Bolu İl Kültür Merkezinde Cumartesi gecesi Milli Kahramanları Anma Programında Prof. Dr. Haydar Baş’a yönelik başlatılan iftira kampanyasına tokat gibi bir cevap verildi.
Solunu dolduran ve salon dışına taşan binlerce vatandaş saat 19.00’da başlayıp sabaha karşı 02.30’da biten program boyunca heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden coşku içinde izlediler.
Gözler cıvıl cıvıldı. Başta Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere herkes çevresine sinerji aşılıyordu.
İnanıyorum bu sinerji sadece o salonu dolduran insanlarda değil, ekranları başında canlı yayını izleyen milyonlarca insanda da vardı.
Ecnebilerin tarafına geçmiş, Suriye’de Haçlı savunucuğuna soyunmuş, Vatikan sevdalısı ve batıyla Katolik nikâhlı bazı çevrelerin Prof. Dr. Haydar Baş’ı hedef alarak havlamalarının sebeplerinden biri de milletin gönlünü dirilten bu sinerjinin kaynağının Prof. Dr. Haydar Baş olmasıydı.
Prof. Dr. Haydar Baş hem milleti diri tutan, olayların gerçek mahiyetini milletin görmesini sağlayan bir sinerji kaynağı oluyor hem de programdaki konuşmasında Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu’nun vurguladığı gibi asla hukukun dışına çıkmayarak bu milletin önünde yeniden Atatürk gibi bir lider görmek istemeyen şer odaklarını çıldırtıyor.
Bu şer odaklarının uşağı olmuş salya-sümük, din adamı kisveli pezevenkler hemen devreye sokulup Prof. Dr. Haydar Baş iftira atılıyor.
Gerçekten de Prof. Dr. Haydar Baş’ın en önemli özelliği bütün mücadelesinde hukuk içerisinde kalmasıdır.
Milleti ve devleti hedef alan, İslam’a savaş açan her türlü projenin karşısında yıkılmaz bir duvar gibi durdu.
Bu çetin mücadelede asla hukukun dışına çıkmayı düşünmesi. Devletle, milletle ya da askerle kavga etmedi.
Eğer Sayın Baş hukukun dışına bir santimetre çıkmış olsaydı akbabalar gibi bu yanlışı yapmasını bekleyen bugünkü müfterilerin zincirlerini salıp Prof. Dr. Haydar Baş’ın üzerine havlatanlar O’nu bir kaşık suda boğarlardı.
Bunu yapamadılar. Çünkü Sayın Baş, dediğim gibi asla hukukun dışına çıkmadı.
Sayın Baş bu mücadelesiyle aynı zamanda hukuk ne kadar darbe almış olursa olsun illegaliteye tenezzül etmeden, her türlü hakkın zorlu bir mücadele verilerek de olsa alınabileceğini göstermiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu başarısı hukuku da bir nevi temize çıkarmıştır.
Solunu dolduran ve salon dışına taşan binlerce vatandaş saat 19.00’da başlayıp sabaha karşı 02.30’da biten program boyunca heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden coşku içinde izlediler.
Gözler cıvıl cıvıldı. Başta Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere herkes çevresine sinerji aşılıyordu.
İnanıyorum bu sinerji sadece o salonu dolduran insanlarda değil, ekranları başında canlı yayını izleyen milyonlarca insanda da vardı.
Ecnebilerin tarafına geçmiş, Suriye’de Haçlı savunucuğuna soyunmuş, Vatikan sevdalısı ve batıyla Katolik nikâhlı bazı çevrelerin Prof. Dr. Haydar Baş’ı hedef alarak havlamalarının sebeplerinden biri de milletin gönlünü dirilten bu sinerjinin kaynağının Prof. Dr. Haydar Baş olmasıydı.
Prof. Dr. Haydar Baş hem milleti diri tutan, olayların gerçek mahiyetini milletin görmesini sağlayan bir sinerji kaynağı oluyor hem de programdaki konuşmasında Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu’nun vurguladığı gibi asla hukukun dışına çıkmayarak bu milletin önünde yeniden Atatürk gibi bir lider görmek istemeyen şer odaklarını çıldırtıyor.
Bu şer odaklarının uşağı olmuş salya-sümük, din adamı kisveli pezevenkler hemen devreye sokulup Prof. Dr. Haydar Baş iftira atılıyor.
Gerçekten de Prof. Dr. Haydar Baş’ın en önemli özelliği bütün mücadelesinde hukuk içerisinde kalmasıdır.
Milleti ve devleti hedef alan, İslam’a savaş açan her türlü projenin karşısında yıkılmaz bir duvar gibi durdu.
Bu çetin mücadelede asla hukukun dışına çıkmayı düşünmesi. Devletle, milletle ya da askerle kavga etmedi.
Eğer Sayın Baş hukukun dışına bir santimetre çıkmış olsaydı akbabalar gibi bu yanlışı yapmasını bekleyen bugünkü müfterilerin zincirlerini salıp Prof. Dr. Haydar Baş’ın üzerine havlatanlar O’nu bir kaşık suda boğarlardı.
Bunu yapamadılar. Çünkü Sayın Baş, dediğim gibi asla hukukun dışına çıkmadı.
Sayın Baş bu mücadelesiyle aynı zamanda hukuk ne kadar darbe almış olursa olsun illegaliteye tenezzül etmeden, her türlü hakkın zorlu bir mücadele verilerek de olsa alınabileceğini göstermiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın bu başarısı hukuku da bir nevi temize çıkarmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024