logo
19 NİSAN 2024

Müslümanın bir istikll bildirgesi: Fatiha Suresi

18.11.2012 00:00:00
Biz Müslümanlar her gün beş vakit namazımızın her rekâtında ve başka vesilelerle Fatiha suresini okuyoruz. Fakat bu kısacık surenin olsun anlamını, hem bireysel hem toplumsal mesajını öğrenen, düşünen, bu mananın ruhunu idrak ederek okuyanın çok az olduğunu tahmin ediyorum. Hayatımızı ve içinde yaşadığımız dünyanın, ülkemizin, milletimizin toplumsal, siyasi, kültürel ekonomik durumunu doğru bir biçimde anlayıp yorumlamada her gün onlarca kez tekrar edilerek okunan bu surenin kılavuzluğuna ihtiyacımız var. Bu sure, bizim istiklâl manifestomuz, varoluşumuza anlam veren bir kitabedir.
Biz Müslümanların en şerefli kişilik özelliği, istiklâlci duruştur. Siyasi, ekonomik, kültürel her anlamda tam istiklâlimiz varsa biz sahih bir hayat yaşadığımızı hissedebiliriz. Bir fıtrat dini olan İslâm, Müslümana istiklâlci duyuşun, düşünüşün, duruşun, tavrın ve hayatın nasıl bir şey olması gerektiğinin ana çerçevesini veren Fatiha suresini ibadetinin temeli, merkezi yapmış. Fatiha suresi, bizim hem bireysel anlamda ruh istiklâlimizin, hem millî anlamda siyasi, ekonomik ve kültürel istiklâlimizin öz bir programıdır. İstiklâlci bir tavra rehberlik eden bu sureyi anlamaya ve hayatımız için işlevsel kılmaya çalışalım. Önce surenin mealini verelim:
“Rahmân (dünyada mümin, kâfir herkese pek merhametli, nimetleri sonsuz) ve Rahîm (ahirette sadece müminlere çok merhamet edici) olan Allah’ın adı ile. Hamd (Bütün nimet ve iyilikleri kendiliğinden bize veren Allah’ı saygı ile, gönül hoşluğu ile anmak), âlemlerin Rabbi (görünen görünmeyen bütün dünyaların sahibi), Rahman ve Rahim olan Allah’a mahsustur. O Din Gününün (herkesin dünyada yaptıklarının karşılığını göreceği kıyamet günü) sahibidir.
Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin (peygamberler, hakkıyla inananlar, şehitler ve bunlara uyan müminler) yoluna ilet. Gazaba uğrayanların (Yahudiler) ve yoldan sapmışlarınkine (Hristiyanlar) değil.”
Yaptığımız ve yapacağımız her işe Allah’ın adı ile başlamak, öncelikle ruhumuzun nefsimize karşı bir istiklâl beyanıdır. Nefsimiz, bize başardığımız, elde ettiğimiz, sahip olduğumuz her şeyin bizzat sahibi olduğumuzu telkin ederek bizi ilâhlaştırma sevdasındadır. Ama biz, Allah’ın adı ile başlayarak demek istiyoruz ki “biz sadece bir kuluz. Allah’ın yardımı, isteği, rızası olmazsa hiçbir iş başaramayız, hiçbir şey elde edemeyiz, bir adım bile atamayız.” Dolayısıyla nefsimizin ilahlaşması temayülüne karşı, gerçek tanrının sadece Allah olduğu bilinciyle yaşamak ve her işimizde bu şuurla hareket etmek, bizi nefsimize karşı özgürleştiren istiklâlci bir tavırdır.
İkinci olarak nimetlerin asıl kaynağını bilerek ona teşekkür etmek de davranışlarımızı istiklâle kavuşturur. Nimetlerin, rızıkların asıl kaynağının, asıl sahibinin kim olduğunu bilmek özgürlüktür. Yanlış unsurlara minnet duymak esarettir.  Dünyanın maddi sebepleri, fiziksel şart ve imkânlar, somut nesneler ve tabiat ve tabii insan, nimetlerin asıl sahibi olmadığı için onlara minnet duyulmaz. Duyulursa bu bir eylem esaretidir. Nimetlerin asıl kaynağının sadece Allah olduğunu bilmek ve bundan dolayı sadece ona minnet duyup teşekkür etmek, ruhumuzun, düşüncemizin, duygularımızın ve davranışlarımızın istiklâlidir.  Nimetin ve rızkın Allah’tan değil de insanlardan, tabiattan, sebeplerden, fiziksel nesnelerden geldiğini zannederek fani, geçici, sonradan yaratılmış ve ortadan kalkmaya mahkûm, eğreti, zavallı maddi varlıklara yaratıcılık özelliği yükleyip onlara teşekkür etmeye kalkmak, bir şaşkınlıktır. Bu davranış, şuurumuzun yanlış zanlara esir oluşu demektir. Sadece Allah’a hamd ederek bilincimizi yanlış ve batıl zanların esaretinden kurtararak istiklâle kavuşabiliriz. Böylelikle insanlık onurumuzu kurtarmış oluruz.
Üçüncü olarak insanın bu dünyada bir şey yapacağı zaman ölümden ve kıyametten sonra bir yaratıcı tarafından hesaba çekileceğini bilerek davranması, bir başka özgürlüğümüz ve istiklâlimizdir. Böylelikle haksızlıklara, zulümlere, kötülüklere, hilelere, aldatma, kandırma gibi bütün insanlık dışı davranışların geçici menfaat temini kaynaklı cazibesine esir olmaktan kurtulmuş oluruz. Kişiliğimizin istiklâlini böyle sağlarız. Küçük büyük demeden, iyi ya da kötü yaptığımız her şeyin hesabını vereceğimiz inancı, bizi yanlış tercihlerimizin esaretinden kurtararak, niyetlerimizi ve eylemlerimizi istiklâle, bağımsızlığa kavuşturur.
Dördüncü olarak sadece Allah’a kulluk etmek ve sadece ondan yardım dilemek, en büyük özgürlük ve en temel istiklâlci tavır alıştır. Bu yolla kula kul olma, kula minnet etme, kula mahkûm ve mecbur olma esaretinden kurtularak tam özgürlüğümüze ve istiklâlimize kavuşmuş oluyoruz. Bugün bizim gerek evrensel, gerekse yerel planda bütün Müslümanların en büyük imtihanı budur. Biz Müslümanlar, her şeyin sahibi olan Allah’a tam iman esasını unutarak başka sahipler yani başka rabler, başka tanrılar ürettik. Allah’tan değil de Allah’ın yarattığı, yaratılmışlık ve yaratıcılıktan uzaklık noktasında eşit olduğumuz zavallı, fani yaratıklardan yardım diliyor, onlara kulluk ediyoruz.
Bugün fert ve toplum olarak hayatını devam ettirmek için paradan, maddi varlıklardan, zenginlikten, tabiattan, Amerika’dan, Avrupa Birliği’nden yardım dileyen ve sadece Amerika’ya, Avrupa’ya, şuna buna kulluk eden ve dolayısıyla bunlardan korkan gerçek mümin olmaz.
Son olarak Allah, gazaba uğrayanların ve sapıtmışların yolundan değil de nimet verilenlerin yani Hz. Muhammed’in, gerçek İslâm âlimlerinin ve şehitlerin ve gerçek müminlerin yolundan gitmemizi istiyor. Kur’an tefsircilerinin birçoğu mesela Elmalılı Hamdi Yazır, gazaba uğrayanların Yahudiler, sapıtmışların da Hristiyanlar olduğunu söylüyorlar. Bu bilgiler için o kaynaklara bakılabilir. Ben de onlardan aldım. O halde Allah’ı, Hz. Muhammed’i ve gerçek İslâm âlimlerini bırakıp da Haçlı-Siyon zihniyetli Amerika, İsrail, Avrupa ya da başka odakların yolundan giden müslümanların vay haline. Manasını idrak etmeden her gün okuyup da siyasî hayatında bu surenin mesajının tam tersini yapanların nasıl hesap vereceklerini merak ediyorum.
Hasıl-ı kelâm, bugün Amerikancı, İsrailci ve Avrupacı müslümanların Fatiha suresini çok iyi düşünmesi ve hayatlarına uyarlamaları lazım. Bu sure, Müslümanların yolunu ve yönünü aydınlatan temel bir çerçeve metindir. Biz de hem bireysel hem de millet olarak halimizi düzeltmek istiyorsak, siyasi, ekonomik, kültürel anlamda istiklâlimize kavuşmak istiyorsak Fatiha suresinden hareketle yepyeni tam istiklâlci bir yürüyüş başlatmamız lazım.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.