'Ne istediler de vermedik' operasyonu

Basının gündemi yine operasyon. Ancak bu sefer operasyonun adı basının dikte ettiği gibi "paralel yapı operasyonu" değil, "Ne istediniz de vermedik" operasyonudur. Zira bu cümle her şeyi özetlemektedir. Gelecek neslin de bu dönemi anlaması adına bu başlığın kullanılması yerinde olur düşüncesindeyiz. Erdoğan, kazandığı iki seçimi de "Ne istediniz de vermedik" yapısı üzerinden yürüttü ve kazandı.  O tarihte bu sözü söyleyen bir başbakan olduğuna göre verme listesinde neler olabileceğini siz düşünün? Tek başına iktidar, bütün devlet kadrolarına hakim. Dile başbakandan ne dilersen. "Ne istediniz de vermedik" dendiğine göre devlet kadrolarına herkes gibi şartları taşıyan normal prosedür ile girecek değilsiniz ya. Sizin çocuğunuz yıllarca okuyor, sınavlarda ter döküyor. Ama istediği devlet kadrosuna alınamıyor. Sebebi acaba başbakanın ne istersiniz listesinde olan birisi sizin hakkınız olan kadroyu "bunu istiyorum" adına gasp etmiş olabilir mi? Son 10 yılda; TBMM, Diyanet, TSK, MİT, Merkez Bankası, devlet bankaları, üniversiteler, bakanlıklar ve tüm devlet kadrolarına 730 bin civarında personel alındığı ifade ediliyor. Sadece kadro mu? Devlet kredileri, teşvikler, tahsisler, izinler, ruhsatlar aklınıza ne gelirse daha doğrusu Erdoğan'ın deyişiyle devlet kurumundan ne istense açık çek olarak önlerinde. Erdoğan'ın deyişi ile devletten on yıl boyunca ne istenmişse verilmiş.  Dönelim diğer tarafa. Ne istemiş olabilirler ki? Misyonları ne ki? Ne istesinler? O zaman misyonlarını öğrenebilirsek bunu da öğrenebiliriz demektir. Misyonda, o hareketin liderinin misyon olarak açıkladıkları olduğuna göre bu bizi bu misyonun dünyaya deklare edildiği tarihe 10 Şubat 1998 tarihine götürüyor. Gülen tarafından Papa II. John Paul'a "Pek muhterem Papa cenapları" başlığı ile sunulan mektupta: "Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik. İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır?" denilmektedir.  Papa II. J. Paul'ün beyanı ile Dinlerarası Diyalog, Kilise'nin insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır.Papa'ya Kutsiyetpenahları şeklinde hitap eden Erdoğan da, davet mektubunda, "Yüce kişiliğinizi ülkemizde ağırlamaktan onur ve mutluluk duyacağız" demiş ve görüşme sonrasında kamuoyuna benzer misyon mesajı verilmiştir.'Ne istediler de vermedik" yapısı ile hükümetin fikir ve eylem olarak el ele kol kola bu misyon için hangi hizmetleri yaptıklarını Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Tiyatro" başlıklı 8.12.2014 tarihli yazısından okuyabilirsiniz. (http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12011883/tiyatro/prof-dr-haydar-bas)Şimdi "Ne istediler de vermedik" yapısına yönelik yapılan operasyonun misyona en küçük zararı var mı? Yok. Olmadığı gibi parçası oldukları "dinlerarası diyalog" yani "Kilise'nin insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonu" devlet politikası olarak aynen devam ediyor. Bir harekete fiilen operasyon yapsan da onun fikri yapısını da yıkmadıktan sonra o yapıyı bitirmez daha da büyütürsün.