Ortadoğu'da güç kaybeden Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) yeni manevrası Arap NATO'su.
İslâm alemini birbirine düşürmek için bildik bir yol, mezhep çatışmasını sürdürmek ve tırmandırmak.
Çatışma analizini masaya yatıralım:
1. Çatışmadan kim zarar görecek, kim yararlanacak?
2. Çatışmanın aktörleri kimlerdir?
3. Çatışan tarafların çıkarları, pozisyonları, ihtiyaç ve beklentileri nelerdir?
4. Tarafların temsilcileri kimlerdir?
Bu temel sorulara cevap aramadan Amerikan Başkanı Trump'ın uzattığı havuca sarılan NATO mermer kafalar, havucun etiketinde yazan "Terörle Mücadele" gerekçesine kanıp sopayı göremiyor ya da görmemekte ısrar ediyorlar. Oysa sopa "Haçlı Seferleri"ni işaret ediyor.
Amerika'nın yedeğinde sürüklenen bu kafalar, mezhep kavgasının girdabında neleri kaybettiklerini anladıklarında görecekleri fotoğraf: "ba'de harab'ül-Basra" olacaktır.
"Kader ağlarını örüyor";
Suudi Kralı Selman ile Amerikan Başkanı Trump, İran'ı terörizmin destekçisi olarak ilân ederken Sünni-Şii çatışmasını zirveye taşıyordu.
Amaç, ABD ve çömezi İsrail'in sinsi/aleni emelleri karşısında ciddi bir engel gördükleri İran'ı bitirmek.
Ne yazık ki, bir Müslüman ülkeyi bitirmek için öbür Müslüman ülkeleri haçlı ordusuna katıyorlardı. Suriye örneğinde olduğu gibi.
Şu Amerika sütten çıkma ak kaşık mıydı acaba! Ne gezer?Başkalarını teröre destek çıkmakla suçlarken, "Tencere dibin kara ? Seninki benden kara" deyimindeki yerini aynen alıyordu.
ABD stratejisi 2.Dünya Savaşı'ndan beri sabittir; önce bölgesel güçlerin birbiri ile rekabet ve güç dengelemesini beklemek, bu olmazsa mümkün olduğu kadar az riskle ve en küçük kuvvetle müdahale etmek.
Bu yüzden sürekli bölge içi çatışmalar, düşmanlıklar beslenir ve büyük gücün masrafları en aza indirilir. Stratejinin gereklerini anlamayanlar ya da yerine getirmeyenler cezalandırılır, nihayetinde egemenliklerini kaybederler.
Bugün IŞİD'e karşı oluşturulan strateji de arkasında gene kendisinin ve bölgesel ortaklarının olduğu terör örgütleri ile yeni bir stratejik güvenlik ortamına geçiş ve şekil verme çabasıdır.
ABD'nin terörle mücadelesi başından beri yalanlarla doludur.
Hedef Ortadoğu'nun, Amerikan çıkarları doğrultusunda, yeniden dizaynıdır.
IŞİD, PKK, PYD, YPG ve türevleri ABD'nin bölgedeki operasyon örgütleridir.
ABD Ortadoğu'da varolmak için;
İran, Rusya ve Çin'i çevrelemek amacıyla Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da 24'ten fazla ülkenin haritasını dincilik/mezhepçilik ve etnik/bölücü faaliyetler aracılığıyla değiştirme projesini uygulama uğraşısındadır.
Bölgede çatışmalar ne kadar alevlenirse, bu yangın Amerika'nın yararınadır;
"Arap Baharı" ile vuslata eremeyen ABD, "Arap NATOSU" na sarılmıştır.
İşler, Katar'ın kuşatılması ve İran'a karşı tavırla şimdilik Amerika için yolunda gitmiş görünüyorsa da, resmin bütününe baktığımızda ABD'nin stratejik açmazı ve taktiksel yalpalamaları sırıtmaktadır.
Her şeye rağmen, karmaşık dünya gelişmelerine karşı tüm Müslümanların omuz omuza durarak, karmaşıklığın içinden sıyrılmaları gerekli ve zorunlu şarttır.