AKP hükümetinin dış politikası tamamen iflas etmiştir.
Hükümetin bir gün önce söylediği, bir gün sonra söylediğiyle tutmuyor.
AKP hükümeti BOP penceresinden bakıyor
Başbakan R. T. Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve hükümetin NATO’ya davetiye çıkardıkları günleri hatırlayın!
Şimdi hiçbirinden ses yok!
AKP hükümeti, ne yaptığını bilmiyor, şaşırmış.
ABD yönetimi, baştan beri Büyük Ortadoğu Projesini “Haçlı Seferi” olarak nitelendiriyor.
Erdoğan, Irak ve Suriye meselesine Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi perspektifinden baktığını açıkça söylüyor.
Bu vaziyetin ne politik, ne teolojik, ne de teo-politik tutarlı bir yanı yoktur!
AKP hükümeti, dış politikada BOP numaralı at gözlüğü takmış vaziyettedir.
İslam coğrafyasını Amerikan gözlüğüyle seyrediyor, Amerikan aklıyla adım atıyorlar.
ABD’deki eyalet yönetimleri bile, Beyazsaray yönetimine bu derece bağlı ve bağımlı değiller; AKP hükümetinin teslimiyetine kıyasla çok daha bağımsız, çok daha özerkler.
AKP’ye ve küresel şeflerine rest
Bu bağlamda Rusya, İran, Irak, Suriye gibi bölge ülkeleri, AKP hükümetini, Türkiye ve Türk milleti olarak değil, Amerika’nın bölge distribütörü olarak muhatap alıyorlar!
Halbuki İran ve Suriye başta olmak üzere çevre İslam ülkeleri, ilk dönemde AKP’yi baştacı ediyor, AKP kurmaylarını ve işadamlarını kendi işletmelerine buyur ediyor, özelleştirmeler ve ticarette özel koruma uyguluyorlardı.
Neredeyse “Emir’ul-Mü’minîn” ilan edeceklerdi.
Ancak bölgede yaşanan olaylar karşısında AKP’nin Amerikancı vaziyeti ve tecrübeler, Türkiyeli bu İslamcı elitin kimlik ve sicillerinin hiç de göründüğü gibi olmadığını ortaya koydu.
İran, Irak, Pakistan, Suriye yeni yeni ayıkmaya başladı.
Erdoğan’ın ifade ettiği BOP’taki eş başkanlık misyonu ve AKP hükümetinin bölgeye BOP perspektifinden bakışı, kendilerini ister istemez bölgedeki Amerikan işgallerine ve yanlış icraatlarına ortakçı kıldı, kılmaya devam ediyor.
Hz. Mehdi’nin safı belli
Madem ki BOP, sahiplerince Haçlı Seferi olarak nitelendiriliyor; bu işin teolojik ve teo-politik bağlamda Hz. Mehdi ve Deccal ekseninde de ele alınması da gerekli oluyor.
Türkiye, Amerikan cephesinde, Haçlı safında görülüyor.
Bu hiç de hayırlı bir saf değildir.
AKP’nin teslimiyetçi ve müflis dış politikası, Türkiye’yi bölgede “ikinci İsrail” pozisyonuna düşürüyor.
Dolayısıyla İran, Irak ve Suriye gibi Amerikan çomaklarıyla canı yanan ülkelerin, AKP’ye rest çekmeleri, Türk milletine karşı rest değildir; AKP hükümetine ve AKP’nin teslimiyet gösterdiği her işte görülen Amerika’ya ve sair işgallerin küresel şeflerine yöneliktir.
Düne kadar AB ham hayali yüzünden Haçlı dünyasının adeta şamar oğlanına döndürülen Türkiye, bugün BOP coğrafyasında Amerika’nın taşeronu olarak kendi bölgesinde de tecrit yaşıyor, yanlızlaşıyor.
F tipi papaz üfürüğü
Pensilvanya ekibi veya din-diyanet ve dünya cahili kaba softalar, AKP kurmaylarının kulağına, Türkiye’nin yer tuttuğu safın Hz. Mehdi’nin safı olduğunu üflüyor, bunlar da kulak asıyor iseler; yanılıyorlar.
Dünyalarını da kaybediyorlar, ahiretlerini de…
Zira bu saf, Mü’minleri “hak kılığında” haktan saptıracak, batıla ve gayr-ı Müslimlerin safına sürükleyip istikametten kopartacak, İslam ümmetinin canlarına, vatanlarına ve medeniyetlerine musallat olacak Deccalların safıdır.
Yanlış anlaşılmasın; Hz. Peygamberin ikazı, söz konusu Deccalların Müslümanların içinden çıkacağı şeklindedir.
Prof. Dr. Baş çoban yıldızı gibidir
Prof. Dr. Haydar Baş beyin cansiperane çıkışı ve çırpınışı, Müslüman milletimizin böyle bir batıl safta demirlemesinin önüne geçmek içindir.
Rasulullah’ın (sav), kıyamete doğru Hz. Fatıma’sının soyundan geleceğini müjdelediği Hz. Mehdi (as) ise, işgalci Amerika’nın, Müslüman kanına doymayan İsrail’in veya Haçlıların safında ve projelerinin içinde olması düşünülemez.
Gecenin zifiri karanlık parçaları gibi fitnelerin, dünyamıza ve gönül dünyamıza yağdığı şu süreçte Prof. Dr. Baş çoban yıldızı gibidir.
Kafası ve kalbi karışık olanlar, Prof. Dr. Baş ile aynı safta olmaya gayret göstersinler; böylece hem Deccalların safında olmaktan korunacaklar, hem de günü geldiğinde Hz. Mehdi’nin (as) safında yer tutma imkanına kavuşacaklardır.
Hükümetin bir gün önce söylediği, bir gün sonra söylediğiyle tutmuyor.
AKP hükümeti BOP penceresinden bakıyor
Başbakan R. T. Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve hükümetin NATO’ya davetiye çıkardıkları günleri hatırlayın!
Şimdi hiçbirinden ses yok!
AKP hükümeti, ne yaptığını bilmiyor, şaşırmış.
ABD yönetimi, baştan beri Büyük Ortadoğu Projesini “Haçlı Seferi” olarak nitelendiriyor.
Erdoğan, Irak ve Suriye meselesine Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi perspektifinden baktığını açıkça söylüyor.
Bu vaziyetin ne politik, ne teolojik, ne de teo-politik tutarlı bir yanı yoktur!
AKP hükümeti, dış politikada BOP numaralı at gözlüğü takmış vaziyettedir.
İslam coğrafyasını Amerikan gözlüğüyle seyrediyor, Amerikan aklıyla adım atıyorlar.
ABD’deki eyalet yönetimleri bile, Beyazsaray yönetimine bu derece bağlı ve bağımlı değiller; AKP hükümetinin teslimiyetine kıyasla çok daha bağımsız, çok daha özerkler.
AKP’ye ve küresel şeflerine rest
Bu bağlamda Rusya, İran, Irak, Suriye gibi bölge ülkeleri, AKP hükümetini, Türkiye ve Türk milleti olarak değil, Amerika’nın bölge distribütörü olarak muhatap alıyorlar!
Halbuki İran ve Suriye başta olmak üzere çevre İslam ülkeleri, ilk dönemde AKP’yi baştacı ediyor, AKP kurmaylarını ve işadamlarını kendi işletmelerine buyur ediyor, özelleştirmeler ve ticarette özel koruma uyguluyorlardı.
Neredeyse “Emir’ul-Mü’minîn” ilan edeceklerdi.
Ancak bölgede yaşanan olaylar karşısında AKP’nin Amerikancı vaziyeti ve tecrübeler, Türkiyeli bu İslamcı elitin kimlik ve sicillerinin hiç de göründüğü gibi olmadığını ortaya koydu.
İran, Irak, Pakistan, Suriye yeni yeni ayıkmaya başladı.
Erdoğan’ın ifade ettiği BOP’taki eş başkanlık misyonu ve AKP hükümetinin bölgeye BOP perspektifinden bakışı, kendilerini ister istemez bölgedeki Amerikan işgallerine ve yanlış icraatlarına ortakçı kıldı, kılmaya devam ediyor.
Hz. Mehdi’nin safı belli
Madem ki BOP, sahiplerince Haçlı Seferi olarak nitelendiriliyor; bu işin teolojik ve teo-politik bağlamda Hz. Mehdi ve Deccal ekseninde de ele alınması da gerekli oluyor.
Türkiye, Amerikan cephesinde, Haçlı safında görülüyor.
Bu hiç de hayırlı bir saf değildir.
AKP’nin teslimiyetçi ve müflis dış politikası, Türkiye’yi bölgede “ikinci İsrail” pozisyonuna düşürüyor.
Dolayısıyla İran, Irak ve Suriye gibi Amerikan çomaklarıyla canı yanan ülkelerin, AKP’ye rest çekmeleri, Türk milletine karşı rest değildir; AKP hükümetine ve AKP’nin teslimiyet gösterdiği her işte görülen Amerika’ya ve sair işgallerin küresel şeflerine yöneliktir.
Düne kadar AB ham hayali yüzünden Haçlı dünyasının adeta şamar oğlanına döndürülen Türkiye, bugün BOP coğrafyasında Amerika’nın taşeronu olarak kendi bölgesinde de tecrit yaşıyor, yanlızlaşıyor.
F tipi papaz üfürüğü
Pensilvanya ekibi veya din-diyanet ve dünya cahili kaba softalar, AKP kurmaylarının kulağına, Türkiye’nin yer tuttuğu safın Hz. Mehdi’nin safı olduğunu üflüyor, bunlar da kulak asıyor iseler; yanılıyorlar.
Dünyalarını da kaybediyorlar, ahiretlerini de…
Zira bu saf, Mü’minleri “hak kılığında” haktan saptıracak, batıla ve gayr-ı Müslimlerin safına sürükleyip istikametten kopartacak, İslam ümmetinin canlarına, vatanlarına ve medeniyetlerine musallat olacak Deccalların safıdır.
Yanlış anlaşılmasın; Hz. Peygamberin ikazı, söz konusu Deccalların Müslümanların içinden çıkacağı şeklindedir.
Prof. Dr. Baş çoban yıldızı gibidir
Prof. Dr. Haydar Baş beyin cansiperane çıkışı ve çırpınışı, Müslüman milletimizin böyle bir batıl safta demirlemesinin önüne geçmek içindir.
Rasulullah’ın (sav), kıyamete doğru Hz. Fatıma’sının soyundan geleceğini müjdelediği Hz. Mehdi (as) ise, işgalci Amerika’nın, Müslüman kanına doymayan İsrail’in veya Haçlıların safında ve projelerinin içinde olması düşünülemez.
Gecenin zifiri karanlık parçaları gibi fitnelerin, dünyamıza ve gönül dünyamıza yağdığı şu süreçte Prof. Dr. Baş çoban yıldızı gibidir.
Kafası ve kalbi karışık olanlar, Prof. Dr. Baş ile aynı safta olmaya gayret göstersinler; böylece hem Deccalların safında olmaktan korunacaklar, hem de günü geldiğinde Hz. Mehdi’nin (as) safında yer tutma imkanına kavuşacaklardır.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019