MEM Globalleşme tuzağına düşürülmüş Türkiye için aydın ve siyaset sınıfının toptan beyaz bayrak çektiği bir dönemde "durun ey kalabalıklar bu yol çıkmaz sokak" diyor ve ekliyor:"Bir ihtimal daha var!".Bu ifade ve bu ifadede mündemiç "okumalar" bir taraftan, "ne yapalım başka bir alternatif yoktu" sorumsuzluğunu ortadan kaldırırken, diğer yandan bir genişlik ve bir müjde olarak insanlığın hamuruna ruh, fikir ve aksiyon üflüyor. Ortada şuyum-buyum diye geçinenlerin, gazetelerde-televizyonlarda Başbakanlığa en yakın benim diye kurum kurum kurulanların ekonomiden anladıkları tek şeyin ihalelerden alınacak yüzdeler olduğu bir vasatta Prof. Dr. Baş'ın MEM'i, Avrupa'nın önde gelen ilim adamları tarafından "yaşadığımız yüzyılın ekonomik bunalımına çare" olarak kabul görüyor, deklare ediliyor.İşte milletin geleceğini, bölgemizin yarınını etkileyecek "gerçek değişim" budur! MEM ile birlikte şimdi milletin ayak sesleri, hiç olmadığı kadar "bağımlı siyaset"in, "güdümlü kafaların" ensesindedir. Artık kalkıp da bu ülkeyi para yok, kaynak yok diyerek küresel sermayeye peşkeş çekemezler. MEM onların tüm yalanlarını yerle bir ediyor ve de üstelik bu kez mesaj "onların el-etek öptükleri" adresler üzerinden geliyor. Prof. Dr. Baş "ben Avrupa'ya milletimin elini öptüreceğim" demişti. Haydelberg'de, Bakü'de, İstanbul'da bu söz fikren hayata geçti. Sonuç olarak Kum saati tersine akmaya başlamıştır. Batı aydını "MEM çaredir" diyerek aslında bu işbirlikçilerin ömrüne noktayı koyuyor. İdareci'nin varlığını Prof. Dr Haydar Baş "millete hizmet" olarak tarif ediyor. Eğer İdareci diyor; halkının karnını doyuramıyorsa, her anlamda maddi ve manevi güvenliğini tesis edemiyorsa halkı ile arasında var olduğu kabul edilen ictimai mukavele sona erer. Çünkü, İdare varlık sebebini, "olmazsa olmaz" diyebileceğimiz bu ana hükümden alır. Şimdi Ankara'dakiler Milletin önüne çözüm olarak yabancı sermayeyi, yabancı kültürü, AB'yi, ABD'yi, İMF'yi koyuyorlarsa bunların bu toplumla aralarında kurulan sosyal mukavele bozulmuştur. Bu formülle ortaya çıkan tüm adresler en hafif ifade ile meşru değildir. Türkiye kısaca Batı kapılarında her şeyin dilencisi haline getirilmişken Prof. Dr. Baş, bu tavrı halkın İdare ile yaptığı sözleşmenin ağır ihlali olarak görüyor!Çünkü halk, İdareye kendini yönetme yetkisini karnın doyurulması ve güvenliğinin sağlanması amacı ile verir. Bu yetkinin başkalarına devri usulsüzlüktür ve bir yetki aşımına işaret etmektedir.Prof. Dr. Baş, önce bu topraklar için sonra toptan insanlık için "hakiki gerçek" ve "hakiki çözüm sofrası"nı tam bir cömertlik ile önümüze seriyor. Bu sofrada haklıya hakkını teslim, hadsize haddini bildirmek var! Ekonomik ve sosyal adalet var!Liberal söylemin aşağıladığı kavramlara can suyu dökmek var. Mesela bu anlamda "Baba Devlet" kavramının ihyası ve bunun içinin doldurulması ile ortaya çıkan müthiş bir zenginlik, refah ve mutluluk var!Prof. Dr. Haydar Baş'a, dünyada ve ülkemizde var olan iç karartıcı tablonun değişebileceğine, şartların yenilebileceğine dair millette ve bizlerde uyandırdığı inanç ve ruhi diriliş için teşekkür ediyoruz.Milli Ekonomi Modelinin ve onun sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın önemini değerini anlıyorsunuz değil mi?.. O'nun "Ben yaparım" cümlesindeki anlam anlaşılıyor değil mi? Siz son zamanlarda hiçbir siyasiden "ben yaparım" dediğini duydunuz mu? Onlar sadece bizim neyi yapamayacağımızı ve ABD'nin haşa neye kadir olduğunu anlatmakla meşguller!"Amerikan Rüyası" tabiri çok yerinde bir tabirdir. Amerika gerçekten bir rüyadan ibaret. Hem de korkunç bir rüya, bir kâbus, ama rüya işte... Uyandığımız zaman biter! İnsanlığın üzerindeki bu kâbusu MEM bitirecek böylece tüm dünya aradığı huzura kavuşacaktır. Yanlış anlamayın Buna Amerikan halkı da, Batıda dahildir. MEM'in iktidarı Kur'an'ın ifadesi ile çok zayıf olan işte bu örümcek ağlarını paramparça edecek ve aslında onların ne kadar da zayıf olduğunu ispat edecektir. İşte MEM'in böylesine büyük ve anlamlı bir misyonu vardır. Tüm dünyanın huzuru ve mutluluğu şimdiden kutlu olsun...Prof. Dr. Haydar Baş'ı sadece bu duruşu dahi asrın insanı yapmaya yetecektir. Ayakta alkışlayalım mı?Not: Bu yazı BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan'ın konuşmalarından derlenmiştir.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023