ABD'de yapılan NATO zirvesinde ana gündem Füze Kalkanı sistemi oldu.
Hemen belirtelim bu sistem ABD'nin İslam coğrafyasını kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etme esasına dayanan Büyük Ortadoğu Projesi açısından hayati önem taşıyor.
Sistem hem kendi güvenliği hem de bölgedeki tek ve gerçek stratejik ortağı İsrail'in güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Malatya Kürecik'e kurulan füze radarı da sistemin kilit noktası.
Bu zirvede sistemin aktif hale getirilmesine karar verildi.
Şimdi gelin bu zirvenin Türkiye açısından kısa bir değerledirmesini yapalım.
1- Hükümet yetkilileri en başından beri sistemin ABD'ye değil NATO'ya ait olduğunu söylüyordu. Bu zirvede bir kez daha gördük ki sistemin gerçek sahibi ABD.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada "ABD Başkanı, Savunma Bakanı'na, Türkiye'deki ABD radarının operasyonel kontrolünün NATO'ya devredilmesi talimatını verdi'' denildi.
Dikkatinizi çekerim devredilen sadece komuta, komutan ise Amerikalı olacak. Yani ABD ustaca bir hamle ile hamallığı başkasına verdi, düğmeyi de kendi elinde tuttu.
2- Yine hükümetimiz bu sistemin hedefinde İran olmadığını iddia ediyordu. NATO genel sekreteri Rasmussen "Sistem Euro -Atlantik bölgesinin dışından gelen tehditlere karşı kendimizi korumamızı sağlayacak" dedi. Euro- Atlantik bölgesinin dışını kendilerini tehdit olarak gösteren Rasmussen Rusya'ya özel paragraf açarak bu ülkeyi de kapsam dışı bıraktı. Geriye ise başta İran olmak üzere tüm İslam coğrafyası kaldı. Bu durum füze kalkanı projesinin asıl hedefi müslümanlar tezini güçlendiriyor.
3- Başbakan Erdoğan konu ilk gündeme geldiğinde, "sisteme buton bizde olursa izin veririz" mealinde bir açıklama yapmıştı. Ama gelinen noktada bu da hayal oldu. Sistemin komuta merkezi Almanya'daki Ramstein üssü olacak. Bu sistemle komşuları için tehdit haline gelen Türkiye otomotik olarak açık bir hedef haline de geliyor.
Üstelik Türkiye'nin kendini savunma imkanı da kendi ellerinde olmayacak, Almanya'da düğmenin başında duran Amerikalı komutan da olacak.
4- NATO zirvesinde Suriye'ye müdahale edilmemesi kararlaştırıldı. Malum başbakan Erdoğan "Libya'da yaptığını neden Suriye'de yapmıyorsunuz" diye NATO'ya kızıyordu. Bu talebi kabul görmedi. Kabul görmeyen bir başka talebi de 5. madde gereğince NATO'nun yine bu ülkeye müdahalesiydi. Müttefikler, stratejik ortaklar dış politikada itibarının arttığı iddia edilen Türkiye'nin başbakanının taleplerini ciddiye almadı.
5- Malum zirvede Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül temsil etti. Gül ABD başkanı Obama ile yaptığı görüşmede "bize insansız hava aracı satın" dedi. Aldığı cevap olumsuzdu. Obama "bu kongrenin kararı" diyerek Gül'e hayır dedi.Gördüğünüz gibi paranızla bile istediğinizi alamıyorsunuz, bu ülke "Irak'ta omuz omuza mücadele ediyoruz" dediğiniz ABD bile olsa.
Evet... 5 madde halinde ABD'de de yapılan NATO zirvesinin Türkiye açısından analizini yaptık. Sonuç apaçık ortada. Sıfıra sıfır elde var sıfır. Talepleri kabul görmeyen ancak dikte edilen herşeyi kabul eden bir ülke. Ne diyordu başbakanımız; "Türkiye'yi gündemi belirlenen bir ülke olmaktan çıkardık, gündem belirleyen bir ülke haline getirdik". İnşaallah o günler de gelecek ama bu kafayla değil elbette...
Hemen belirtelim bu sistem ABD'nin İslam coğrafyasını kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etme esasına dayanan Büyük Ortadoğu Projesi açısından hayati önem taşıyor.
Sistem hem kendi güvenliği hem de bölgedeki tek ve gerçek stratejik ortağı İsrail'in güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Malatya Kürecik'e kurulan füze radarı da sistemin kilit noktası.
Bu zirvede sistemin aktif hale getirilmesine karar verildi.
Şimdi gelin bu zirvenin Türkiye açısından kısa bir değerledirmesini yapalım.
1- Hükümet yetkilileri en başından beri sistemin ABD'ye değil NATO'ya ait olduğunu söylüyordu. Bu zirvede bir kez daha gördük ki sistemin gerçek sahibi ABD.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada "ABD Başkanı, Savunma Bakanı'na, Türkiye'deki ABD radarının operasyonel kontrolünün NATO'ya devredilmesi talimatını verdi'' denildi.
Dikkatinizi çekerim devredilen sadece komuta, komutan ise Amerikalı olacak. Yani ABD ustaca bir hamle ile hamallığı başkasına verdi, düğmeyi de kendi elinde tuttu.
2- Yine hükümetimiz bu sistemin hedefinde İran olmadığını iddia ediyordu. NATO genel sekreteri Rasmussen "Sistem Euro -Atlantik bölgesinin dışından gelen tehditlere karşı kendimizi korumamızı sağlayacak" dedi. Euro- Atlantik bölgesinin dışını kendilerini tehdit olarak gösteren Rasmussen Rusya'ya özel paragraf açarak bu ülkeyi de kapsam dışı bıraktı. Geriye ise başta İran olmak üzere tüm İslam coğrafyası kaldı. Bu durum füze kalkanı projesinin asıl hedefi müslümanlar tezini güçlendiriyor.
3- Başbakan Erdoğan konu ilk gündeme geldiğinde, "sisteme buton bizde olursa izin veririz" mealinde bir açıklama yapmıştı. Ama gelinen noktada bu da hayal oldu. Sistemin komuta merkezi Almanya'daki Ramstein üssü olacak. Bu sistemle komşuları için tehdit haline gelen Türkiye otomotik olarak açık bir hedef haline de geliyor.
Üstelik Türkiye'nin kendini savunma imkanı da kendi ellerinde olmayacak, Almanya'da düğmenin başında duran Amerikalı komutan da olacak.
4- NATO zirvesinde Suriye'ye müdahale edilmemesi kararlaştırıldı. Malum başbakan Erdoğan "Libya'da yaptığını neden Suriye'de yapmıyorsunuz" diye NATO'ya kızıyordu. Bu talebi kabul görmedi. Kabul görmeyen bir başka talebi de 5. madde gereğince NATO'nun yine bu ülkeye müdahalesiydi. Müttefikler, stratejik ortaklar dış politikada itibarının arttığı iddia edilen Türkiye'nin başbakanının taleplerini ciddiye almadı.
5- Malum zirvede Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül temsil etti. Gül ABD başkanı Obama ile yaptığı görüşmede "bize insansız hava aracı satın" dedi. Aldığı cevap olumsuzdu. Obama "bu kongrenin kararı" diyerek Gül'e hayır dedi.Gördüğünüz gibi paranızla bile istediğinizi alamıyorsunuz, bu ülke "Irak'ta omuz omuza mücadele ediyoruz" dediğiniz ABD bile olsa.
Evet... 5 madde halinde ABD'de de yapılan NATO zirvesinin Türkiye açısından analizini yaptık. Sonuç apaçık ortada. Sıfıra sıfır elde var sıfır. Talepleri kabul görmeyen ancak dikte edilen herşeyi kabul eden bir ülke. Ne diyordu başbakanımız; "Türkiye'yi gündemi belirlenen bir ülke olmaktan çıkardık, gündem belirleyen bir ülke haline getirdik". İnşaallah o günler de gelecek ama bu kafayla değil elbette...
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021