NATO'da Çin korkusu baş gösterdi
14 NATO üyesi ülkede gerçekleştirilen Transatlantik Eğilimler 2023 raporunun değerlendirildiği panelde konuşan Alman Marshall Fonu yetkilisi Alexandra de Hoop Scheffer, insanlarda 2028'de Çin'in dünyanın en güçlü ülkesi olacağı görüşünün hakim olduğunu ve bunun NATO için ciddi sorun olduğunu söyledi
23.09.2023 14:54:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'nun Türkiye, Amerika, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya, Portekiz, İsveç, Polonya, Romanya ve Litvanya olmak üzere 14 ülkede yaptığı kamuoyu yoklamalarının sonuçlarına dayanan Transatlantik Eğilimler 2023 raporunun değerlendirildiği panelde katılımcılar, bu ülke halklarının Amerika ve Avrupa Birliği'nin Çin'le işbirliği ve Rusya'nın Ukrayna işgali ile demokrasilerin durumu gibi küresel meselelere ilişkin görüşlerinin ne anlama geldiğini yorumladı. Değişen küresel düzende Transatlantik ilişkilerin durumunun 14 ülkede yapılan anketlerde çıkan sonuçlara göre ele alındığı panele Alman Marshall Fonu Jeostrateji Bölümü Başkan Yardımcısı Alexandra de Hoop Scheffer, gazeteci Teri Schultz ve The Economist dergisinden savunma editörü Shashank Joshi katıldı. Farklı ülkelerdeki kamuoyu öncelikleri ve kaygılarını, halkların başka ülkelerle ortaklıklarını ve kendi ülkelerinin küresel politikaları nasıl şekillendirdiğine ilişkin görüşlerini anlamanın önemli olduğunu söyleyen Alman Marshall Fonu'ndan Alexandra de Hoop Scheffer, anket sonuçlarından çıkan en çarpıcı sonuçlardan birinin, hızla değişen stratejik iklimde kamu görüşünün kamu politikalarıyla ters düşmesi olduğunu kaydetti. Dünya siyasetinde giderek artan parçalanmalarla hem Amerika hem de Avrupa ülkelerinin siyasetlerindeki parçalanmalar arasında bir 'ayna etkisi' olduğunu söyleyen de Hoop Scheffer, Amerika ve Avrupa halklarının ülkelerindeki demokrasinin durumundan, göç ve iklim krizinden giderek daha çok kaygılanmaya başladıkları bir ortamda yeni jeopolitik gerçekliklere uyum sağlamaya başladığının görüldüğünü belirtti.
Anketlerden çıkan en önemli sonuçlardan birinin küresel düzenle ilgili olduğunu kaydeden de Hoop Scheffer, 14 ülkedeki kamu görüşünün, önümüzdeki beş sene içinde yani 2028 yılına kadar dünya düzeniyle ilgili çok ciddi kaymalara işaret ettiğinin altını çizdi. "Şu anda ve önümüzdeki beş yıl içinde küresel düzendeki güç dengesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruya verilen yanıtlara göre Amerika'nın nüfuzunun 2028'e kadar azalacağı, Çin'in ise artacağını düşünenlerin çoğunlukta olduğu görülüyor. Buna göre 2023 yılında 14 ülkeden ankete katılanların yüzde 64'ü şu anda Amerika'yı küresel işlerdeki en etkili aktör olarak kabul ederken bundan beş yıl sonra Amerika'nın hala en etkili aktör olarak kalacağını düşünenlerin oranı yüzde 37'ye geriliyor. Çin'in günümüzdeki en güçlü küresel aktör olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 14'ken bu oran da artarak 2028 yılında yüzde 30'a çıkıyor. İtalya ve Fransa ise Çin'in beş yıl içinde Amerika'dan daha güçlü olacağını en çok düşünen iki Avrupa ülkesi. Buna göre İtalyanlar'ın yüzde 51'i, Fransızlar'ın ise yüzde 42'si, 2028'de dünyaya Amerika'nın değil, Çin'in liderlik edeceği görüşünde.
Gazeteci Teri Schultz ise Transatlantik Eğilimler anketinin Amerika'nın küresel arenadaki nüfuzunun azalması, Çin'in ise artarak dünyadaki en güçlü aktör haline gelmesine ilişkin bulgularının en çarpıcı yanının, bu denge kaymasının beş yıl gibi çok kısa bir süre içinde yaşanmasının öngörülmesi olduğunu söyledi. Bu bulgunun NATO üzerinde büyük etkisi olacağını kaydeden Schultz, NATO'nun Amerikan gücüyle eşanlamlı olarak algılandığını hatırlattı ve bugün Amerika'yı en güçlü ülke olarak görenlerin oranı yüzde 64'ken bunun 2028'de yüzde 37'ye inmesinin NATO için çok ciddi bir sorun olduğunu söyledi. 2028'de Çin'in en güçlü ülke olup olmayacağının şimdiden bilmenin imkansız olduğunun altını çizen Schults, yine de 14 ülkede çok sayıda kişinin bunu düşünmesinin bile NATO'nun eskisi kadar önemli olmadığı sonucuna varmaya yeterli olacağını belirtti
Hem iç hem de dış siyaseti en çok etkileyen ve en kaygı uyandıran meselelerinse göç ve iklim değişikliği olduğu göze çarpıyor. Buna göre anketin yapıldığı 14 ülkenin 11'inde katılımcılar, göç ve iklim krizini önümüzdeki beş yıl içinde en önemli güvenlik meselesi olarak kabul ediyor. 2021 ve 2022 yıllarındaki anketlerdeyse en önemli güvenlik meselesi olarak Covid-19 ve genel olarak pandemilerle Ukrayna'daki savaş öne çıkıyordu. Anket sonuçlarının, Transatlantik ilişkilerin değişen dünyaya uyum sağlamak için kendini yenilemesi gerektiğine işaret ettiğini söyleyen De Hoop Scheffer, gelecekte sadece Amerika-Avrupa ilişkilerine odaklı bir yaklaşımın yeterli olmayacağını vurguluyor. Uzmana göre Transatlantik hükümetlerin göç ve iklim krizi gibi hem iç hem de dış siyasetleri etkileyen meselelerin çözümüne daha çok odaklanması gerekiyor. Bunun nedeni, halkların bugünün sorunlarının üstesinden gelmek için sadece Amerika-Avrupa odaklı çözüm yolları aramanın yeterli olmayacağı görüşü. Özellikle Avrupa ülkelerinden ankete katılanların verdiği yanıtlar, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi Transatlantik düzlem dışındaki ülkelerle de işbirliği yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor.
En güçlü ülke Çin mi olacak?
Anketlerden çıkan en önemli sonuçlardan birinin küresel düzenle ilgili olduğunu kaydeden de Hoop Scheffer, 14 ülkedeki kamu görüşünün, önümüzdeki beş sene içinde yani 2028 yılına kadar dünya düzeniyle ilgili çok ciddi kaymalara işaret ettiğinin altını çizdi. "Şu anda ve önümüzdeki beş yıl içinde küresel düzendeki güç dengesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruya verilen yanıtlara göre Amerika'nın nüfuzunun 2028'e kadar azalacağı, Çin'in ise artacağını düşünenlerin çoğunlukta olduğu görülüyor. Buna göre 2023 yılında 14 ülkeden ankete katılanların yüzde 64'ü şu anda Amerika'yı küresel işlerdeki en etkili aktör olarak kabul ederken bundan beş yıl sonra Amerika'nın hala en etkili aktör olarak kalacağını düşünenlerin oranı yüzde 37'ye geriliyor. Çin'in günümüzdeki en güçlü küresel aktör olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 14'ken bu oran da artarak 2028 yılında yüzde 30'a çıkıyor. İtalya ve Fransa ise Çin'in beş yıl içinde Amerika'dan daha güçlü olacağını en çok düşünen iki Avrupa ülkesi. Buna göre İtalyanlar'ın yüzde 51'i, Fransızlar'ın ise yüzde 42'si, 2028'de dünyaya Amerika'nın değil, Çin'in liderlik edeceği görüşünde.
NATO açısından alarm verici
Gazeteci Teri Schultz ise Transatlantik Eğilimler anketinin Amerika'nın küresel arenadaki nüfuzunun azalması, Çin'in ise artarak dünyadaki en güçlü aktör haline gelmesine ilişkin bulgularının en çarpıcı yanının, bu denge kaymasının beş yıl gibi çok kısa bir süre içinde yaşanmasının öngörülmesi olduğunu söyledi. Bu bulgunun NATO üzerinde büyük etkisi olacağını kaydeden Schultz, NATO'nun Amerikan gücüyle eşanlamlı olarak algılandığını hatırlattı ve bugün Amerika'yı en güçlü ülke olarak görenlerin oranı yüzde 64'ken bunun 2028'de yüzde 37'ye inmesinin NATO için çok ciddi bir sorun olduğunu söyledi. 2028'de Çin'in en güçlü ülke olup olmayacağının şimdiden bilmenin imkansız olduğunun altını çizen Schults, yine de 14 ülkede çok sayıda kişinin bunu düşünmesinin bile NATO'nun eskisi kadar önemli olmadığı sonucuna varmaya yeterli olacağını belirtti
Gençler için göç en büyük sorun
Hem iç hem de dış siyaseti en çok etkileyen ve en kaygı uyandıran meselelerinse göç ve iklim değişikliği olduğu göze çarpıyor. Buna göre anketin yapıldığı 14 ülkenin 11'inde katılımcılar, göç ve iklim krizini önümüzdeki beş yıl içinde en önemli güvenlik meselesi olarak kabul ediyor. 2021 ve 2022 yıllarındaki anketlerdeyse en önemli güvenlik meselesi olarak Covid-19 ve genel olarak pandemilerle Ukrayna'daki savaş öne çıkıyordu. Anket sonuçlarının, Transatlantik ilişkilerin değişen dünyaya uyum sağlamak için kendini yenilemesi gerektiğine işaret ettiğini söyleyen De Hoop Scheffer, gelecekte sadece Amerika-Avrupa ilişkilerine odaklı bir yaklaşımın yeterli olmayacağını vurguluyor. Uzmana göre Transatlantik hükümetlerin göç ve iklim krizi gibi hem iç hem de dış siyasetleri etkileyen meselelerin çözümüne daha çok odaklanması gerekiyor. Bunun nedeni, halkların bugünün sorunlarının üstesinden gelmek için sadece Amerika-Avrupa odaklı çözüm yolları aramanın yeterli olmayacağı görüşü. Özellikle Avrupa ülkelerinden ankete katılanların verdiği yanıtlar, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi Transatlantik düzlem dışındaki ülkelerle de işbirliği yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.