar da İleri Demokrat, adamlar!"Milyar-Ali YILDIRIM"; "Bin değil, bin yüz elli küsûr odalı" Kaç-AK Sarayı savunurken; Karadeniz Oto-yolu'nun Samsun-Ordu arasındaki 50 km'sinin üçte biri kadar bir paraya mal olduğunu söylediler, sağ olsunlar! Hesap bu kadar net ve açık! Bahsettiği oto-yol, deniz doldurularak yapılan bir yol yani oranın bir metresinin maliyeti ile normal alanlarda en az yüz metre yol yapılır! Adamlar; bu kadar hesap-kitap adamı ve bu kadar akıllı! Millet de bu kadar aptal! Lâ havle velâ kuvvete illa billah!Öğrenmenin yaşı yokmuş! Bugün öğrendim. Muâviye'nin Ebuzer (k.v.)'e; "Nasıl?" diye sorduğu; O'nun da; "Kendi paranla yaptıysan isrâf; halkın parasıyla yaptıysan küllîyen harâmdır" dediği sarayının adı; "Kasrü'l-Beyzâ" yani Ak-Saray'mış! Bu da tesâdüf tabii, tarihin bütün harîslerinin benzeşmesi gibi!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017